Bartın Üniversitesinde (BARÜ) "15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü" dolayısıyla gerçekleştirilen konferansta 15 Temmuz darbe girişimine giden toplumsal süreçler aktarıldı.
Bartın Valiliği ve Bartın Üniversitesi (BARÜ) tarafından "15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü" kapsamında "Darbe Aktörünün Sosyolojik Kökenleri: FETÖ'yü Ortaya Çıkaran Toplumsal Temeller" adlı konferans gerçekleştirildi. Kutlubey Yerleşkesi Kütüphane Konferans Salonunda düzenlenen etkinliğin açılışında konuşan Bartın Valisi Nurtaç Arslan, 15 Temmuz hain darbe girişiminin unutulmaması ve unutturulmaması için gayret gösterdiklerinin altını çizdi. BARÜ bünyesinde gerçekleştirilen konferansın önemine de değinen Vali Arslan, "6 yıl önce, 15 Temmuz 2016'da Türk tarihinin en karanlık gecelerinden birini yaşadık. FETÖ'nün gerçekleştirdiği hain darbe girişimini Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla meydanları dolduran aziz milletimizin kahramanca ve canı pahasına gösterdiği şanlı direnişle püskürttük. Türk milleti o günkü kahramanlığıyla adını dünya demokrasi tarihine altın harflerle yazdırdı. Bundan sonra bizim için en önemli görev haince gerçekleştirilen bu darbe girişimini unutmamak, unutturmamak ve gençlerimize, çocuklarımıza yaşananları anlatmak, milli birlik ve beraberliğimizi daha da artırmaktır. O gece maalesef 252 şehit verdik. 2 binden fazla insanımız gazi oldu. Ben şehit olan 252 vatan evladımızı rahmetle ve minnetle yad etmek istiyorum" dedi.

"Milletimiz de göğsünü siper etmiştir ve bu hayasızca akını durdurmuştur"
BARÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun ise 15 Temmuz 2016 tarihinde destansı mücadeleye şahit olduklarını ifade ederek, "Bundan 6 yıl önce bu topraklarda, tarihe bir kahramanlık destanı olarak yazılan şanlı bir istiklal mücadelesi daha verilmiştir. Türkiye'miz, güzel ülkemiz 15 Temmuz gecesi gizli ve sinsi bir biçimde devlet içinde ve toplumda örgütlenen FETÖ'nün kanlı darbe girişimiyle bir facianın eşiğinden dönmüştür. Milli şairimizin 'Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın' dediği gibi; milletimiz de göğsünü siper etmiştir ve bu hayasızca akını durdurmuştur. Bu düşüncelerle başta 15 Temmuz şehitlerimiz olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Gazilerimizden ebediyete irtihal edenlere Allah'tan mağfiret, hayatta olanlara sağlık ve afiyetler diliyorum" diye konuştu.
Ardından geçilen konferansın moderatörlüğünü BARÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Siyaset Bilimci Doç. Dr. Ömer Baykal yaptı. Türk siyasi tarihi üzerinden örnekler veren Baykal, "Türk siyasal hayatını biz aynı zamanda bir darbeler tarihi olarak da okuyoruz. Birbirini ne yazık ki tekrarlayan bu olaylarda karşımıza bazı özel durumlar çıkıyor. Darbelerin bir ara rejim üretmeleri, yeni bir anayasal düzen getirmeleri, militarist kültürü tetiklemeleri, ekonomik düzeni menfi anlamlarda şekillendirmesi gibi durumlar ortaya çıkıyor. 15 Temmuz 2016'da farklı bir durum ortaya çıktı. Önceki teşebbüslerde asker şiddet tehdidiyle bu işi yaparken; 15 Temmuz'da doğrudan şiddet kullanıldı. Bu durum altı çizilmesi ve üzerinde durulması gereken bir konudur" şeklinde konuştu.

"Olanlar alenen darbedir"
"Darbe Aktörünün Sosyolojik Kökenleri: FETÖ'yü Ortaya Çıkaran Toplumsal Temeller" adlı konuşmasını yapan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergün Yıldırım ise 15 Temmuz 2016 tarihindeki kalkışmanın diğer darbe girişimlerinden farklı olduğunu vurguladı. Yıldırım, darbe girişimlerinin bir toplumsal sürecin sonucunda gerçekleştiğini aktararak, "15 Temmuz 2016'dan önceki girişimlerde her ne kadar darbeciler kendilerine 'ihtilal' veya 'devrimci' etiketlerini vurdularsa da aslında Türkiye'de olanlar ne devrimdir ne de ihtilaldir. Olanlar alenen darbedir. Belli bir gurubun örgütlenerek, hukuk düzenini bir süre tatile çıkararak onu yeniden dizayn etmeye çalışmasıyla bunu gerçekleştirmektedirler. Sonuç olarak maalesef Türkiye'de bir darbe geleneği var. Peki bu neden oluyor? Biz devletle ilgili sorunlarımızı çözme noktasında yeterli bir kabiliyet ortaya koyamıyoruz mu? Türk siyaseti ve elitleri bu sorunları tartışarak çözemiyorlar mıydı?" dedi.

FETÖ'nün yeni bir rejim hedeflediğini de belirten Yıldırım, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Kökeni 'darbetmekten' gelen darbe sonuçları itibariyle kötü bir durumdur. Belli bir grup girişimleriyle Türkiye'yi kurtaracağını düşünüyor, yüzbinlerce insan tutuklanıyor ve işkence sürecinden geçiyor. Toplumun yetenekli ve lider kabiliyetlerine sahip olan, farklı siyasi düşüncelerdeki insanların hayatları sönüyor. 15 Temmuz 2016'daki girişim diğer darbelerden çok farklı bir durum söz konusudur. FETÖ, dini kendisine referans alan bir cemaat olarak toplumda kendisine bir konum edinmiş, yüzbinlerce genci kendisine çekmiş bir oluşumdur. FETÖ'nün kurucusu olan insanlar baştan beri kendi kafalarına göre bir rejim ve bir devlet kurmayı tasarlamışlardır. Bu gizli ajandayı sürdürmüşler."
Cumhurbaşkanlığı iletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan "Türkiye Aşkına" adlı kısa filmin gösterildiği konferansın ardından katılımcılar "15
Temmuz Kitapları Sergisi"ni ziyaret etti. Bölgenin en büyük kütüphanesi olan Kutlubey Yerleşkesi Kütüphanesinde yer 91 kitap yer aldığı sergide, katılımcılara farklı bakış açılarıyla kaleme alınan eserler tanıtıldı.