MHP İl Başkanı Sezai Bilgin, hükümetin açılım projesinin Kürt ve Türk halkının arasına nifak tohumları ektiğini belirterek, bu projeden bir an önce vazgeçilmesini ve ülkenin gerçek gündemi olan ekonomik meselelere odaklanılmasını istediklerini söyledi. Türkiye&8217;nin 2006 yılından bu yana ekonomik meselelere yoğunlaşamadığını ifade eden Bilgin, &8220;367 tartışmasıyla başladık, Cumhurbaşkanlığı seçimi, genel seçimler, mahalli seçim, Ermeni açılımı, Kürt açılımı ve Kıbrıs açılımı derken 3 senemiz heba oldu. İnsanlarımız büyük bir ekonomik kriz ile boğuşuyor. Esnaf, işçi, emekli perişan, memurlarımız sokaklara indi, eylemler yapıyorlar ve işi bırakmaya kadar geldiler&8221; dedi. Cumartesi günü yemekli bir basın toplantısı düzenleyen Bilgin, konuşmasında günlerdir eylem yapan Tekel işçilerinin durumuna da dikkat çekti. Bilgin &8220;Ekonomi olabildiğince dibe vurmuş durumda bulunuyor. Ülkenin iç ve dış borcu 57 Cumhuriyet hükümetinin yapmış olduğu borcun 2 katı daha fazlası durumuna gelmişken, açılım gibi boş işlerle uğraşan hükümete verilen desteğin yüzde 20&8217;lere kadar düştüğünü görüyoruz. Bu hükümetin başarılı olacağına halkımız inanmıyor. Bundan çıkış yolu da yeniden milletin iradesine başvurmaktır. Yani ülke seçime gidiyor gibi gözüküyor. Normal süresine göre 2011 yılında seçimlerin yapılması gerekir ama bu gidişata göre 2010 yılı içerisinde seçim yapılacağa benziyor&8221; diye konuştu.



Açılımla ilgili komplolar devam ediyor


Bilgin, &8220;Son günlerde ülkemizin hali toz duman olmuş durumda bulunuyor. Yaklaşık 8 aylık bir zaman diliminden bu yana ülkemizde açılım ile ilgili tartışmalar, spekülasyonlar ve komplo teorileri devam ediyor. Hükümetimizin yapmak istediği çalışmalar halkımızın kafasını iyice karıştırmış durumda bulunuyor. Ülkemiz maalesef son 3 seneden bu yana normalleşme sürecine giremedi. MHP&8217;nin şu anda mecliste bulunmasının önemi de açılım süreci ile birlikte daha fazla önem kazandı. MHP&8217;nin mecliste olmadığı siyasi tabloda şu anda ülkemizin ne hale gelebileceği tahmin edilebilir. Halkımızdan Kürt açılımı ile ilgili büyük tepkiler geldikten sonra içeriği değişmemekle birlikte önce demokratik açılım, sonra milli birlik projesi daha sonrada daha sonra açılım lafları ile devam ediyor. Bu süreç halkımız tarafından içeriği anlaşılamayan bir süreç. Bu sürecin getirdiği noktada ise maalesef DTP&8217;nin kapatılmasıyla siyasi yasaklı konumuna gelmiş olan Ahmet Türk&8217;ün önce &8220;sineyi millete döneceğiz&8221; sonra, Abdullah Öcalan&8217;dan gelen talimat doğrultusunda &8220;biz mecliste siyaset yapmaya devam edeceğiz&8221; açıklaması ile bu güne kadar geldik&8221; diye konuştu.


