KESK&[#]8217;e bağlı Eğitim-Sen Çaycuma Temsilciliği, yaptığı basın açıklamasında, MEB&[#]8217;in &[#]8220;karma eğitimin kaldırılması tartışmalarına, özel eğitim ve rehberlik hizmetleri alanını da piyasalaştırarak temel işlevinden uzaklaştırılmasına&[#]8221; olan tepkilerini dile getirdi. Eğitim-Sen Çaycuma İlçe Temsilcisi Gökhan Taner Günsan, açıklamasında, &[#]8220;Milli Eğitim Bakanlığı&[#]8217;nın artık eğitimi bir nicelik işi olarak görmekten vazgeçip niteliği artırmanın yollarını aramalıdır. Kız çocuklarının okullaşma oranını arttırma bahanesiyle karma eğitimi kaldırma hazırlıkları yaparken, bir yandan da öğrenci sayısı 250&[#]8217;nin altına düşen okullardaki rehber öğretmen normlarını kaldırmıştır. Mademki çocukları bu kadar önemsiyorsunuz, 250&[#]8217;nin altına düşen okullardaki çocukların rehber öğretmene ihtiyacı yok mu da oradaki rehber öğretmenleri alıyorsunuz? Buradan Milli Eğitim Bakanlığı&[#]8217;nı uyarıyoruz, çocukların masumiyetini kendi ideolojik politikalarınıza alet etmeyin&[#]8221; dedi.

Günsan, yazılı açıklamasında şunları söyledi:

&[#]8220;KARMA EĞİTİM İKTİDARA RAHATSIZLIK VERİYOR&[#]8221;

&[#]8220;Eğitimin laik, bilimsel ve demokratik ilkeler çerçevesinde yürütülmesi yerine, kız ve erkek çocukların ayrı ayrı okullarda eğitim almasını pedagojiden tamamen uzak ideolojik bakış açısıyla dile getirenlerin, Başbakan&[#]8217;ın &[#]8216;dindar nesil yetiştirme&[#]8217; hedefi ile bire bir uyumlu açıklamalarından sonra MEB&[#]8217;in düğmeye basması bizler için şaşırtıcı değildir. Karma eğitimle öğretim, kız ve erkek öğrencilerin küçük yaşlardan itibaren farklı cinslerin birbirini tanıması, farklılıklarına saygı göstermesi ve kadın erkek eşitliğinin bilince çıkarılmasının en önemli gereğidir. Bundandır ki karma eğitim iktidara rahatsızlık vermektedir. Eğitimin dini kurallara göre düzenlenmesi uygulamalarının ardından karma eğitimi hedef alan açıklamalar yapılması, kız ve erkek öğrencilerin önce ayrı sınıflarda, daha sonra ayrı ayrı okullarda okutulmasını gündeme getirmiştir. Siyasi iktidar temsilcilerinin sahte özgürlükçü ve ikiyüzlü söylemleri ile eğitim başta olmak üzere, toplumsal yaşamı bir bütün olarak dini kurallara göre biçimlendirmek istemesine karşı net bir duruş sergilemek gerektiği açıktır. Bu konuda eğitim emekçilerine, öğrencilere ve velilere büyük sorumluluk düşmektedir. Eğitimde bilimsel gerçeklerden uzak, anti-demokratik ve doğrudan doğruya bilimsel, laik eğitim anlayışını hedef alan, eğitim bilimine açıkça meydan okuma anlamına gelen bu tür dayatma ve baskılara karşı asla sessiz kalmayacağız. Eğitim sistemini ve toplumu tek tipleştirmeye yol açacak her türlü dayatmanın karşısında tüm gücümüzle duracağımızın bilinmesini istiyoruz. &[#]8216;Dünya karma eğitimden vazgeçiyor&[#]8217;, &[#]8216;Sözde bilim insanları karma eğitimin yanlış olduğunu söylüyor&[#]8217; gibi açıklamalarla karma eğitimi kaldırmaya çalışan zihniyete soruyoruz. Bilim insanlarının açıklamalarını bu kadar önemsiyordunuz da, onlarca akademisyenin 4+4+4 eğitim yasasının yanlışlığına dikkat çeken açıklamalarını neden dikkate almadınız. Kadın ve erkek yaşamın her alanında hep birlikte olmuştur, eğitimde de bir arada olacaktır. Yanlışı burada aramak yerine kız ve erkeğin bir araya gelmesinde art niyet arayan zihniyette aramak gerekir. Karma eğitimi &[#]8216;zulüm&[#]8217; olarak gören, eğitimi ve tüm toplumsal yaşamı kuşatan gerici, muhafazakâr politikalara karşı tüm eğitim ve bilim emekçilerini, öğrencilerimizi, velilerimizi bu yanlışlara karşı omuz omuza olmaya çağırıyoruz. Bir başka sorun ise Milli Eğitim Bakanlığı&[#]8217;nın, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği&[#]8217;ne ilişkin yeni bir taslak çıkararak yönetmeliği değiştirmeye çalışmasındadır. &[#]8216;Taslak neler getiriyor, engelli bireyleri ve bu alanda çalışan özel eğitim ve rehber öğretmenlerini nasıl etkiliyor?&[#]8217; kapsamı çerçevesinde taslağa ilişkin görüş ve önerilerimizi sizlerle paylaşıyoruz. AKP Hükümeti, her geçen gün ideolojik çıkarları doğrultusunda eğitim ve öğretime müdahale etmeye devam ediyor. İdeolojik baskı unsurlarını kullanarak, muhafazakâr ve eğitimi piyasalaştıran bir eğitim modeli yaratmaya çalışıyor. 4+4+4 ile bu durumu bütün haliyle yaşarken, şimdi de yeni çıkarılmaya çalışılan yasalarla bu durum daha da artırılıyor. Eğitimin her alanını piyasalaştırmaya çalışan AKP, özel eğitim ve rehberlik hizmetleri alanını da piyasalaştırarak, alanı değersizleştirmeye ve yok etmeye çalışıyor. Birbirinden bağımsız alan olan rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri ile özel eğitim hizmetlerinin birleştirilmesi, sadeleştirme adı altında iki yönetmelik, iç içe geçirilerek tüm bilimsel yaklaşımlar hiçe sayılıyor. 4+4+4 ile kaotik bir hale getirilen eğitim sistemine bir kaos daha eklenerek, öğretmen, öğrenci ve veli mağdur ediliyor. Taslağın hazırlanma amacının, her ne kadar özel eğitim alanına yönelik eğitim öğretim hizmetlerinde yaşanan sorunların ve uygulama farklılıklarının giderilmesi olarak gösterilse de, asıl amacın bu olmadığı çok açık ve nettir. Özel eğitime ihtiyaç duyan bireylerin gelişimleri ve ihtiyaçları dikkate alınmadan bireylerin eğitim ve öğretimde ilerlemelerini sağlamaya yönelik değil, tam tersi var olan haklarının ellerinden alınmasına yönelik bir taslaktır&[#]8221;

