Ziyarete Muslu´nun yanı sıra GMİS Genel Sekreteri Taci Alkaya, Genel Mali Sekreteri Muharrem Sarıçam, Genel Eğitim Sekreteri Eyüp Alabaş ile GMİS Karadon Şube Başkan ve yöneticileri katıldı. Karadon eski kuyu başında madencilere hitap eden Muslu, taşeron firmanın iş güvenliğinden yoksun çalışmasının faturasını hep birlikte ödediklerini söyledi. Muslu, &[#]8220;Kurum içinde en üst yönetimden işçi arkadaşlarımıza kadar herkesin sorunları sıkıntıları var. Bu sorunları birlik içinde, beraberlik içinde mücadele ederek çözeceğiz. Omuz omuza verirsek üstesinden gelemeyeceğimiz hiç bir sorun olmaz. İşimize, işyerimize, ekmeğimize, aşımıza sahip çıkacağız. Çünkü; başka Türkiye Taşkömürü Kurumu yok, başka Zonguldak yok. TTK´da, 17 Mayıs 2010 tarihinde taşeron firmada bir grizu faciası yaşadık. Yaklaşık 6 aydır; işçilerin sorunları, işletmelerin sorunları, işyerlerinin sorunları, kurumun sorunları bir kenara bırakıldı. Kazada çıkarılamayan 2 arkadaşımızın cenazesinin çıkarılması ve ailelerine teslim edilmesiyle ilgili çalışmalar yürütüldü ve tartışmalar yaşandı. Karadon Yeni Servis Kuyusu´nun açılmasını ve montajını Çinli firma yapmıştı. Kuyuda çalışmalar sürerken yine grizu patlamış 5 Çinli işçi arkadaşımız hayatını kaybetmişti. Şili´de 33 madenci 69 gün sonra ocaktan sağ olarak kurtarılınca, Karadon´da kuyuda kalan 2 arkadaşımızın cenazesinin çıkarılmayışı yeniden gündeme geldi. Ama fatura TTK´ya kesildi. Taşeron firma ise ortalıklarda yok. Birileri tarafından kollanıyor. Bugüne kadar hazırlıkları, lağımları, tabanları taşeron firmalar sürmedi. Babalarımız, amcalarımız, dedelerimiz, bizler sürdük&[#]8221; dedi.
&[#]8220;TAŞERON ŞİRKETLERİN TTK´YA VERDİĞİ ZARAR ORTADA&[#]8221;
Taşeron şirketin hak edişlerini TTK´dan aldığını belirten Muslu, şirketin işçinin asgari ücretini vermediğini söyledi. Muslu, &[#]8220;Ama taşerona verilmek için ne gerekçe gösterildi; maliyetler. Karadon´da, Üzülmez´de, Kozlu´da taşeron şirketler hak edişlerini TTK´dan alıyorlar ama asgari ücretle çalıştırdıkları işçilerin ücretlerini dahi ödemiyorlar. Sendika olarak bu sorunlarla da mücadele ediyoruz. Taşeron şirketlerin TTK´ya verdiği zarar ortada. İmkan tanınsın, yeraltındaki hazırlıkları, tabanları geçmişte olduğu mühendisimizle, şefimizle, nezaretçimizle, işçimizle yine biz süreriz. TTK´ya ait yerin yüzlerce metre altına inen 12 kuyu var. Bunların periyodik bakım ve onarımlarını bizim mühendisimiz, şefimiz, nezaretçimiz, yetişmiş işçilerimiz yapıyor. Eğer Çinli firma TTK´yı oyalamasıydı, bizim mühendisimizle işçimizle o iki arkadaşımızın cenazesine çoktan ulaşılabilirdi. Artık bir başka Çinli firma ihaleyi aldı. Bugün yarın kuyudaki çalışmalara başlaması bekleniyor. Umarız kısa sürede iki arkadaşımızın cenazesine ulaşılır ve TTK bu sıkıntıyı üzerinden atmış olur. TTK, 180 gündür her şeyi, çalışanların, müesseselerin, işyerlerinin sorunlarını bir kenara bıraktı. Taşeron firmanın iş güvenliğinden yoksun çalışmasının faturasını hep birlikte ödüyoruz&[#]8221; diye konuştu.
