1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde halayla kutlandı. Kutlamaya Selüloz-İş ve Belediye-İş Sendikası üyesi işçiler, Eğitim Sen ve SES üyeleri, Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, CHP İlçe Başkanı Fahri Diler, CHP Kadın Kolları Başkanı Çiler Girgin Başoğlu, CHP Zonguldak 23.-24. Dönem Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Türkiye İşçi Emeklileri Çaycuma Şube Başkanı Nizamettin Eyidoğan, Ziraat Odası Başkanı Rıza Çapkın, Köy Koop Başkanı Bayram Cura, Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Hayri Kandemir, Selüloz İş Çaycuma Sendikası Yönetim kurulu üyeleri, Eğitim Sen Çaycuma Temsilcisi İsmet Akyol, ADD Çaycuma Şube Başkanı Ercan Başar, Çaycuma Çevre Gönüllüleri Sözcüsü Züleyha Nur, belediye ve il genel meclis üyelerinin aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.

Saygı duruşuyla başlayan 1 Mayıs kutlamasında konuşan KESK'e bağlı Eğitim Sen Çaycuma Temsilcisi İsmet Akyol, "1 Mayıs’ta emeğimize, haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmak için; umutla, kararlılıkla, dayanışmayla Çaycuma’da olduğu gibi Türkiye’nin dört bir yanında meydanlardayız." dedi.

Akyol konuşmasında şunları söyledi: "1 Mayıs, emekçilerin insanca yaşam, eşitlik, özgürlük ve barış talepleriyle alanları doldurduğu; dünyanın dört bir yanında mücadele ve dayanışmanın yükseltildiği tarihsel bir gündür. Dünyanın ve yurdun neresinde olursa olsun yüreği aydınlık bir gelecek için çarpanlara, çocuklarına onurlu bir gelecek bırakmak için mücadele edenlere selam olsun!

Bugün Türkiye’de milyonlarca emekçi, artan hayat pahalılığı, derinleşen yoksulluk, işsizlik ve adaletsizlik kıskacında yaşam mücadelesi veriyor. Eğitim, sağlık başta olmak üzere en temel sosyal haklar ticarileştiriliyor; güvencesiz çalışma biçimleri olağanlaştırılıyor. Eğitim emekçileri düşük ücretlerle, sözleşmeli, esnek ve angarya çalışmaya zorlanıyor. Gençler ise diplomalarıyla birlikte işsizliğe ve geleceksizliğe mahkûm ediliyor. Sendikal haklar engelleniyor, grevler yasaklanıyor, iş cinayetleri artıyor. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, halkın iradesi yok sayılıyor. Kadınlar, gençler, göçmenler ve emekliler kırılgan koşullarda yaşam mücadelesi veriyor.

Ülkemiz yalnızca ekonomik krizle değil; demokratik hakların gasp edilmesi, ifade ve örgütlenme özgürlüklerinin yok edilmesiyle de ağır bir baskı altına alınmış durumda. Muhalif siyasetçilerden sendikacılara, gazetecilerden öğrencilere kadar toplumun tüm kesimleri, iktidarın otoriter uygulamalarının hedefi haline gelmiş bulunuyor. 30 milyonu aşkın vatandaşımızın oy kullanarak seçtiği belediye başkanları, eş başkanları, seçilmişler AKP iktidarı tarafından görevden alınarak, yerine kayyum atanarak seçme ve seçilme hakkımız gasp ediliyor. Halk iradesi hiçe sayılarak seçimler anlamsız hale getirilmek, yaşamın tüm alanları kontrol altına alınmak isteniyor.

İktidar tarafından eğitimden yargıya, sağlıktan sosyal hizmetlere kadar pek çok alan tarikatlara ve cemaatlere teslim edilmiş; kamusal yapı zayıflatılmış, laiklik ilkesine ağır darbeler vurulmuştur. Bilimsel ve özgür düşünceyi hedef alan bu politikalar, toplumun dini tandanslarla kuşatılmasına ve eleştirel aklın baskılanmasına yol açmıştır. Kadınların, çocukların ve emekçilerin haklarını tehdit eden bu düzen, kamu hizmetlerini liyakatten uzaklaştırarak yoksulluğu, eşitsizliği ve adaletsizliği daha da derinleştirmiştir.

