görenler, umarız bu facia sonrasında ne kadar büyük yanlış yaptıklarını anlamışlardır" dedi.
Rödevanslı sahaların TTK´nın denetiminde ve kontrolünde olmasına rağmen bağımsız işyerleri olduğunu anlatan Muslu, açıklamasında şunları söyledi: "Ama taşeron şirketler öyle değil. TTK çalışanlarının güvenliğini doğrudan etkileyecek sahalarda çalışıyorlar. Aynı kuyudan iniliyor, aynı hava teneffüs ediliyor. Yaşanan facianın olduğu bölgede meydana gelen göçük, bu facianın çok daha büyümesini engellemiştir. Burada önemle belirtmek isterim ki, halen TTK bünyesinde yer altında çalışan 3 şirket de ilk kez
madencilik sektöründe iş yapıyor. Şirketlerin asıl işi inşaatçılık."
Kozlu ve Üzülmez´de sendika olarak örgütlendiklerini ve çalışanları sendikaya üye yaptıklarını anlatan Muslu, sözlerine şöyle devam etti: "Kozlu ve Üzülmez´de çalışan şirket, inşaat şirketi olduğunu belirterek yetkimize itiraz etti. Sendikamızın maden iş kolunda örgütlü olduğunu hatırlattı. Kozlu ve Üzülmez´de taşeron şirket ile Toplu İş Sözleşmesi yetkisi için mahkeme sürecindeyiz. Tünel ve metro çalışması ile yer altı madenciliğindeki galeri işlerini aynı görenler, umarız bu facia sonrasında ne kadar
büyük yanlış yaptıklarını anlamışlardır. Söz konusu şirketlerin taahhüt ettikleri işlere baktığımızda aradan geçen zaman ile orantılı olarak işlerini yapamadıklarını ve son derece düşük verimle çalıştıklarını görüyoruz."
BU İŞ BİZİM İŞİMİZ
Kendilerinin şirketleri suçlamadıklarını belirten Muslu, onları bu alanda çalışmaya teşvik edenlerin aynı zamanda onları da yanılttığını belirterek şunları söyledi: "Biz diyoruz ki, bu iş bizim işimiz. Yani 160 yıllık üretim kültürüne ve tecrübesine sahip olan TTK´nın işidir. En kısa sürede tespitler yapılmalı, söz konusu taşeron şirketlerin hak edişleri ödenmeli ve çalışanlarıyla birlikte bu işlerin TTK´ya devredilmesi sağlanmalıdır. Özel şirketlerden gelecek olanların eğitimi ve uyumu sağlanarak ve
tıpkı eskiden olduğu gibi kurum, hazırlık ve galeri sürme işlerini de kendisi yapmalıdır."
Türkiye´nin daha fazlasını üretmek zorunda olduğunu belirten Muslu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu işi biz yapıyoruz. Ama bu şekilde üretmeye devam edemeyiz. İş sağlığı ve güvenliğinden taviz veremeyiz. Bu sektör kar mantığını öne çıkarabileceğiniz sektör değildir. Ama vazgeçebileceğimiz bir sektör de değildir. Çünkü diğer sektörlerin temel girdisidir ve ülkemizi adına bu sektörlerin güvencesidir. Taşkömürünün karı enerjide, enerjinin karı diğer sektörlerdedir. Taşkömürünün karı demir-çeliklerde,
demir-çeliklerin karı diğer sektörlerdedir. Enerji santralının ve demir çelik fabrikalarının Zonguldak´ta olmasının sebebi bu sektörlerin birbirleriyle bütünlük arz etmesindendir. Biz Zonguldak´ın TTK´ya, Türkiye´nin Zonguldak´a ihtiyacı olduğunu biliyoruz ve bu ilişkilerin en sağlıklı ve en verimli şekilde sürmesi için çalışıyoruz."
1 SAAT İŞ BIRAKMA EYLEMİ YAPACAĞIZ
Karadon´da grizu faciasında ölen 30 maden işçisi için 26 Mayıs´ta bir saatlik iş bırakma eylemi yapacaklarını söyleyen Ramis Muslu, sözlerini şöyle tamamladı: "Grizu faciasında yaşamını yitiren arkadaşlarımızı rahmetle anıyor, yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyoruz. Tüm uyarılarımıza rağmen yaşanan bu faciaya karşı tepkimiz basın açıklamasıyla sınırlı kalmayacak. 26 Mayıs 2010 tarihinde sabah vardiyasında tüm işyerlerimizde madenci arkadaşlara bilgilendirme toplantıları yapacak ve bir bildiri
okuyacağız. 30 şehidimizi rahmetle anacak ve 1 saat iş bırakma eylemi yapacağız. Bu eyleme Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu ile yönetim kurulu da destek verecek. Grizu faciasında şehit olan 30 arkadaşımızın ailelerine Türk-İş ve Sendikamız adına 5´er bin TL maddi yardımda bulunacağız. Gösterdiğiniz ilgi nedeniyle teşekkür ediyoruz."
Editör: Pusula Gazetesi
