Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Çaycuma Belediye Başkan Adayı İnşaat Yüksek Mühendisi Bülent Kantarcı, Zonguldak Havalimanı ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Kantarcı’nın savcıları göreve davet etmesinin ardından ZONHAV. A.Ş Yönetim Kurulu Üyesi Recep Kahya’nın açıklamaları, uzun zamandır sumen altı edildiği görüntüsü veren ZONHAV’da yeni sorular gündeme getirdi. Havalimanının zarar ettiğini, kendisinin de ortaklardan olmasına rağmen hiçbir bilgiye ulaşamadığını belirten Kantarcı, “Valinin başında olduğu bir şirketin şeffaf olması gerekir. Şirket sürekli ortak değiştiriyor. Kimse de çıkıp açıklama yapmıyor” dedi. Savcıları göreve davet eden Kantarcı, yazılı suç duyurusunda bulunmayacağını söyledi.

“HAVAALANI BENİM YAPMIŞ OLMAM BAZI İNSANLARIN HAVAALANINA KARŞI OLMA SEBEBİDİR”

Havaalanı şirketinin yaptığı bütün çalışmaların ortaklardan saklandığını öne süren Kantarcı, “Dönemin Valisi Yavuz Erkmen’in çabaları ile 2006’da havaalanı özelleştirildi. Şartnameye göre, burada bir danışman görevlendirilmesi gerekiyordu. Şimdiki müdürün hem danışman, hem de müdür olarak görev yapmasına karar verildi. Yavuz Bey gidince, havaalanı sahipsiz kaldı. Erkmen’den sonra gelen Valiler, havaalanına yanaşmak istemediler. Dolayısıyla bütün ipler şimdiki müdürün eline geçti. Bizim Belediye Başkanları, müdürle yakın oldular ve yaptığı her uygulamaya çanak tuttular. ZONHAV A.Ş. kurulduğu günden bu güne kadar inanılmaz sayıda ortak değişikliği oldu. Şu an ki ortaklık yapısını ben bile bilemiyorum. En son genel kurulda aldığım bilgilere göre, havaalanının yüzde 50’den fazla hissesinin iki ya da üç kişinin eline geçtiğini biliyorum. Bu havaalanı büyüklüğü ve potansiyeli ile hiçbir zaman kar etmeyecek bir kurum. 200 bin lira sermaye ile kuruldu. Sürekli yapılan sermaye artışları ile sermaye 3 milyon liraya çıktı. Yapılan harcamaların karşısında mecburen yapılan bir artıştır, aslında ortada böyle bir para yoktur. Zarar eden bir şirkete kim ortak olmak ister? Buraya ortak olan kişilerin acaba havaalanı gelir getirmeyeceğine göre, ‘havaalanı marifeti ile başka çıkarları mı var?’ sorusu akla geliyor” dedi.

“BEN DE HİSSELERİMİ SATMAYI DÜŞÜNDÜM”