&[#]8220;TASLAK, ÖZEL EĞİTİM ALANININ VE EĞİTİM EMEKÇİLERİNİN İHTİYACINI KARŞILAMAMAKTADIR&[#]8221;
&[#]8220;Hafif derecede zihinsel engellilerin eğitim aldığı sınıflar kapatılıyor. Böylece özel alt sınıfların kaldırılması hedefleniyor. Engel türleri farklı öğrenciler, aynı sınıfta bir arada eğitim verilerek, engel türüne göre eğitim verilmesi göz ardı ediliyor. Var olan sınıf mevcutları artırılarak, hem öğretmenin işini yapması hem de öğrencinin özel eğitime uygun bir şekilde eğitim alması engelleniyor. Görme ve işitme engelli liseleri kaldırılarak, öğrencilerin ayrı ve özel eğitim almaları engelleniyor. Engelli bireylerin somut kavramları öğrenmesi bilimsel ve pedagojik bir gerçeklik iken, soyut olan din kavramı, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi ısrarla dayatılıyor. İş okulları, Eğitim Uygulama Okullarında ve ilkokullarda yani örgün eğitim veren okullarda sadece &[#]8216;Sınıf Öğretmeni&[#]8217; eğitim verir, ibaresi ile özel eğitim öğretmenlerinin derse girme hakkı elinden alınıyor. Tuvalet eğitimi şartı kaldırılarak öğretmen, dadı ve bakıcı konumuna düşürülüyor. İki ayrı alan olan Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri aynı torbaya konarak, işlevsizleştiriliyor. Tanımlar yeterince açıklanmadığı için, pek çok tanım kapsam dışında bırakılıyor. Alanda çalışan görevlilere ve bu görevlilerin görev tanımına, yer verilmiyor. Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmenler, &[#]8216;Öğretmen&[#]8217; tanımından çıkarılarak, &[#]8216;Personel&[#]8217; tanımı getiriliyor. Bu durum, Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmenlerin yaz tatili, sömestr tatili hakkını yitirmesine ve 657 tabii memur gibi 08.00-17.00 çalıştırılarak,´´memur´´ statüsüne dönüştürülmesini öngörüyor. Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmenlerin çalışma sürelerinin arttırılması ile eğitim emekçilerinin iş güvencesi yok edilerek, angarya işlerde çalıştırılması ve görev tanımı dışında başka işlere yönlendirilmesi planlanıyor. Çıkarılmaya çalışılan Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri yönetmelik taslağını bu haliyle kabul etmek mümkün değildir. Taslak, hem özel eğitim ve rehber hizmetleri alanında çalışan eğitim emekçilerini zor durumda bırakacak, hem de öğrencilerin eğitim ve öğretiminde olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Taslak bu haliyle alanın ve eğitim emekçilerinin ihtiyacını karşılamamaktadır. Hükümete ve MEB´e çağrımızdır; Taslağın bu haliyle yönetmelik olarak geçmesini doğru bulmuyoruz. Bu haliyle taslak öğrencileri, velileri ve öğretmenleri mağdur edecektir. Taslak, bilimsel verilere dayanılarak meslek örgütlerinin, sendikaların, akademisyenlerin, alanda bizzat çalışan uzmanların, öğretmenlerin görüşlerine başvurularak, yeniden gözden geçirilmelidir. Bizler, Eğitim-Sen&[#]8217;li öğretmenler olarak, çalışma alanlarımıza sahip çıktığımızı, alana yönelik değersizleştirme politikalarına karşı ve taslağın iptali için mücadelemizi büyüteceğimizi, kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. Ayrıca 6 Mayıs 1972 günü arkadaşları Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte idam edilen Deniz Gezmiş&[#]8217;in ölümsüzlüğe uğurlanışının 42&[#]8217;nci yıl dönümüdür. Ve basın açıklamamıza Deniz Gezmiş&[#]8217;in bir sözüyle son veriyorum: &[#]8216;Vatan onu parsel parsel satanların değil, uğrunda darağacına gidenlerin vatanıdır.&[#]8217; Mücadeleleri, mücadelemizde yaşayacaktır, unutmadık, unutturmayacağız.&[#]8221;

Editör: Pusula Gazetesi