Zonguldak kent merkezindeki harabe lavuar(kömür yıkama) binasının, ´kültür varlığı´ diye Anıtlar Kurulu tarafından koruma altına alınmasına karşın Kadirağa Anıtı´nın kaderine terk edilmesi tepki çekiyor.

Kent merkezinde, 1957 yılında Fransızlar tarafından yapılan lavuar binası 3 yıl önce koruma altına alındı. Ancak şu ana kadar herhangi bir çalışma yapılmadı. Hikayesi 1890´lı yıllara dayanan 40 küsur yıllık "Kadirağa Anıtı" ise aşırı dalgalar nedeniyle denize gömüldü.

Kent merkezinde büyük bir alan kaplayan ve Tabiat ve Tarih Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından koruma altına alınması nedeniyle belediye tarafından kente kazandırılması beklenen onlarca dönümlük bir alana sahip lavuarın bulunduğu alana 3 yıldır çivi bile çakılamıyor. Zonguldak´ın girişinde, denize sıfır bir yerde bulunan binayı gören vatandaşlar, "Bu ne tarihi eseriymiş, bu bina olsa olsa çirkinlik abidesi olur." diye tepki gösteriyor.

Önceki Zonguldak Valisi Yavuz Erkmen, Belediye Başkanı Secaattin Gonca, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Rıfat Dağdelen ve kentte yaşayan vatandaşlarca yıkılıp yeşil alan olarak yapılması istenen lavuarın, Zonguldak Mimarlar Odası ve bazı sivil toplum kuruluşları ile siyasi partilerin eylemler yaparak Karabük Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu´na başvurmasıyla yıkımı durdurulmuştu. Aynı hassasiyetin Emirgan Yokuşu´ndan bakıldığında hemen dikkatleri çeken ve yaklaşık bir yıl önce aşırı dalgalar nedeniyle denizin dibine batan Kadirağa Anıtı için gösterilmemesi yadırganıyor.


KADİRAĞA ANITI´NIN HİKAYESİ

Zonguldak sahillerini süsleyen, hikayesi 1890´lı yıllara dayanan 40 küsur yıllık "Kadirağa Anıtı", aşırı dalgalar nedeniyle denize gömüldü. Sadece kaidesi kalan Kadirağa Anıtı´nın denizden çıkarılıp tekrar yerine dikilme çabaları ise gündemde bulunmuyor.

Zonguldak yöresine ait kültürel ve tarihi araştırmalarıyla bilinen tarihçi-yazar Kadir Tuncer(62), Emirgan yokuşunun alt kısmında kalan Kadirağa Anıtı hikayesinin 1890´lı yıllara dayandığını belirtti. Tuncer, şu bilgiyi verdi: "Anıtın olduğu yer, Balkanlar´dan gelen 15 Boşnak ailenin karaya çıktığı ilk yerdir. Madencilik yapmak üzere Balkanlar´dan gelen Müslüman Boşnak aileler, Zonguldak, Kozlu ve Kilimli gibi limanlara yaklaşamadığı için anıtın olduğu yerden gizlice karaya çıkmışlar ve bugünkü Zonguldak Tepebaşı Mahallesi´ne yerleşmişler. O zamanlar, Zonguldak Limanı Fransızlar´a, Kilimli Limanı İngilizler´e, Kozlu Limanı ise İtalyanlar´a kiralandığı için Boşnak aile bu limanlardan normal yolla kente giriş yapamamış. Bugünkü Emirgan Oteli´nin alt kısmında kalan anıtın olduğu yerden gizlice karaya çıkmışlar. Boşnak ailenin başında Kadir (Barlı) Ağa varmış. Çocukları o günlerin anısına ´Kadirağa´ ismiyle anıt dikmişler. Bugün Emirgan civarından seyreden için muhteşem doğal güzellik arasında dikkati çeken Karadeniz içindeki Kadirağa Anıtı, dalgalar nedeniyle bakımsızlıktan battı. Asıl korunması gereken tarihi ve kültürel anıt budur."

Tuncer, bunun gibi öncelikli olarak korunması gereken diğer tarihi eserleri ise şöyle sıraladı: "150 yıl önce kurulan Zonguldak´ın ilk köyü Çağla köyü, Karaman beldesindeki tekke, Kurtuluş Savaşı´nda Müdafa-i Hukuk Cemiyeti´nin kurucularından Müftü İbrahim Efendi´nin kaybolan mezarı, Mithatpaşa Mahallesi´nde kısa süre önce market yapmak için yıkılan taştan yapılan Ortodoks Kilisesi, Ontemmuz Mahallesi´ndeki en eski Hristiyan mezarlığı ve hemen üstünde yer alan Müslüman mezarlığı gibi tarihi ve kültür miraslar var."

Tuncer, beton yığınını koruma altına aldırmanın bir anlamı olmadığını ifade ederek, "Betonlaşmaya karşı olanlar ucube beton yığınını savunuyor. Deniz kirlenmesin diye bağıranlar, lavuarın simsiyah pisliğinin denize akıtılmasına göz yumuyor. Kadirağa Anıtı gibi kültürel değerler korunsun; ama beton yığını gibi duran lavuar binası yıkılsın. Yerine ailelerin gezebileceği, miting ve toplantıların yapılabileceği tamamen yeşil bir alan kentimize kazandırılsın. Ama bir tane bile büfe tarzı işletmeler olmasın." diye konuştu.

Editör: Pusula Gazetesi