4-8 Ocak 1991 Zonguldak-Ankara Büyük Madenci Yürüyüşü&[#]8217;nün 19. yıldönümünde Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Yönetim Kurulu adına bir basın açıklaması yapan Genel Başkan Ramis Muslu, maden işçileri ile Zonguldak halkının grev ve yürüyüşünün, tüm demokrasi güçlerine ışık tuttuğunu söyledi.
30 Kasım 1990 tarihinde TTK işyerlerinde başlayan grevin kısa sürede bütün şehrin grevine dönüştüğünü hatırlatan GMİS Yönetim Kurulu ve Genel Başkanı Ramis Muslu, açıklamada şunları kaydetti:
&[#]8220;30 Kasım 1990 tarihinde Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) işyerlerinde başlayan grevimiz, aynı gün tüm aile bireylerinin ve kısa süre sonra tüm dostlarımızın katılımıyla bütün bir şehrin grevine dönüşmüş ve sonrasında da Türkiye&[#]8217;deki bütün demokrasi güçlerinin desteğini almıştır. Maden işçilerinin ve Zonguldak halkının haklı ve meşru mücadelesi tüm dünyada yankılanmış, ama 12 Eylül Askeri Darbesinin getirdiği yasal engellere sığınan iktidarın duyarsızlığı tam 36 gün sürmüştür. Maden işçilerinin haklı talepleri karşısında Hükümet, maden ocaklarının kapatılması tehdidini sürdürürken dönemin Cumhurbaşkanı da taraflı açıklamalarını sürdürmüş ve Sendikamız önderliğinde maden işçileri ile bölge halkı 4 Ocak 1991 de Zonguldak&[#]8217;tan Ankara yürüyüşünü başlatmıştır. Kar-kış demeden yollara çıkan 100 binin üzerinde insan, 5 gün boyunca yollarda, dağda-bayırda büyük bir kararlılık ve disiplin ile sloganlarını haykırmış ve Mengen&[#]8217;de kurulan barikat önünde tüm dünyaya sesini duyurmuştur. Maden işçileri, haklı ve meşru bir mücadele içinde olmaktan aldıkları güç ile ülkemiz demokrasi mücadelesine altın bir sayfa eklemiştir. Sonrasında her yer Zonguldak olmuş ve işçiler, emekçiler, 12 Eylül döneminde gasp edilen haklarını bir, bir geriye almaya başlamıştır. IMF politikalarında ısrar eden hükümetler değişmiş, siyasi partiler kapanmış, ama sonrasında gelenlerin de yeterince ders almadıkları görülmüştür. 19 yıl öncesinde olduğu gibi bir kez daha uyarıyoruz: Kendi doğal kaynaklarımıza ve ülkemiz zenginliklerine sahip çıkalım. Onları ülkemiz ekonomisine kazandıralım ve halkımızın refah seviyesini yükseltelim. Başta IMF olmak üzere, uluslararası sermayenin, ülkemizin üretim ekonomisini tahrip etmesine izin vermeyelim. Çalışma barışını koruyalım, Üretimi, kaliteyi ve verimliliği birlikte yükseltelim. Örgütlenme önündeki engelleri kaldıralım ve kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasını sağlayalım. Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olara, Katılımcı, çağdaş demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlediği örnek bir ülke haline getirelim. Eğer aynı yanlışlar sürdürülürse, dün maden işçilerinin, bugün TEKEL işçilerinin olduğu gibi, yarın şeker işçilerinin, enerji işçilerinin, liman işçilerinin, kamu çalışanlarının, tüm işçi ve emekçilerin hedefi Ankara olacaktır.&[#]8221;
Editör: Pusula Gazetesi