PKK mecliste grup kurdu


Sezai Bilgin, &8220;Bu ülkede terörle bir yere gelinemeyeceğinin anlaşılması lazım ifadelerini sık sık duyuyorduk. Gelinen noktada gördük ki, bu ülkede artık terörle vatandaşlarımız, askerimiz ve güvenlik kuvvetlerimizi katletmekle bir noktaya gelinebileceğini AKP hükümeti tüm Türkiye kamuoyuna ilan etmiş oldu. Şu anda PKK terör örgütü mecliste gurup kurmuş durumda. Perde arkasındaki genel başkanlarının İmralı&8217;da güvenli bir şekilde yatan Öcalan olduğunu kendi milletvekilleri de inkar etmiyor. Gelinen noktada Başbakanın Tekel işçilerine yapmış olduğu zulmü, çiftçiye davranışları, muhalefet partilerine hakarete varan boyuttaki söylemleri ve Diyarbakır Belediye Başkanının hakarete varan konuşmaların ardından bir açıklama yapmamasını üzüntüyle karşılıyoruz. Bu kadar pervasızca hem Türk devletine hem de milletine küfür derecesinde hakaret eden belediye başkanı hakkında ne bir soruşturma açılmaması, tepki dahi gösterilmemesi Türk milletini derinden yaralamaktadır&8221; dedi.


AKP şehitler üzerinden siyaset yapıyor


İktidarın şehitler üzerinden siyaset yaptığını ifade eden MHP İl Başkanı Bilgin, &8220;Sayın Başbakanımızın terörün üzerine ciddi bir şekilde gidebileceğini umuyorduk. Kürt açılımı projesi maalesef bu milletin önüne konmaya çalışıldı. Bu proje gündeme geldikten sonra bir anda Güneydoğuda olaylar başladı, Abdullah Öcalan&8217;ın İmralı&8217;daki cezaevi şartlarının iyileştirilmesinden sonra pervasızca açıklamalar ve beyanlar söz konusu oldu. Bunun üstüne halktan büyük tepkiler gelmeye başlayınca bu Kürt açılımının adı demokratik açılıma, daha sonrada milli birlik projesi noktasına getirildi. Başbakanın şehitler üzerinden siyaset yapıyorlar diye söylemleri oldu. Asıl şehitler üzerinden siyaset yapanın AKP hükümeti olduğunu gördük&8221; şeklinde konuştu.


AKP ayrımcılık tohumu ekti


Sezai Bilgin, &8220;Açılım projesi, bin yıllık kardeşlik noktasında yaşayan Kürt ve Türk halkının arasına nifak tohumları ekilmesine yol açtı. Etnik kimlik sorgulamak hiç kimsenin bu güne kadar aklına gelmemişti. Hangi etnik kimliğe sahip olduğumuzu bilmemiz 4-5 kuşak önceye gittiğimizde mümkün değil. Türk milletinin bu konularla ilgili hiçbir meselesi olamaz. AKP hükümeti insanlar arasına ayrımcılık tohumu ekti. Bu bizi maalesef bizi iç çatışmaya doğru getiriyor. 21 milyon metrekare toprağa sahip olan Osmanlı Devleti 4,5 milyon metre kare toprağa kadar düşmüştür. Biz büyük bir devletiz edebiyatı bölünmeye doğru gitmekte. Devletimizi yöneten hükümetin acilen bu girdiği yanlış yoldan dönmesi ve milletimiz içine atılan nifak tohumundan bir an önce kurtulmasını beklemek hakkımız&8221; ifadesine yer verdi.


