Belediye Başkanlarının bazı iş ve işlemler karşılığında para aldıklarını biliyorduk.

Hatta bazılarının 2+1 isteyip, 1+1’e tav olduklarını da…

Çocuklarını bu çarka dahil edenleri de yazıyorduk, ara sıra…

Ama bu yeni bomba…

Türkiye’nin bir vilayetinin çok da büyük olmayan bir ilçesinde yaşanan bir olayı anlatacağım, bugün sizlere…

Belediye Başkanı, o kadar dürüst ki…

Adeta kasabanın şerifi…

Öyle rol kesiyor yani…

Ama çocukları tam bir haydut…

Bunlardan birisi, ilçede kurulan sosyete pazarının haracını kesiyor.

Şöyle ki...

Sosyete pazarında yaklaşık 400 esnaf tezgah açıyormuş.

Bir değnekçi marifetiyle tezgah başına aylık 250 lira ile bin lira arasında kira toplanıyor.

Bu para da, değnekçi ile Başkanın oğlu arasında pay ediliyormuş.

Yıllık 120 bin liraya yakın para kazanıyormuş, Başkanın oğlu…

Başkan, “Başka yere bulaşma. Bu senin hakkın… Ayda 10 bin lira yeter” diyormuş.

Ama çocuk arsız...

Bu para yetmiyor.

Otu var, kökü var, karısı-kızı var.

Yeni işler bakıyorlarmış.

Hikayeyi anlatan dostumuz, “Sen şimdilik bu kadarını yaz. Yeni gelişme olunca, ben sana söylerim” dedi.

Biz bu hikayeleri niye yazıyoruz?

“İlimizde, yöremizde böyle yanlış işler olmasın, aynı yanlışlara düşülmesin” diye…
Yoksa, Zonguldak’ta yazacak konu mu yok?

Kafeleri ben yaptım!

Zonguldak Belediyesi Özel Halk Otobüsleri İşletmecisi Akın Kavi, Kozlu sahil yolundaki Çatı, Ballim ve Ortaköy Kafe’nin yasal olmadığını belirterek, şikayetçi oldu.

Müfettişler incelemeyi yaptı.

Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, eski Belediye Başkanları İsmail Eşref ve Secaattin Gonca ile beraber toplam 10 kişinin dosyası savcılığa intikal etti.

Dün de mahkemeleri vardı.

Belediye Başkanlarımızı görseniz, hepsi masum…

Hiçbir suçları yok.

Beraatlerini istiyorlar.

Yanlışlıkla ceza alırlarsa da, hükmün geri bırakılmasını talep ediyorlar.

Mahkeme çıkışındaki kamera görüntülerini izledim.

Aman Allah’ım, sanki biz bu şehirde yaşamıyoruz.

Yahu “Şahmeran” adlı kafenin, Çatı Kafe’ye dönüşme hikayesi bir kitap olmaz mı, Sayın Secaattin Gonca?

Efendim, mahallelerde ne kadar kaçak bina varsa, mahkemeye vermiş.

Kafeleri niye vermedin?

Çatı Kafe, kimin zamanında yıkılıp, yeniden yapıldı?

Üç Belediye Başkanı masumsa, bu kafeler benim zamanımda mı büyüdü?

Benim kişisel kanaatim, üç Belediye Başkanının da bu işte kusuru olduğudur.

Ve halen o kafelerin çalışıyor olması da, suçun işlenmeye devam ediyor olduğunun kanıtıdır.

Efendim, yıkamamışlar.

İş makineleri yokmuş.

Yıkım ihalesi yapmışlar, kimse ihaleye girmemiş.

Kes elektriğini-suyunu, bak bakalım kafe filan kalıyor mu ortada?

Sen orada kaçak yapıya göz yumarsan, karşısındaki TTK Memurlar Derneği Lokali de yapar.

Başkaları da yapar.

Bu işin sonu gelmez.

Bu işten bir belediye başkanının canı yansa, bir işletmecinin canı yansa, kimse bu işlere tevessül etmez.

Ama kimin canı yanıyor?

Yazdığımız için bizim…

Adaletin bu mu dünya?

Daha önce de söyledim, yine söylüyorum.

Bu kafeleri Zonguldak’ın başına musallat eden İsmail Eşref’tir…

Büyümelerine göz yuman Secaattin Gonca’dır…

Hala yıkamayan Muharrem Akdemir’dir…

Muharrem Akdemir, yarın sabah gidip bu kafeleri yıksa, üç Belediye Başkanına atfedilen suç da ortadan kalkacaktır.

Ne duruyorsunuz?