&[#]8220;TTK, MADENCİLİĞİN OKULU&[#]8221;
Türkiye´nin bir çok yerinde maden kazalarının yaşandığını belirten Muslu, o kazaları TTK´nın kurtarma ekiplerinin gittiğini kaydetti. Madenciliği TTK´dan başka kimsenin yapamayacağını belirten Muslu şöyle konuştu:
&[#]8220;Türkiye´de taşeronlaştırma furyası var. Hastanelerde, kamu kuruluşlarında her yerde artık taşeron şirketler var. Ama TTK, Türkiye´de madenciliğin okuludur. Madenciliği bizden iyi, TTK´dan iyi kimse yapamadı, yapamaz. Bu işi bizden iyi yapabilen yok. Bursa´da, Balıkesir´de, Konya´da, Kastamonu´da, Türkiye´nin bir çok yerinde maden kazaları oldu. Oralara TTK´nın kurtarma-tahlisiye ekipleri gitti. Ama TTK´ya taşeronu soktular. İş güvenliğinden, denetimden yoksun çalışmaya başladılar. ´Örgütlenelim´ dedik, bize ´siz maden iş kolunda örgütlüsünüz biz inşaat sektöründeyiz´ dediler. Dedik ki; bu şirketler yol yapabilir, merto inşaatlarında tünel açabilir ama yerin yüzlerce metre altında madencilik yapamaz. Çünkü yerin yüzlerce metre altı eğitim, bilgi, kültür, denetim, tecrübe, uzmanlık ister. Bu özelliklerin taşeron şirketlerde olmadığını ifade ettik. Israrla uyardık. Karadon Kuyu başında 2005´te taşeron şirketin ocaklara girmesine engel olduk, 19 gün eylem yaptık. Ama genel politikaların ürünü olan taşeron polisiye tedbirlerle ocaklara sokuldu. Bugün geldiğimiz nokta ortada.&[#]8221;
&[#]8220;ÜCRET FARKLILIKLARININ GİDERİLMESİ İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ&[#]8221;
TTK´da 2006 yılından bu yana aynı işi yapan ama farklı ücret alan işçiler olduğunu kaydeden Muslu, &[#]8220;2006 ve 2009 yıllarında işbaşı yapan arkadaşlarımız farklı ücretlerle çalışıyorlar. TTK´nın yaşaması için işçi açıklarının bir an önce giderilmesi gerekiyordu. ´Olmayan-alınmayan işçinin ücretinin mücadelesi olmaz´ dedik. 2006 ve 2009´da arkadaşlarımız düşük ücretle işbaşı yaptı. Bugün ücret farklılıkların giderilmesi için kavga veriyoruz, mücadele ediyoruz. Önümüzde toplu iş sözleşmesi süreci var. Bakanlığa yetki için yazımızı yazdık. Bayramın hemen ardından sendikamızda komisyon kurarak taslak çalışmalarına başlayacağız. Sürecin zor geçeceğini biliyoruz. Ama birlik içinde zorlukları aşacağız. Hiçbir dönem işçi sınıfına ´Alın şu ekmeği yiyin´ diyen olmadı. Bütün haklarımıza mücadele ederek, kavgasını vererek ulaştık. Sendikamızın tarihi bunun örnekleriyle dolu. Toplu sözleşme masasına oturduğumuzda öncelikli hedefimiz ve amacımız bu ücret farklılıklarının giderilmesidir. Eski işçi arkadaşlarımız ile yeni işçi arkadaşlarımız arasındaki ücret farklarını en asgari düzeye indirmek ve yeni işçi arkadaşlarımızın gruplu değil 12 ay çalışabilmeleri için mücadele edeceğiz&[#]8221; diye konuştu.
&[#]8220;REFERANDUM SONRASINDA HAKLILIĞIMIZ ORTAYA ÇIKTI
Siyasi görüşlerini mesleklerinin önüne geçirmediklerini kaydeden Ramis Muslu, &[#]8220;12 Eylül´de bir referandum yaşadık. Hepinizin siyasi görüşünüze saygımız var. Ama biz siyasi görüşümüzü mesleğimizin önüne geçirmedik. Eğer siyasi düşünseydik, bırakırdık sendikacılığı bir partiden siyaset yapardık. Referandum bir genel seçim değildir. Ne yazık ki 12 Eylül referandumu siyasi bir seçim havasına sokuldu. Şu unutulmasın ki biz 73 milyonluk bir ülkeyiz, 49 milyon seçmeniz. Ne yüzde 42 yüzde 58´den, ne yüzde 58, yüzde 42´den vazgeçebilir. 26 madde oylandı. Ama oylanan maddelerle ilgili açık bir bilgilendirme yapılamadı. Bizim bir kaç madde üzerinde ve özellikle 51. madde üzerinde endişelerimiz vardı. Birden çok sendikaya üye olma yasağı vardı. Anayasa değişikliğiyle birden çok sendikaya üye olmanın yolu açıldı. Meslek sendikacılığının önü açıldı. Mevcut örgütlenme yapısı içinde bunun bir kaos oluşturacağını ve sendikaları bölerek güçsüzleştireceğini söyledik. Sendikalar güçlerini sayılarından, örgütlülüğünden alır. Bu gücün kırılmasının yolunun açıldığı, işçi haklarının yeterince savunulamayacağı endişesini dile getirdik. Örgütlenmenin önünde ciddi sorunlar varken böyle bir düzenlemenin sakıncalarını anlattık. Bugün bu görüşlerimizin haklılığı ortaya çıktı. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş Konfederasyonu´nun başkanları Bakan ile üçlü danışma kurulu toplantısı yaptılar. Şimdi konfederasyonlar yeni yasada birden çok sendikaya üye olunmasıyla ilgili düzenlemenin yer almaması konusunda görüş bildirdiler. Bu düzenlemenin çalışma hayatında kaos oluşturacağını ifade ettiler. Biz bu sakıncaları önceden dile getirmiştik&[#]8221; dedi. Sendikanın 64´üncü yaşını kutlayacağını belirten Muslu sözlerini şöyle tamamladı:
&[#]8220;Sendikamız 17 Kasım´da 64. yaşını kutlayacak. Türk işçi sınıfı mücadelesinin önder ve lokomotif sendikalarından biri olduk. 1946 yılında kurulan sendikamız dünya sendikacılık tarihine adını; 1970, 1980´lerdeki eylemlerle, 1990 grevi ve 1991 Ankara Yürüyüşü´yle 1994-1995 eylemleriyle yazdırmıştır. Sendikamız, maden işçileri, bölgemiz ve ülkemiz adına hak ve demokrasi mücadelesini sürdürecektir.&[#]8221;
Muslu, konuşmasının ardından işyerlerini gezerek sorunlar hakkında bilgi aldı.
Editör: Pusula Gazetesi