İhanet projesini vatandaşa anlatacağız


MHP İl Başkanı Sezai Bilgin sözlerini şöyle sürdürdü: &8220;Türk milleti güçlü, bin yıldır Kürt vatandaşlarımızla omuz omuza, kardeşçe yaşamış. Geçmişe baktığımızda nerede Türk varsa orada mutlak bir Kürt yaşıyordu. Avrupa&8217;ya gittiğimizde yanımızda Kürtler olmuş, Orta Asya&8217;ya gittiğimizde yanımızda Kürtler olmuş ve Anadolu&8217;ya geldiğimizde yine yanımızda Kürtler olmuş. Biz artık onlarla et ile tırnak gibi olmuşuz. Bizi ayırmanın mümkün olmadığını, hem ayrılıkçı PKK terörünün hem de hükümetimizin artık anlaması gerekir. Bizim birbirimizle hiçbir sıkıntımız yok. Biz onlarla birlikte sevinip, birlikte üzülmüşüz ve bunun bu şekilde bilinmesini istiyoruz. MHP bu noktada Türk milletine bunları aydınlatmak vazifesini taşıyoruz. Bununla ilgili olarak ilk mitingimizi Ankara&8217;da yaptık ve bunun devamında 13 tane daha &8220;Bin yıllık kardeşliği yaşat ve yaşa&8221; mitingleri mayıs ayına kadar devam edecek. Bizde teşkilatlar olarak köylerimizde, beldelerimizde ve ilçelerimizde medya ile bu ihanet projesinin insanlarımıza anlatılmasını sağlayacağız.


Bartınlı gençlerin yüzde 90&8217;ı işsiz


Bartın&8217;ın Türkiye&8217;nin en az işsize sahip olduğu şeklinde bir tablo var. Ya o istatistikleri yapan kurumun bu işte bir hatası var, ya da bizim yanımıza iş diye gelen, ağlayan, sızlayan, bayılan insanlarımızda samimiyet yok. Ya iş isteyenler bizi kandırıyor, ya da istatistik kurumu devleti kandırıyor. İstatistiklerle yalan söylemek çok basit. Herkes kendini istatistiklerle başarılı konuma getirebilir. Bartın&8217;ın köylerinde işsiz olarak nitelendireceğimiz genç kalmamış. Köylere gidip baktığımızda emekliden başka birini görmediğimizde, dolayısıyla işsiz de olmamış oluyor. İşsiz kalan gençler evlerini kapatıp büyük şehirlere göç ediyorlar. Burada kalanların da yüzde 90&8217;ı işsiz geziyor.


Tunç&8217;un söyledikleri lafta kaldı


Yeni kurulan bir haddanemiz bulunuyor. Eğer vakitleri olursa oraya gidip sorsunlar ve kaç kişinin iş başvurusu yaptığını öğrensinler. Organize Sanayi&8217;ye haddane açılması 2002 yılından beri bizim üstünde durduğumuz en büyük projemizdi. Bartın&8217;ımızı haddane ve tersane şehri yapmak gibi düşüncelerimiz vardı ve bunun bir tanesi geldi. Bundan sonra da gelmek isteyenler olacaktır ama maalesef bizim onlara tahsis edecek arsamız yok. Eski Milletvekilimiz Sayın Asım Kulak döneminde ve şimdiki Milletvekilimiz Yılmaz Tunç&8217;un zamanında da genişletilme çalışmaları olacaktı ama maalesef bununla ilgili gelişme sağlanamadı. Söylediklerinin hepsi lafta kaldı.


Çevre düzeni planı masada hazırlanmış


Düzceli bir arkadaşım oradaki bin 300 işçi kapasiteli tekstil fabrikasını Bartın&8217;a taşıyacağını söylemişti ve bununla ilgili olarak da belediyemize gelerek konuşmuştuk. Maalesef bin 300 kişinin çalışacağı bir tekstil fabrikasını kurabileceği bir alanı gösteremedik. 1/100 binlik çevre düzeni planı nedeniyle bu gibi problemlerle karşılaştığını öğrendik ve bunun için itirazlarda bulunduk. Bu planı kim yaptı bilmiyorum ama galiba bu plan masa başında hazırlanmış. Aladağ ve Karaköy Mahallesi ile Boğaz bölgesini tarım alanı ilan etmişler. Buraları tarım bölgesi ilan etmek akla mantığa ters geliyor. Ben bu zamana kadar bu bölgelerde tarım yapan insanlara rastlamadım. Ya onlar başka bir ile göre hazırladılar bu planı, ya da biz başka bir ilde geziyoruz. Burada ilginç bir tablo ortaya çıktı.