Özellikle üniversiteli ve liseli gençler, son aylarda geleceklerine sahip çıkmak için ülke çapında güçlü eylemler örgütlediler. Geleceksizlik dayatmasına, eşitsiz eğitim sistemine, rant odaklı politikalara ve demokratik haklarının gasp edilmesine karşı ayağa kalkan gençlik, umudun ve direnişin taşıyıcısı olmuştur. Gençlerin eşit, özgür, bilimsel ve demokratik bir Türkiye için yükselttiği talepleri, Eğitim Sen olarak kendi mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.

Emeğin sömürülmediği; herkesin güvenceli, insanca çalıştığı bir işinin ve gelirinin olduğu; sendikal hak ve özgürlüklerin önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı; az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alındığı; emeklilere insanca yaşamaya yetecek bir maaşın verildiği; sosyal güvenlik ve emeklilikte yaşanan hak kayıplarının son bulduğu; haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç edilen KHK’lilerin işine geri döndüğü; İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptal edildiği, 190 sayılı ILO sözleşmesinin imzalandığı; eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu; halk iradesinin yok sayılmadığı; çocuklarımızın okula aç gitmediği, MESEM projesi adı altında çocuk işçi haline getirilmediği, ÇEDES projesiyle laik ve bilimsel eğitimden mahrum bırakılmadığı; emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir dünya ve ülkeyi birlikte ve ortak mücadeleyi büyüterek kuracağız.

Gelin, korkuyu değil umudu büyütelim. Gelin, yalnızlığı değil dayanışmayı büyütelim. Gelin, karanlığı değil aydınlığı büyütelim! Gelin, emeğin, bilimin, barışın ve özgürlüğün sesi olalım! Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Emek, Demokrasi ve Barış Mücadelemiz! Yaşasın Örgütlü ve Birleşik Mücadelemiz!"

Selüloz-İş Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Özyurt da bir konuşma yaparak şunları söyledi: "1 Mayıs bizim için bir takvim günün de ötesinde büyük bir anlam taşıyor.

1 Mayıs, emeğin, alın terinin, eşitliğin, simgesidir. 1 iğin, özgürlüğün ve dayanışmanın tarihsel Mayıs, biz emekçilerin birleşerek sömürüye, adaletsizliğe, güvencesizliğe ve yoksulluğa karşı sesini yükselttiği gündür.

1 Mayıs, işçi sınıfının mücadele ederek elde ettiği kazanımlarıyla, kararlılığıyla. dayanışmasıyla anlamlı kıldığı bir gündür.

Yaşam mücadelesi verenler olarak, ortak taleplerimizi yüksek sesle dile getirmek için bugün burada bir kez daha bir araya geldik Bugün burada olduğu gibi ülkemizin diğer şehirlerinde, dünyanın birçok yerindegü bizlerle aynı kadere sahip arkadaşlarımız, işçiler, emek dostları, hak ve özgürlük talepleriyle alanlardalar.

Bizim kaderimiz ortak.

Biz, insanca çalışmak ve insanca yaşamak istiyoruz.

Taşeronda, güvencesiz, kuralsız çalışmak, ucuz işgücü olmak, iş kazalarında can vermek istemiyoruz.

Bizler alın teriyle, haram lokma yemeden yaşam mücadelesi verenleriz. Bizler, tüm insanların refah ve huzur içinde kardeşçe yaşadığı bir dünyayı hayal ediyoruz.

Burada "Ekmek, Barış, Özgürlük" sloganıyla bir araya geldik.

Ekmeğin hakça bölüşümünün mücadelesini veriyoruz...

VEFAT VE TEŞEKKÜR VEFAT VE TEŞEKKÜR

İşin, ekmeğin olmadığı bir yerde sosyal barışın da olmayacağını biliyoruz.

Emeğin baş tacı edildiği, her alanda demokrasinin geçerli olduğu bir düzen istiyoruz.