Şirketin ortaklarının sürekli değiştiğini belirten Kantarcı, bir zamanlar hisselerini satmayı düşündüğünü söyledi. Kantarcı, “Bizim ZONHAV A.Ş., havaalanımızı işletme amacı ile kurulmasına karşın müteahhitliğe soyunmuş. Çok küçük bir havaalanı olmasına rağmen, ihalelere girebilmek için kağıt üzerinde referans anlamında güçlü bir firma olarak gözüküyor. Kağıt üzerinde İstanbul Atatürk Havaalanı’nı işleten TAV’dan daha yetkin bir şirket. Çukurova Havalimanı ihalesine giren firma bizim firmanın bu özelliği sayesinde ortak girişim kurularak 400 milyon Avro’ya mal olacak işin ihalesini alıyor. Pilot firma ZONHAV. Böyle önemli bir sonuç yaratan bir anlaşmanın içeriğine dair net bir bilgi alamadık, alamıyoruz. ZONHAV’a ne taahhüt edildi? Nasıl bir anlaşma yapıldı? Genel kurulda istedim, ‘vereceğiz’ dediler. Bu husus hala karanlık… Başka ihalelere de teklif verilip verilmediğini de bilen yok. Her şey müdürde… Benim hissem çok küçük, oran olarak ne kadar bilemiyorum. Çünkü sermaye artışlarına katılmadım. Benden ve Zeki Yurtbay’dan başkaları hisselerini zaman içinde sattılar, paralarını kurtardılar, belki de kar etmişlerdir, bilemiyoruz. Hisselerimi satmayı ben de düşündüm, ama artık düşünmüyorum. Zaten çoğunluğu ele geçirmişler. Halk teşebbüsü olmaktan çıkmış. Ben o hisseleri zaten unutmuşum. Bu hisse sayesinde genel kurullara katılıyorum, kısıtlı da olsa bilgi sahibi oluyorum. İlimiz Valisinin başında olduğu bir şirketin yönetiminin şeffaf olması ve aldığı kararları paylaşması gerekir. Müdür, ‘özel şirketlerin sırları açıklanmaz’ diyerek mazeret uyduruyor. Yeni Valimizle henüz tanışmadım, dolayısı ile bu konuyla ilgilide konuşmadım. Dağın niçin, nasıl ve kaça tıraşlandığı, paranın nereden geldiği ve ihalenin nasıl yapıldığını bilmiyoruz. Havaalanını baştan sona yapan kişi olmama rağmen hiçbir konuda bana danışılmadı. Müdürün yaptığı işleri kontrol edecek bir mekanizma yok. Havaalanı şirketinin yapısının böyle bir teşebbüse yakışmadığını ve müdürün inisiyatifine terk edildiğini düşünüyorum. Kamuoyunun da ilgisi yok, hiç kimsede çıkıp hesap vermiyor birileri de sormuyor” diye konuştu.

“BUGÜN UÇAKLAR İNEBİLİYORSA, KOÇKAN İNŞAAT SAYESİNDEDİR”

Pistin çok kaliteli yapıldığı için bugün uçakların inebildiğini belirten Kantarcı, 1998 selinden ve büyük depremden hiç etkilenmediğini söyleyerek, “Bu yolcu sayısıyla bu havaalanının kar etmesi düşünülemez. Proje değerlerine bakıldığında Almanya’dan gelen uçakların piste inmesi aslında imkânsız; çünkü proje, bu tür büyük uçaklara uygun değil. Peki, nasıl oluyor da bu seferler yapılabiliyor? Sebebi, hiçbir zaman açıkça takdirinin yapılmaktan kaçınılan, Koçkan İnşaat’ın yaptığı mükemmel pist nedeniyledir. Projede LCN35 olması planlanan pist mukavemet değerinin PCN85 olarak ölçülmesi bu uçakların inmesini sağlamıştır. Pisti o kadar kaliteli yapmışız ki, Esenboğa ve Atatürk Havalimanlarının mukavemetini yakalamışız. Herkes zannediyor ki, Kantarcı havaalanını yaptı, paraları götürdü. Ben pistten ve daha sonraki işlerden alacaklarımı mahkemeler sonucu yıllar sonra pula dönüştükten sonra alabildim. En son 2012’de son taksiti geldi. 1998 selinde havaalanı sular altında kalmasına rağmen, 1,50 metre yüksekliğinde sel suyu çekildikten sonra en ufak bir hasar olmadı, bir tane kapı bile değişmedi. 1999 depreminde havaalanımızda ve pistimizde en ufak bir hasar meydana gelmedi. Yıllarca kullanılmayan pistin derz dolguları bile yenilenmedi. Bugüne kadar, AK Parti hükümeti, 2002’de kapatılan bütün havaalanlarını açarken, başka yerlere de milyonlarca lira havaalanı yatırımı yapılırken, özelleştirmeden dolayı bizim havaalanımız kısır kaldı. Özelleştirme öncesi bu durumu görmüş ve ‘Havaalanını biz değil, devlet işletsin. Gücümüzü, enerjimizi hava taşımacılığına sevk edelim. Gerekirse, gidelim uçak alalım, uçak kiralayalım’ demiştim. Dinleyen olmadı. Türkiye’nin en uç noktalarına bile havaalanı açıldı, bizimki çok geride kaldı. Ben havaalanının kapanmasını istemiyorum, tam tersi Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) burayı işletsin. Dünyanın hiçbir yerinde dış hattı olup da, iç hattı olmayan bir havaalanı yoktur. Dış hatlarda bu kadar yolcusu olanın iç hatlarda neden yolcusu olmasın? Bir işadamı için karayolu hem tehlikedir, hem de zaman kaybıdır. Ben her zaman bu havaalanının iç hat seferlerinin işleyeceğine inandım. Çünkü bölgedeki otobüs yolcularının yoğunluğu bize fikir verebilir. Genelde yolculuk yapmayı seven bir yöreyiz. Ancak biz, mevsimsel olarak sadece Almanya’ya değil, Türkiye’nin de, dünyanın da muhtelif yerlerine gitmemiz gerekiyor. Havaalanının hisse yapısı ortaya çıktığında kimlerin elinde olduğu belli olur. Biliyorsunuz, kamunun malı olan havaalanı ‘işe yarasın’ diye özelleştirildi. Havaalanının ortakları sürekli değişiyor. İhalelere giriliyor. Birilerinin çıkıp bunları açıklaması gerekiyor. Şirket sırlarının verilmesi elbette beklenemez” dedi.

