“Başbakan Tansu Hanım bana, ‘Siz ANAP’lı Belediye Başkanı olarak konuşuyorsunuz” dedi. Ben de, “ANAP’lı Belediye Başkanı değilim. Anavatan Partisi’nden seçilmiş Zonguldak Belediye Başkanıyım’ dedim.”

“2002 yılında Bakanlık yaptığım esnada Çatalağzı’na 300 megavatlık bir santral daha yapma ve mevcut santrali Türkiye Taşkömürü Kurumu’na devretme kararı vardı. En doğru karar buydu.”

“Yerel yöneticiler, siyasiler bir araya gelerek, Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Sayın Başbakan’a ve Enerji Bakanı’na bu meseleleri doğru intikal ettirirlerse, ben inanıyorum ki, ilgisiz kalmayacaklardır.”

Zonguldak’ta son dönem yaşanan kriz ve kentin sahipsiz kaldığı yönündeki sert eleştiriler ve umutsuzluk, 5 Nisan kararları sonrasında iktidar partili Belediye Başkanı olmasına karşın kentin önüne geçerek Ankara’ya giden Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı Zeki Çakan’ı hatırlattı. Enerji Bakanı olduğu dönemde gerek Çatalağzı Termik Santrali (ÇATES), gerekse Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) üretim politikasıyla yakından ilgilenen Çakan’a, o günleri ve bugün neler yapılabileceğini sorduk.

Kente ve sorunlara sahip çıkmanın ötesinde, o sorunları zamanında ve doğru anlatmanın önemine dikkat çeken Çakan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın gereken hassasiyeti göstereceğine inandığını ifade etti.

Belediye Başkanlığı döneminde yaşadıklarını anlatan Çakan, şunları söyledi:

“BENİ, PARTİMİN POLİTİKASININ ÖTESİNDE

ŞEHRİMİN POLİTİKASI İLGİLENDİRİYORDU”

“5 Nisan kararlarıyla ilgili olarak Zonguldak’ta maden ocakları kapatılıyordu. Ben o zaman Belediye Başkanıydım. Maden ocaklarıyla ilgili olarak topyekun şehir birlik içerisinde hareket edip maden ocaklarının kapatılmasıyla ilgili olarak bir karar alma durumuna gelmişti. O zamanın bütün siyasi partilerin il başkanları, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, sivil toplum örgütleri bir araya geldiler. En son Genel Maden İşçileri Sendikası’nda yapılan görüşmeler neticesinde Temsilciler Kurulu Başkanı olarak beni seçmişlerdi. Tabii ki, o zaman serbest piyasa ekonomisine karşı bazı politikalar izlenmesi hasıl olmuştu. Ne kadar benim partimin politikası rekabete dayalı serbest piyasa olmuş olmasına rağmen, beni partimin politikasından ziyade şehrimin politikası ilgilendiriyordu. Dolayısıyla tek vücut halinde Zonguldak’ın madenlerinin kapatılmamasıyla ilgili siyasi partilerle ve cumhurbaşkanıyla görüşmek üzere Ankara’ya gittik.”

“ANAP’LI BELEDİYE BAŞKANI DEĞİLİM. ANAP’TAN

SEÇİLMİŞ ZONGULDAK BELEDİYE BAŞKANIYIM”

“Ankara’da bütün siyasi partililerle görüştük. Başbakan o dönem Sayın Tansu Çiller’di. Sayın Tansu Çiller’le de görüşme esnasında ben belediye başkanı olarak konuşmaya başladığımda Tansu Hanım bana, ‘Siz ANAP’lı Belediye Başkanı olarak konuşuyorsunuz” dedi. Ben de, ‘ANAP’lı Belediye Başkanı değilim. Anavatan Partisi’nden seçilmiş Zonguldak Belediye Başkanıyım. Siz Doğru Yol’dan seçilmiş Başbakansınız. Doğru Yol’un mu Başbakanısınız, yoksa Türkiye Cumhuriyeti’nin mi Başbakanısınız? Arkadaşlar biz yanlış yere mi geldik? Bu ocakların kapatılmaması için ne gerekiyorsa, onu sizden talep etmeye geldik’ dedim. Netice itibariyle şehrin bir bütün olarak hareket etmiş olması, Zonguldak menfaatleri doğrultusunda kararlı olması, meseleleri layıkıyla yerine getirmiş olmamız olması olayı geri adım attırdı. Sonuçta kapanmadı ve devam etti.”