OSB&8217;ye köprü yapılmalı


Organize Sanayi&8217;ye haddane geldiğini söyledim. Buradan 40-50 ton ağırlığındaki araçlar giriş-çıkış yapacaklar ama maalesef Organize Sanayi Bölgemizin bir köprüsü dahi yok. Burada bulunan köprünün bu yükü kaldıracak gücü yok. Hükümetimiz ve Milletvekilimiz Yılmaz Tunç da bu köprünün yeterli olmadığını ve yeni bir köprü yapılma çalışmalarının devam ettiğini söylediler. Özel İdare de oraya bir kaynak aktaramayacağını beyan etti ve bu noktada kaldı. Yeni fabrikaların kurulması için bu köprünün yapılması gerekiyor. Seçim döneminde OSB&8217;nin arıtmasıyla ilgili 3 milyonluk bir kaynak aktarımı olduğu ve arıtmasının yapılacağıyla ilgili beyanlar olmuştu. Takip edemedim ama buraya böyle bir arıtmanın yapılmadığını biliyorum. Bu 3 milyonun nereye gittiğini Sayın Milletvekilimiz Tunç&8217;a sormak istiyorum.


Bartın sanayi bölgesi ilan edilsin


Yine Küçük Atılım Sanayi Sitesi&8217;nde hibeler olacaktı. Onunla ilgili bir gelişmenin olup olmadığını bilmiyoruz. Milletvekilimiz Tunç&8217;un bu konuda bizi aydınlatmasını istiyoruz. Aslında böyle bir gelişme olmadığını biliyoruz. Sayın Milletvekilimiz Tunç&8217;un 1/100 binlik plana yapılan itirazın takipçisi olmasını rica ediyoruz ve burası sanayi bölgesi ilan edilsin. Bartın turizm ve tarım alanı olarak düşünülüyor ama buradaki insanların turizm ile kalkınması mümkün değil.


Tunç&8217;un açıklamaları güven vermiyor


Özellikle son günlerde termik santral yine gündeme geldi. Hem turizm kenti olacağız diyorlar, hem de termik santralin yapılması ile ilgili gizli gizli çalışmalar yürütüldüğünü biliyoruz. Sayın Milletvekilimiz ısrarla beyanlarda bulunuyor. Oraya ÇED raporu almak üzere müracaat edilmesinin termik santral yapılması anlamına gelmeyeceğini, herkesin müracaat etme hakkının bulunduğunu ifade ediyor ama nedense halkımızın üstünde bir türlü güven sağlayamıyorlar. Bu açıklamayı yapınca termik santral kurulmayacak inancını taşıyamıyoruz. İnsanlar termik santralin Bartın&8217;a ve Amasra&8217;ya kurulmasını istemiyorlar. Amasra&8217;ya yapılması düşünülen termik santralin, dünya güzeli olan Amasra&8217;mızı heba edeceği düşüncesindeyim.


Yer altı kaynaklarımız çıkarılmalı


2000 yılında yine gündeme geldiğinde o günkü şartlarda da yine aynı düşüncelerimizi ortaya koymuştuk. Biz ilk olarak yer altı zenginliklerimizin yer üstüne mutlaka çıkartılmasını istiyoruz. Zenginliğimizin üzerinde oturan fakir bekçiler olmak istemiyoruz. Önce kömürümüzü çıkartsınlar ama şu anda kömür çıkartma gibi bir amaçları yok. Yatırım yapıyorlar ve para harcıyorlar ama devamlı ek süre istiyorlar. Devlete güvenerek sürekli ek sürelerini alıyorlar. İnşallah biz yanılıyoruzdur ve Hema Şirketi yer altındaki kömürümüzü çıkarır, biz de kendilerini başımızın tacı yaparız.

Editör: Pusula Gazetesi