“BUNLARI DAHA ÖNCE DE GÜNDEME GETİRDİM, SEÇİM MALZEMESİ DEĞİLDİR”

Bu sorunları başkan adayı olduğu için gündeme getirmediğini, yıllardır konuştuğunu söyleyen Kantarcı, “Bu memlekette olup bitene hepimiz hassasiyet gösterirsek, işler kendiliğinden yoluna girer. Havaalanı inşaatını benim yapmış olmam, benim için büyük bir gurur meselesidir. Özellikle havaalanı terminal binası; son derece estetik, yörenin malzemesi olan tuğlayla yapılmış, mimari anlamda üzerinden zaman geçmesine rağmen değer kaybetmemiştir. İnanın, havaalanını bizim yapmış olmamız, bazılarının havaalanına karşı olma sebebidir. Ben aday olduğum için değil, bugüne kadar sadece havaalanı değil, bütün memleket meselelerine sürekli duyarlı oldum, duyarlı olmaya da devam edeceğim. Hiç kimseyi hedef almadan yapıcı eleştiriler getiriyorum. Amacım, yazılı suç duyurusunda bulunup peşinden koşmak değildir. Ben durduk yerde kimseyi suçlamadım. Başkan çıkmış, bize çamur atıyor, yanıt verdim. Ayrıca, adaylığım dolayısı ile bu konuyu kaşıdığımı söyleyenlere yanıtım şudur: Asıl siz bu havaalanı seçim malzemesi yapmaktan artık vazgeçiniz. Bu memlekette her seçim döneminde her şey seçim malzemesi olarak kullanılıyor” dedi.

VALİ ALİ KABAN NE YAPACAK?

ZONHAV A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Özel İdare’yi temsilen Vali Ali Kaban yapıyor. Geçtiğimiz aylarda göreve başlayan ve sorunu kucağında bulan Vali Kaban’ın iddialarla ilgili nasıl bir adım atacağı merak ediliyor. Geçtiğimiz yıllarda pek çok konuda sorun yaşayan ZONHAV A.Ş.’nin bünyesinde Özel İdare, TSO’lar ve belediyeler bulunmasına karşın, tartışmaya ve sorulara neden olan konularla ilgili kamuoyu ısrarlı bir şekilde bilgilendirilmiyor. Bunlardan biri de Borajet’in ZONHAV’a açtığı alacak davası. Bülent Kantarcı ile birlikte pek çok şirket ortağı benzer endişelerini zaman zaman dile getiriyor. Vali Kaban’ın konuyla ilgili gerekçi çalışma ve incelemeleri yaptıktan sora şirket ortaklarını ve kamuoyunu bilgilendirmesi isteniyor.

Editör: Pusula Gazetesi