“BAKAN OLDUĞUM DÖNEMDE ÇATES’İ

TTK’YA DEVRETME KARARI VARDI”

“Türkiye Taşkömürü Kurumu’yla ilgili olarak, zarar eden bir kurumun devamlı olarak ayakta kalması mümkün değil. Ancak bu zarar eden müessese kapandığı zaman Zonguldak’ın da ayakta kalması mümkün değil. O nedenle ikisinin arasını bulmak lazım. Zonguldak’ı işsiz, çalışanları da aç bırakmamak lazım. ‘Hükümetin geri atma sebebi bu olması lazım ve olmalıdır’ diye düşünüyorum. 2002 yılında ben Zonguldak’a geldiğimde Bakanlık yaptığım esnada Çatalağzı’na 300 megavatlık bir santral daha yapma ve mevcut santralin Türkiye Taşkömürü Kurumu’na devretme kararı vardı. En doğru karar buydu. Şahsen bizden sonra da gelen AK Parti iktidarının da politikasının bu yönde olmasının çok doğru olacağı kanaatindeydim. Bugüne kadar o doğruluğu kömür üreticileri az veya çok ortaya koydu. Eğer ÇATES, TTK’ya verilmiş olsaydı, ürettiği kömürü santrale verecekti. Şimdiki kadar da zarar etmeyecekti. Ürettiği kömür de iki misline çıkmış olacaktı. Şu anda da maden işletmecileri, ‘ürettiği kömürün yarı fiyatına kömürümüzü verelim’ diyorlar ve onu da almış olsaydı, istihdamı arttıran yeni alanlar olabilirdi. Aslında henüz vakit de geçmiş değil. Şehirde 4 bin 500 kişi aç ve açıkta kaldı. Bu aile olarak yaklaşık 20 bin kişi yapar.”

“SORUN; CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN

VE ENERJİ BAKANINA DOĞRU ANLATILMALI”

“Ben siyaset yapmak istemiyorum, ama doğrusu şudur: Yerel yöneticiler, siyasiler bir araya gelerek, Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Sayın Başbakan’a bu meseleleri intikal ettirirlerse, ben inanıyorum ki, Sayın Başbakan ve Cumhurbaşkanı bu meseleye ilgisiz kalmayacaklardır. Sayın Enerji Bakanına anlatıldığında meseleye ilgisiz kalmayacaklardır. Yeter ki, mesele doğru anlatılsın. Yeter ki, meselede siyaset yapılmadan, şehrin gerçekleri ortaya konsun. Kaldı ki, Sayın Bakan, Enerji Bakanlığım döneminde istihdamın ve üretimin başında olan başarılı bir isimdi. İstihdam ve üretimin ne anlama geldiğini bilen çok değerli bir isimdir.”

“PARTİMİN DEĞİL, ZONGULDAK’IN MENFAATLERİ BAŞTA GELİR”

“Ben o zaman, ‘Sen Anavatan Partisi’nden seçilen belediye başkanı olarak konuşuyorsun’ denildiğinde, ‘Partim değil, Zonguldak’ın menfaatleri başta gelir’ dedim. Ters bir şekilde beni kovsa bile beni hiç ilgilendirmezdi, ilgilendirmedi de. İnşallah böyle bir şey olur. Aksi takdirde Zonguldak’ta çok büyük sıkıntılar söz konusu olacaktır. Öyle veya böyle serbest piyasada çalışan kömür işletmecileri bir araya gelip ÇATES’i alabilselerdi, gerçekten çok iyi olurdu. Bugün Zonguldak’ta maden işletmelerinde öncülük yapan Erdoğan Demir başta olmak üzere Zonguldak’ta kazandıklarını Zonguldak’a yatırıyorlar. Zonguldak’ta istihdam sağlıyorlar. Yatırımı yapanlara her zaman yardımcı olmak lazım... Bir Zonguldaklı olarak, Zonguldak’a emek veren bir kişi olarak gerçekten çok üzülüyorum. Zonguldak’ın bu gidişle geleceği pek parlak olmaz, ama bütün siyasiler cesaretle, kendine güvenerek oy verenlerin ne istediği ortadadır. Adam aç kalmak istemiyor. Hiç değilse, ‘beni aç bırakma’ diyen kişinin arkasından gitmek lazım. Ben siyasi hayatımda hep böyle yaptım. İnşallah çözüm bulunur. Ben de bir Zonguldaklı olarak gerçekten çok mutlu olurum.”

Editör: Pusula Gazetesi