4-8 Ocak 1991 Zonguldak-Ankara Büyük Madenci Yürüyüşü ’nün 26’ncı ıldönümünde Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Yönetim Kurulu adına bir basın açıklaması yapan Genel Başkan Ahmet Demirci, maden işçileri ile Zonguldak halkının grev ve yürüyüşünün, ülkemiz işçi ve emekçileriyle tüm demokrasi güçlerine ışık tuttuğunu söyledi.

Açıklama şöyle;

“4-8 Ocak 1991 tarihi, sadece emek ve işçi sınıfının değil ülkemiz demokrasi mücadelesinin en önemli simge tarihlerinden biridir.

4 Ocak tarihi, maden ocaklarımızı, demir-çelik sektörümüzü, enerji sektörümüzü, ülkemiz sanayisini, yani üretim kültürünü hedef alanlara karşı, maden işçilerinin, Zonguldak ve bölge halkının verdiği büyük mücadele günüdür.

30 Kasım 1990 tarihinde başlayan grevle, 35 gün Zonguldak caddelerinde haklı taleplerini haykıran ve siyasi iktidarı uyaran maden işçisi ile Zonguldak halkı, uyarılarını duymayanlara seslerini daha yüksek sesle haykırmak için 4 Ocak’ta Ankara yoluna çıktı.

Yaklaşık 150 bin insanla Ankara’ya yürüdük ve sesimizi sadece ülkemizde değil dünyaya duyurduk. 4-8 Ocak 1991 Ankara Yürüyüşümüz ile Madenci Feneri, Türkiye’yi aydınlattı.

Genel Başkanımız, Önderimiz Şemsi Denizer, Yönetim Kurulu Üyeleri ve şube yöneticileri öncülüğünde kar-kış demeden yollara çıkan 150 bine yakın insan, 5 gün boyunca yollarda, dağda-bayırda büyük bir kararlılık ve disiplin ile sloganlarını haykırdı. Maden işçisi ve Zonguldak bölge halkı Mengen’de kurulan barikat önünde tüm dünyaya sesini duyurdu.

Madenciler, haklı ve meşru bir mücadele içinde olmaktan aldıkları güç ile ülkemiz emek ve demokrasi mücadelesine altın bir sayfa ekledi.

Maden işçilerine ve Zonguldak halkına, böylesine örnek ve büyük bir eylemi gerçekleştirme başarısını sağlayan güç, lider sendikacı Şemsi Denizer ve Sendikamız Yönetim kadroları ile bölgemiz insanlarının 168 yıllık üretim ve madencilik kültürüdür.

1994 yılında bazı maden ocaklarının kapatılması istenen 5 Nisan Kararları’na karşı da aynı mücadele ruhu canlandırılmış ve yine Zonguldak’a ve bölgeye yönelen saldırılar püskürtülmüştür.

2016 yılında gündeme getirilen TTK’nın bazı müesseselerinin özelleştirilmesi girişimlerine karşı 14 Temmuz 2016 tarihinde kitlesel basın açıklamasıyla sesimizi duyurduğumuz eylem de bu mücadele kültürünün yarattığı tecrübe ve kararlılığı bir kez daha göstermiştir.

Bugüne gelinceye kadar geçen süreç, Zonguldak ve bölge halkının mücadelesinin ne kadar haklı olduğunu gösteren örneklerle doludur.

Bugün bölgemizde, komşularımızda yaşanan kargaşa, savaş ve belirsizlikler enerji piyasasının geleceği açısından endişe vericidir. Enerji kaynaklarını paylaşmayı amaçlayan güç çatışmalarıyla, bölgemizdeki birçok ülkenin içine sürüklendiği savaş ve terörle, ekonomik kriz tehditleriyle zor bir dönemden geçiyoruz.

15 Temmuz’da demokrasimize kasteden darbe girişiminin püskürtülmesi demokrasi güçlerinin zaferidir. Ülkemizde terörün çirkin ve hain yüzünü yaşıyoruz.

İçeride ve dışarıdaki karanlık odaklara karşı, ülkemizin geleceği ve halkımızın refah ve huzuru için yılmaz bir şekilde ve kararlılıkla demokrasi mücadelesini sürdürme zorunluluğumuz var.

