Kapuz´daki tren yolunun dağa bakan uçurumun dibinde, yeşillikler içinden fışkıran nefis bir pınar vardı. Binlerce yıl insanlara ve hayvanlara hayat vermişti. Tren yolunun altından bir tünelle plaja rahat ulaşımı da vardı. Kapuz yoluyla, tren yolu arasında çok büyük bir çukur vadinin içinde, gür bir koruluğun dibindeydi. Plaja gelen muhakkak buradan su ihtiyacını karşılardı.


Haliyle gemiciler de bu tarihi pınardan fıçılarını doldururlardı. Ne olduysa, kimler zarar verdiyse, bu vadiyi hafriyat ve molozla yirmi yılda doldurdular. Pınar da tarihe gömüldü. İnsanı mest eden çılgın kuş serenatları da yok oldu. Hâlbuki burası turistik bir tesis olabilirdi.


Gelelim Orta Kapuz´a. Kömür Şirketi, burasını yapabildiğince mükemmel bir plaj tesisi yaptı. Ne olduysa oldu, burayı terk ettiler ve burası da harabe oldu. Masrafa ve emeklere yazık oldu. Bu tesisi terk ederken, bir hayır kurumuna veya spor kulübüne bedelsiz verseydiniz de gençler ve halk istifade etseydi.


Buradaki yarım adanın düzlüğünde Kömür Şirketi´nin römorkörlerini, çektirmelerini, sandallarını onaran bir tersane vardı. Yüz kişiye yakın uzman sanatkârlar harika işler yaparlardı. Başlarında Doğan Akkaya, akıllı bir müdürleriyle başaramadıkları şey yoktu. Bu tesisin demirbaşları ve biriken alet edevatı yıllarca uğraşılsa, zor temin edilir ve trilyonlarca liraya mal olur.


Nedense burası da kapatıldı ve öyle bir yağmalandı ki anlatılmaz. Madem ki terk edeceksin, ver buradaki uzman işçilere, memlekette sanatkâr yetişsin. Bunlar senin yurttaşın.


Derken Atatürk mirası Hükümet Konağımızı da yıktılar. Bunun için fazla söze lüzum yok.


Garajsız ve otoparksız Kültür Sarayı´nın yerinde olan, yıkılan Gazi İlkokulu´na ne demeli? Bir kişiliği vardı. Gelişmeye çok müsaitti.


Kültür Sarayı´nı tekel depolarının yerine yap veya dere üstünü kapat, ferah, fahur orada yap. Zonguldak´ta böyle faydalı işler olmaz.


İsmet Paşa´nın yaptırdığı istasyon binasına ekler yaparsın, gayet müsaitti, neden yıktınız?


Kok Fabrikası´nı yıktın. Yerine modernini yap. En kıymetli kömür kok. Altın değerindeki yağlı maden kömürünü cayır cayır yakıyoruz.


Bu Zonguldaklıların yaptıklarına akıl ermez.


Şehre deniz yoluyla gelecek zenginlikleri kapattılar.


Ne yolcu gemisi, ne feribot gelmez oldu. Ufacık bir iskelelerini de kafeteryalarla deniz ticaretine ve ulaşıma kapattılar.


Balıkçı motorları bile dilenci gibi sığıntı oldu.


Devam etmiyorum, kitap olur. Bütün olumsuz kanunlar ve mevzuatlar Zonguldak´ta çalışır yürürlüktedir.


Uzun lafın kısası demem odur ki şimdi de yüz senelik genelevin (esası kerhane) yer değişimi varmış.


Benim önerim şudur ki; Şehir gittikçe turistik oluyor. O zaman Kerhane´nin şehir merkezindeki lavuar binasında olmasında yarar görüyorum. Zira Hz. Adem ve Havva Anamızdan bu yana insanlığı meşgul eden bir mesele.


Gayet normal, niye dışlansın?


Çağdaşlaşan, Türkiye´mize yakışır bir tesis olacağına eminim. Bu işin tröstüyle bir şekilde yüksek gelir elde edecek şekilde sözleşmeler yapılır, vesselam.


Binanın altında da rahatça girilebilecek garaj da var. Gençlerimiz de kolaycacık görsel eğitim alabilirler.


Hem bu iş, binanın yapım ruhuna da uygun.


Şakır şukur makine seslerine alışkın, yalnız artık yeter ki son sistem ve teknolojisiyle tanınsın.


´Gay´ı guyu her bir şeyiyle Zonguldak iftihar etsin. Ulusal Çağdaş medya Zonguldak´ı ne reklâm eder ama&8230;


Yanındaki üç kuleye de maksada uygun bir şekil versinler. Bu lavuarın yıkılması için cansiperane çarpışmış zevatların isimleri verilsin.


Elin ağzı torba değil ki büzesin. Ağzı olan konuşuyor. Kristof Kolomb´un yumurtası kadar basit.


Yalnız bu işin bir mahzuru var.


Denizden bakınca binanın arkasındaki caminin kubbesi ve minaresi sanki bu binaya ait gibi görünüyor. Onları da yıkarız, olur biter.


Gecikmeden, uluslararası proje yarışması için Mimarlar Odası Başkanı Turhan Demirtaş´ın, çalışmalarına çok gönüllü olarak başlayacağına da eminim.


Bu eser için konsorsiyum kurulacak.


Sayın Rıfat Dağdelen, Sayın Secaattin Gonca, Sayın Toki Kaymakamı ve ´Şehr-i Muharrir´ Harun Ersoy ve ´köt´ Ali Rıza Tığ ve ´aşık´ Atilla Beyleri almasınlar.


Zira mevcudu da yıkarlar. Fakat Harun Bey bu ince işleri sever.


Personel seçiminde çok başarılı olabilir.


O yönetimde çok faal olur.


Vaktiyle ormanlarımızda büyük geyikler yaşardı. Boynuzlarında yirmi adede yakın çatal olurdu.


Bu geyik kafasının boynuzları da yeni bir tanıtım simgemiz olabilir.


Geçmişin kimliğinin yok edilmesine seyirci kalan yarın her şey satıldığında sesini çıkarmasın



Selamlarımla.


Hasan Cevher-Okur Mektubu

Editör: Pusula Gazetesi