AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Türkiye Büyük Millet Meclisi&8217;nde görüşmeleri devam eden Anayasa değişikliğinin 2. maddesinde AK Parti Grubu adına yaptığı konuşmada, yapılan Anayasa değişikliklerinin demokratik standartları yükselteceğini, hukukun üstünlüğünü ve hukuk devletini güçlendireceğini söyledi. Milletvekili Tunç, Anayasa değişikliğinin Anayasa&8217;nın &8220;Özel Hayatın Gizliliği&8221; başlığını taşıyan 20. maddesine, &8220;kişisel verilerin korunması&8221; ile ilgili fıkranın eklenmesini öngören 2. maddesinde yapılan değişiklikle herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının anayasal bir hak olarak teminat altına alınmakta olduğu belirtti. Tunç, kişisel verilerin korunması hakkının ilk kez Anayasaya girdiğini kaydetti.


Büyük boyutlara ulaştı.


Milletvekili Tunç, &8220;Günümüzde kişisel verilerin özellikle bilgisayarlar gibi elektronik vasıtalarla kaydedilmesi, saklanması ve transferi işlemleri büyük boyutlara ulaştı. Bu sayede ticaret, bankacılık, sağlık, eğitim, kamu düzeni ve güvenliği gibi hayatın hemen her alanında milyonlarca vatandaşa aynı anda ulaşabilecek şekilde çok çeşitli hizmetlerin verilmesi mümkün hâle geldi. Daha önce kâğıt ortamında, ulaşılması ve işlenmesi zor bir şekilde tutulan kişisel veriler, artık bilgisayarların dijital hafızalarında, muazzam boyutlarda, çok uzun sürelerle saklanabilmektedir. Neredeyse herkes banka kartı, SIM kartı, kredi kartı ve müşteri kartları gibi nerede olduğumuza ve ne yaptığımıza ilişkin kayıtların elde edilmesine imkân verecek araçları kullanmaktadır. Her gün milyonlarca kişiye ait bilgi çeşitli şekillerde toplanmakta, incelenmekte, başkalarına aktarılmakta ve değişik işlemlere tabi tutulmaktadır&8221; dedi.


Veriler gelişigüzel toplanıyor


Kişisel verilerin gelişigüzel ve kimi zaman hukuka aykırı olarak toplandığını, denetimsiz olarak işlendiği veya yetkisiz bir şekilde üçüncü kişilere açıklandığını ve bu şekilde vatandaşların kişilik haklarının ihlal edildiğini kaydeden Milletvekili Tunç; &8220;Hukuk devleti ilkesine dayanan bir anayasal düzende, insan onuru ve özgürlükleri, bütün hukuk düzeninin en yüksek amacını oluşturmaktadır. Günümüzde bireyin kişisel verilerinin sınırsız bir şekilde toplanması, kullanılması ve işlenmesi karşısında, bireyin temel hak ve özgürlüklerinin korunması için anayasa hukukunun verdiği cevap niteliğinde olan kişisel verilerin korunması hakkı, insan onuru bağlantısıyla kişiliğin serbest geliştirilmesi hakkı yani genel kişilik hakkına dayanmaktadır. Bu hak, esasen, kişisel verilerin toplanması, kullanılması ve başkalarına aktarılması konusunda bireyin kendisinin söz sahibi olmasını gerekli kılmaktadır&8221; diye konuştu.


Verilerin korunması önemli


Milletvekili Tunç; &8220;Bireyin kişisel verilerinin korunması, toplumsal düzenin demokratik yapısı bakımından da önem taşımaktadır. Zira vatandaşların kendi bilgilerinin kimler tarafından, hangi amaçlarla toplandığını ve işlendiğini bilme imkânı yoksa böyle bir hukuk düzeni içerisinde bireyin kişisel verileri üzerindeki hakkının korunmasından da söz edilemeyecektir. 1960´lı yılların başlarından itibaren teknolojideki hızlı gelişmeler sayesinde kişisel verilerin toplanması ve işlenmesi faaliyetleri gelişip arttı. Bunun bireylerin özel alanlarına ilişkin ciddi tehditler oluşturması karşısında, başta Avrupa Konseyi olmak üzere çeşitli uluslararası kuruluşlar, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak toplanması ve işlenmesini engellemek üzere belirli ilke ve normlardan oluşan bir çerçeve oluşturmaya çalıştı&8221; şeklinde konuştu.


