Gazeteci Adnan Küçükvar, bugünki köşesinde olayı şöyle yorumladı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra sosyal hayat normale dönecek inşallah.
Ekonomik ve siyasi hayatın normal mi anormal mi olacağı konusunda şimdiden ‘ahkam’ kesmek veya ‘fetva’ vermek mümkün değil.
Seçim ekonomisinden çıkacağız malum. İşçi-memur, emekli için verilmiş ‘maaş’ sözleri var. Asgari ücret ile ilgili beklentiler var. Kafa kafaya giden seçimlerden sonra, siyasi gerginliğin nasıl olacağı konusu da belirsiz.
Milletvekili seçimlerinin oy pusulalarında mürekkebi kurumadı.
Yeni seçilen vekillerden bazıları, şimdiden gündemi hizmet dışında şekillendirme telaşına düştüğü görülüyor.
Bunlardan biri, iktidar partisi Zonguldak Milletvekili dostum Muammer Avcı.
Basın’ın reklam pastasından pay almak için fırsatları değerlendirmesini iyi bilen Avcı, resimlere yapılan değerlendirmeleri beğenmediğinde ‘kendisinin nazarında akredite olan(denetlenen ve uygunsa yetkilendirecek) gazetecilere cevap vereceğini’ söylemiş.
Avcı, elinde otomatik silahla verdiği poz sonrası yapılan yayınlardan rahatsız olmuş.
Kardeşim, elindeki tüfekli resim fotomontaj mı?
Avcı kardeşim, ‘elime bir silah aldım, olay oldu’ demiş. Sen basında yer almak/reklam yapmak için eline silah alıp poz vermişsin, bu çıkış nedir?
Akredite meselesine gelince; basın toplantılarına katılanlar çoğunlukla cebinde ‘Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nca ‘akredite’ edilmiş mavi kart bulunan basın emekçileri.
Seçim öncesi, sahadaki gazetecilerin, propaganda çalışmalarını teşvik edip, yayınlamaları için primlendirirken ‘akredite’ dikkate alınmazken, şimdi bu ‘çıkış’ niye.
‘Nazarında akredite olanlar’ yaratmak, basında ‘yandaş’ yaratmak keyfiyetiyle aynı yola çıkar.
Bu bakış, ‘birlikte büyük Zonguldak’ fikrine de aykırı bir bakış ve uygulama olur.
Bu bakış tarzı, iktidarın il başkanının yaptığı ‘Zonguldak için bir araya gelelim’ fikrine de aykırıdır.
Oy pusulasındaki ‘evet’ mührünün mürekkebi kurumadan yapılan bu çıkış, hiçte hayra alamet değil.”