Koklaşabilir özelliğiyle ülkemiz demir-çelik sektörünün, dolayısıyla sanayinin güvencesi olan Zonguldak Taşkömürü Havzamıza sahip çıkmak ve üretimi artırmak mecburiyetimiz var.

Genel Maden İşçileri Sendikası olarak Türkiye Taşkömürü Kurumu'na (TTK) ve Maden Tetkik Arama Kurumu’na (MTA) işçi alınması amacıyla sürdürdüğümüz çalışmaların olumlu sonuçlanabilmesi için aralıksız çalışmaya devam ediyoruz.

Başta iktidar partisinin siyasi kadroları olmak üzere tüm siyasetçilerimizin, Zonguldak, Bartın ve Karabük halkının desteğiyle olumlu sonuçlar alacağımıza inanıyoruz.

Genel Maden İşçileri Sendikası, kamu ve özel sektördeki Maden işçilerinin, MTA işçilerinin geleceklerine daha da güvenle bakabilmeleri ve örgütümüzün gücüne güç katmak için çalışmalarını sürdürecek, öte yandan Zonguldak, bölgemiz ve ülkemiz halkının ve emekçilerinin hak ve çıkarlarının korunması, ekonomik ve sosyal refahları için verdiği mücadeleye devam edecektir.

Bu mücadelede aktif olarak görevler üstlenen ve mücadeleci kimliği ile daima saygıyla anılacak olan ve 31 Aralık 2016 tarihinde kaybettiğimiz değerli Genel Sekreterimiz Hakkı Arslan’a, 3 Ocak 2017 tarihinde Gelik’te bir iş kazasında şehit olan Ayhan Badurlu kardeşimize, tüm maden şehitlerimize ve terör saldırılarında hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz.

1990 yılında yaşadığımız örnek grevin ve 4-8 Ocak 1991 tarihinde sesimizi dünyaya duyurduğumuz Büyük Yürüyüşün öncüsü Rahmetli Genel Başkanımız Şemsi Denizer’i şükranla anıyor, birlik, dayanışma ve omuz omuza hareket edebilme yeteneğiyle başarıya nasıl ulaşılacağını gösteren maden işçilerimizi, Zonguldak ve bölge halkını, tüm demokrasi güçlerini saygıyla selamlıyoruz.”

4-8 OCAK 1991 ZONGULDAK-ANKARA BÜYÜK MADENCİ YÜRÜYܪ܅

30 Kasım 1990-6 Şubat 1991 arasında maden işçilerinin aileleriyle birlikte gerçekleştirdiği, Yıldırım Akbulut'u koltuğundan eden, Türkiye işçi sınıfı tarihinde gerçekleşmiş en büyük işçi kalkışmalarından biridir. Gelişimi şu şekilde olmuştur:

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ve Maden Tetkik ve Arama (MTA) işyerlerinde örgütlü olan Türk-İş’e bağlı Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) ile işveren arasında 48 bin işçi için sürdürülen toplu sözleşme görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine, sendika 30 Kasım 1990’da başlamak üzere grev kararı aldı.

Grev, 30 Kasım günü çeşitli siyasi partiler, meslek kuruluşları ve kitle örgütlerinin desteğiyle başladı. Zonguldaklılar ilk gününden itibaren greve aktif bir biçimde katıldılar. İlk günkü miting daha sonra her gün tekrarlandı.

Hükümetin kamu açıklarını kapama gerekçesiyle bu tür kamu işletmelerinin tasfiyesini öngörmesi, özelleştirme politikaları ve genel olarak işçi ücretleri konusundaki tutumu, Zonguldak’taki uyuşmazlığın boyutlarını genişletti ve kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Savunduğu ekonomik politikalar ve greve karşı tutumu nedeniyle Cumhurbaşkanı Turgut Özal bu mitinglerde işçilerin başlıca hedefi haline geldi. İşveren 4 Aralık’ta lokavt ilan etti.

