AKIL TUTULMASI

Haber tarihini daha sonra vereceğim.

Haber şöyle...

"Üzülmez deresinin taşması sonucunda köprü çöktü ve köprü üzerine yapılan Sakatlar Derneği binası olarak kullanılan yapı, sulara gömüldü.

Binada bulunan engelli gençlerden ikisi köprünün yıkılması ile sulara karıştı. Engellilerin aniden gelen sele karşı dışarı çıkamadıkları ve sulara kapıldığı bildirildi. Down Sendromu olan bir kişi ise vatandaşlar tarafından son anda kurtarıldı.

Liman'da iki engelli gencin bedenine ulaşılması için arama çalışmaları devam ediyor.

AFAD; selden dolayı limanın içinde oluşan çamur tabakası nedeni ile cesetlerin bulunamayacağı ihtimali var.

Öte yandan otobüs duraklarında ki alanda çökme yaşanmasına rağmen vatandaşların kaçması, daha büyük felaketin yaşanmasını engelledi.

Bir otobüs dereye sürüklendi, içinde insan olup olmadığı bilinmiyor.

Zonguldak Valiliğinden yapılan açıklamada, zamanında ruhsatsız ve yönetmeliğe aykırı olarak yapılan binanın, sel suların aşındırdığı ve şiddetli su akışı nedeni ile taşıyıcı kolonlarının çökmesi sonucunda meydana geldiği bildirildi"

...........

Bu haberin tarihini siz koyun. 23 Haziran 2024 veya 26 Ağustos 2026.

1 Eylül 2027.

Ay, gün, tarihi veriyorum. Zira bu derenin hangi ay, hangi günlerde taştığını "bir tarih araştırmacısı olarak" ezbere biliyorum.

Haziran aynının son günlerinde, sıcakların başlamadan hemen önce, sel felaketi yaşanır. Bunu ben "kestanelerin çiçek açma aşamasında" meydana geldiğini düşünüyorum.

Zira bölgede ikinci büyük yağmurlar da Ağustos sonu ve Eylül başında meydana gelir. Adı ise Kestane Yağmurları'dır. Bu da kestanelerin artık oluşmaya başladığı günlerde kestanelere hayat veren yağmurlardır. Olgunlaşan kestaneler bu yağmurlarla dökülür.

Doğa görevini yapar ve bu yağmur suları, denize ulaştırmak için büyük kanyonlar oluşturmuştur.

Ne yazık ki, biz insanoğlu doğanın dengesini bozmakta üstümüze yok. Hele hele ülkemizde bu her zaman felaketle sonuçlanır.

Zonguldak Şehir Merkezi'ne gelen ve iki kolu olan, Üzülmez ve Çaydamar deresinin birleşmesi ile çok kısa mesafede denize dökülen suyun geçmişte şehre ve limana ne kadar büyük zarar verdiğini, zaman zaman tarihleri ile birlikte yazıyoruz.

Resimlerini paylaşıyoruz.

Hatta bazı yıllarda, su öyle şiddetli gelmiştir ki; dere yatağına kurulduğu için Zonguldak'ın tamamı sular altında kalmıştır.

Hatta geçen günlerde rastladığım 1945 yılında Ulusal Gazete haberinde, Batı Karadeniz'de felaketler yaşandığını yazar.

Ama ne hikmetse, yıllın diğer zamanlarında dere, su akıntısı gibidir. Kenarında otlar bile yeşerir. Herhalde insanları bu yanıltıyor.

Elimizde öyle fotoğraflar var ki, geçmişte dere islah çalışmalarının ne büyük boyutta olduğu, yatağın sürekli açma çalışmalarını gösteren görüntüler var.

1986 yılında bizzat kendim şahittim. Sel felaketinde, arabaların denize uçtuğunu, Zonguldak Ulu Cami altında ki kuyumcuların altınlarının limana döküldüğünü gördüm.

2014 yılında derenin taşması ramak kalmıştı.

Bu sellerden kurtulmak için dere üzerine "Kambur Köprü" yapılmıştı.