Sorunlara karşı mücadeleyi yükseltmek için tekrar bir aradayız.

Kıdem tazminatımıza el uzatılmasına, haksız yere işten çıkarmalara, açlığa ve sefalete mahkûm bırakılmaya, sendikasızlaştırmaya, güvencesizleştirmeye çocuklarımızın geleceğinin çalınmasına ve topyekün hayatımızın karartılmasına karşı alanlardayız

Eşitliği, barışı, kardeşliği ve özgür1000 kemizde ve tum dunyada egemen kılacak güç bizleriz. Tom kurum ve kurallarıyla demokrasi, ancak bizlerin mücadelesiyle sağlanabilir

Bugün mücadele azmimizi bir kez daha Naykırmak için buradayız.

Bugün 1 Mayıs 20251e.

Emekçilerin yüzlerce yıl süren mücadeleler sonunda elde ettiği haklar ellerinden alınmak isteniyor

Sağlık, eğitim, sosyal güvenlik özelleştiriliyor, sosyal devlet ortadan kaldınlip yerine paranın egemen olduğu bir düzen kurulmak isteniyor.

Denetimsizliği, kuralsızlaştırmayı, esnekleştirmeyi öneren bu politikalara karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışma koşulları, sosyal adalet, eşitlik, kardeşlik, barış ve özgürlük için her zamankinden daha kararlı şekilde mücadele edeceğiz.

1 MAYIS'TA ALANLARDAN BİR KEZ DAHA SESLENİYORUZ

Ortak geleceğimizi birlikte barış içinde belirlemeliyiz. Toplumda ayrışma riski ortadan kaldırılmalı, kardeşlik bağıyla bu ülkenin tüm kesimleri ortak akıl çerçevesinde bir yol haritası belirlemelidir.

Ülkemizin çalkantılı siyasi tarihinde, darbelerden, muhtıralardan en fazla etkilenenler biz emekçiler olmuştur. Dünyanın farklı ülkelerinde ve ülkemizde de görüldüğü gibi, darbe dönemlerinde en fazla hak kaybına uğrayanlar emekçilerdir.

Emekçiler darbelerin en büyük düşmanı, demokrasinin en büyük dostudur. Tam demokrasinin sağlandığı ortamlar, işçi hak ve özgürlüklerinin yaşama alanıdır.

Savaşların olduğu coğrafyalarda insan hakları ve emek mücadelesinden söz edilemez;

Gazze'de uzun zamandır süren insanlık dışı saldırılara karşı sessiz kalmayacağız. Çocukların kadınların sivillerin katledildiği bu vahşete dur diyoruz Biz emekçiler savaşın değil barışın tarafındayız.

Savaş değil barış, yıkım değil dayanışma, ölüm değil yaşam istiyoruz.

Hukukun üstünlüğü ilkesi, biz emekçilerin sürdürdüğü mücadelenin olmazsa olmazıdır. TÜRK-İŞ olarak bu ilkeye hep sahip çıktık. Bizler, bütün işlemlerin hukuk ve demokrasi içinde yürütülmesinden yanayız. Öncelikle masumiyet karinesine ve hukuki sürece herkes saygılı olmalıdır.

Hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde, her türlü görüşün, düşüncenin görsel ve yazılı bir şekilde dile getirilmesi ve dağıtılması için gerekli ortam sağlanmalıdır. Basın özgürlüğü demokratik yapının güvencesidir'.

Çekilen halaylardan sonra kutlamalar sona erdi.

Kutlamanın ardından Atatürk Anıtına kadar alkış ve sloganlarla yürüyüş yapıldı, ardından Zonguldak Madenci Anıtındaki 1 Mayıs kutlaması gidildi.

I M G 20250501 104452 (850 X 500 Piksel)I M G 20250501 104424 (850 X 500 Piksel)I M G 20250501 104335 (850 X 500 Piksel)I M G 20250501 104320 (850 X 500 Piksel)I M G 20250501 105155 (850 X 500 Piksel)I M G 20250501 105131 (850 X 500 Piksel)I M G 20250501 104945 (850 X 500 Piksel)

Muhabir: Yeliz Alagöz