Mevzuatın değişmesi gerekiyor


Milletvekili Tunç şöyle devam etti: &8220;Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı, 1980 yılında, kişisel alanın ve sınır aşan kişisel verilerin korunmasına dair birtakım ilkeler belirlerken Avrupa Konseyi&8217;nin 1981 tarihli ve 108 sayılı Kişisel Nitelikteki Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Şahısların Korunmasına Dair Sözleşme´siyle, kişisel verilerin toplanması, işlenmesi, saklanması ve transferi gibi işlemler birtakım kurallara bağlanmıştır. Birleşmiş Milletler ise 1990 yılında "Bilgisayarla İşlenen Kişisel Veri Dosyaları Hakkında Yönlendirici İlkeler" adını taşıyan belgede kişisel veri dosyalarının bilgisayar aracılığıyla işlenmesinde genel ilkeler öngörmüştür. Bu gelişmeleri takip eden Avrupa Birliği 1995 yılında kabul ettiği Veri Koruma Yönergesi ile Birliğin veri koruma hukukunun temelini oluşturmuş, daha sonra yürürlüğe koyduğu çeşitli yönergelerle bu çerçeveyi geliştirerek kapsamını genişletmiştir.


İlerleme raporunda yer alıyor


Kişisel verilerin korunmasıyla ilgili uluslararası belgelerle kişilere bilgi edinme hakkının da ötesinde çok önemli somut ve pratik haklar tanınmaktadır. Bu kapsamda ilgili kişiler, kamu kurumu veya özel sektör, tüm veri işleyen kuruluşlardan kendileri hakkında tutulan veriler, tutma amaçları ve şekilleri gibi belli konularda bilgi edinme ve hatta önceden bilgilendirilme hakkına sahip olmaktadır. Bunun yanında, ilgili kişiler bu verilerin hukuka aykırı olarak tutulduğunu veya yanlış olduğunu düşünüyorlarsa bunların silinmesini veya düzeltilmesini isteyebilecekler, bu taleplerini yerine getirmeyen kuruluşlar hakkında bu amaçla oluşturulan mercilere şikâyette bulunabileceklerdir. Kişisel verilerin korunması konusunun, Avrupa Birliği katılım sürecinde de başta 2008 Katılım Ortaklığı Belgesi ve ilerleme raporları olmak üzere çeşitli raporlar ve resmî belgelerde gündeme getirilen önemli hususlardan birisini oluşturmaktadır.


Kişi rızası ön planda olacak


Bu önemine binaen, yargı ve temel haklar, adalet, özgürlük ve güvenlik ile bilgi toplumu ve medya gibi birçok müzakere faslında bu konu ele alınmaktadır. Mevcut Anayasa teklifinde de başta Avrupa Temel Haklar Şartı olmak üzere, uluslararası hukuktaki gelişmelere paralel bir şekilde kişisel verilerin korunması ayrı bir temel hak olarak anayasal bir temele oturtulmaktadır. Buna göre, her vatandaş kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olacaktır. Bu hak aynı zamanda vatandaşlara sağlanan bilgi edinme, verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme gibi ek güvenceleri de içermektedir. Teklifte öngörülen düzenlemeyle, kişisel verilerin işlenmesinde temel kural olarak kabul edilen kişinin rızası ve yasal düzenleme şartına yer verilmektedir. Böylece kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilecektir.


Özel hayatın gizliliği güçlenecek


Kişisel verilerin korunması hakkının 2001 tarihli Avrupa Temel Haklar Şartı´nda olduğu gibi temel bir hak olarak Anayasa´da yer alması, kişisel verilerin korunmasının anayasal güvence altına alınması bakımından büyük fayda sağlayacaktır. Bu çerçevede öngörülen değişiklikle kişisel verilerin korunması alanında getirilen bu anayasal garantiler ile vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlükleri bilhassa özel hayatın gizliliği bağlamında geliştirilerek güçlendirilmektedir. Anayasa değişiklik teklifinin milletimizin bizden beklediği demokratik standartları yükseltecek, hukukun üstünlüğünü ve hukuk devleti ilkesini güçlendirecek önemli değişikliklerdir. Bu değişikliklerin ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum&8221; şeklinde konuştu.



Editör: Pusula Gazetesi