Hükümet, bu arada, madenlerin işçiler tarafından işletilmesi önerisini gündeme getirdi. Sendika, öncelikle ''işletmenin tüm borçlarının ödenmesi, kıdem tazminatı karşılıklarının bir yerde bloke edilmesi, Türkiye Demir-Çelik İşletmeleri’ne dünya fiyatlarının çok altında kömür satılmasından doğan zararın karşılanması ve havzanın durumunun iyileştirilmesine yönelik projelerin uygulanması'' koşuluyla bunu kabul edeceğini açıkladı.

13 Aralık’ta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı İmren Aykut ile GMİS Genel Başkanı Şemsi Denizer arasında yapılan görüşmede, Aykut, madenlerin kapatılmayacağı garantisini verdi.

14 Aralık’ta çeşitli sendikalara üye 100 bin işçi, Zonguldak maden işçilerine destek vermek amacıyla 2 saatlik iş bırakma eylemi yaptı.

22 Aralık'ta GMİS tarafından ''Ankara'ya yürüyüş'' kararı alındı.

3 Ocak 1991’de Türk-İş tarafından düzenlenen 1 günlük işe gitmeme eylemi yapıldı.

4 Ocak’ta işçileri Ankara’ya götürecek olan otobüslerin Zonguldak’a hareketleri ve kente girmeleri güvenlik güçlerince engellendi. Bunun GMİS Genel Başkanı Şemsi Denizer, işçilere Ankara’ya yürüyerek gidileceğini duyurdu ve yürüyüş aynı gün GMİS merkezinden başlatıldı. İşçi ailelerinin de katılımıyla sayıları 70 bine ulaşan yürüyüşçüler, ilk gün Zonguldak’a 33 kilometre uzaktaki Devrek’e vararak, geceyi burada geçirdiler.

5 Ocak’ta Başbakan Yıldırım Akbulut, GMİS Genel Başkanı Denizer ile Bolu'da görüştü, ancak bir anlaşma sağlanamadı. Devrek’ten çıkarak yürüyüşe devam eden işçilerin yolu Dorukhan Tüneli'nde komando birlikleri ve çevik kuvvete bağlı polislerce kesildi, ancak yürüyüşçülerin kararlılığı karşısında güvenlik güçleri yolu açtılar. Daha sonra Bolu’nun Mengen ilçesine ulaşan madenciler ve aileleri burada hükümet karşıtı gösteriler yaptılar.

6 Ocak'ta Zonguldak-Mengen yolu kesilerek, yürüyüşçülere battaniye, ilaç ve yiyecek gönderilmesi engellendi. Mengen’den Ankara-İstanbul karayoluna doğru hareket eden yürüyüşçülerin yolu Yılancık Köprüsü’ne 200 metre kala jandarma komandoları ve polis tarafından kesildi, yol dozerlerle kapatıldı. Denizer ve sendikacılar, Bolu Valisi ve diğer yetkililerle görüşmek için barikatın diğer tarafına geçti, binlerce yürüyüşçü, barikat önünde beklemeye başladı. İşçiler geceyi dağlarla çevrili açık arazide geçirdiler ve ateşler yakarak ısındılar.

7 Ocak’ta barikata yakın noktada bekleyen 200 kadar işçi güvenlik güçlerince gözaltına alındı.

8 Ocak’ta Ankara’daki görüşmeleri tamamlayan Denizer, yürüyüşe son verildiğini açıkladı. 112 kilometrelik yürüyüş Ankara yolu kavşağına 8 kilometre kala sona erdirilmişti. Zonguldak’a dönen işçiler greve devam ettiler.

25 Ocak’ta hükümet Körfez Krizi nedeniyle tüm grevleri 60 gün süreyle erteledi.

TTK ve MTA’da çalışan 48 bin işçiyi kapsayan toplu sözleşme, 6 Şubat 1991’de imzalandı. Sözleşmeyle işçi ücretlerinde sağlanan iyileşmede, Başbakan Yıldırım Akbulut’un 31 Aralık’ta teklif ettiği ve sendika tarafından reddedilen rakamların üzerinde bir artış sağlandı.

Editör: Pusula Gazetesi