Bu köprü, adından da anlaşıldığı gibi, derenin sel felaketinin nasıl olduğunu bilenler tarafından, bilinçli bir şekilde, eğimli yapmışlardı. Kambur Köprü adı bu eğimden gelir.

1956 `da bugün yıkılması gündemde olan Fevkani Köprüsü de aynı şekilde, başka hiç bir şehirde olmayan mimarisi ile şehrin dört bir tarafını bağlanmıştı. Fevkani adı "yüksek" anlamına gelir.

Ama bunlar zamanla unutuldu ve liyakati olmayan politeizm edilmiş yaklaşım tarafından, şehir merkezine yakın, valilik binasına bitişik, yol ve otobüs durakları yapmak için derenin üzeri kapatıldı.

Derenin üzeri kapatılması bile akıllara durgunluk verirken, bunun ile yetinmeyip bu alana küçük baraka seklinde ahşap yapılar kondu.

Bu da yetmedi, şimdi bildiğimiz tuğlalı bina dikiliyor.

Akıllara durgunluk verecek bir anlayışla yapılan bunların hepsi Zonguldak`ta herkesin gözünün önünde gerçekleşiyor.

Bu haber, ileri tarihte okuyacağınız bir haber.

Hadi canım mı diyorsunuz...

Çaycuma Köprüsü yıkılmadan önce kaç kez köprü için uyarıldı?

Daha iki, üç ay önce Rize'de ki sel felaketinde yaşananlar!

Devrek'te dere kenarına yapılan evlerin yıkılışını seyretmedik mi birlikte.

Bütün bunların nedeni "işte" bu tür kanunsuz ve nizami olamayan, göz yumulan uygulamalar ile geliyor.

Gelişmiş devletlerde bırakın derenin üzerine ev yapmayı, dere yatağına bina bile yapamazsınız. Oysa bizim Valilik Binası bile dere yatağında inşa edilmiş durumda.

Bir kaç günden beri, bunu haberleştiren Pusula ve Ali Rıza TIĞ hakkında, özelikle "Sakatlar Dernekleri" tarafından Sosyal Medya`da eleştirileri aşan, hakaretlere varan paylaşımlar yapılmakta.

Belki üslup olarak "SAKAT-KONDU" diye haber yapılması güçlerine gitmiş olabilir ama gazeteci haber başlığını okuması, daha dikkat çekmesi için atabiliyor. Zaten burada Pusula gazetesinin temasında başlık değil haberin içeriğinde "binanın herkesin önünde kaçak olarak yapıldığına" dikkat çekmesi yer alıyor.

Gelecekte olacak haberi yazdığım satırları bir daha okuyun.

Böyle bir durumda kimse Ali Rıza TIĞ ne başlık atmış düşünmeyecek, sorumluların kim olduğu araştıracaklar.

Ben şimdi size "tarihte böyle uygulamalarda, "şehrin kıyısına, köşesine, olmadık yerlere kimleri yerleştirdiklerini" anlatsam, engelli kardeşlerimizi aslında kim aşağılıyor ortaya çıkar.

Zonguldak Tarih, dün, bugün ve yarından oluşur.

Bu yazıyı tarihe not düşmek için yazdım.

Tarih 14 Ağustos 2020

Bu olayda, ileride olacak felaketlerde suçlu aranacaksa, bugün kim neden buna izin veriyor ise, kim şahit oluyor, kim suç duyurusunda bulunmuyor ise, suçlu o olacak kardeşim.

Engelli kardeşlerimize, daha güvenli daha iyi şartlarda, standartlara uygun bir yer yakışır.

Zonguldak akil tutulması mı yaşıyor?

Pes ama ya! "Tarihi eser olan binaları yıkıp, dere üstüne bina yapmak" engellileri değil sadece, Zonguldak'ın tamamı ile alay etmektir" be kardeşim.

Bu nedir?

Beceriksizlik mi, ihmal mi, akıl tutulması mı?

Hayati YILMAZ ile

Zonguldak Tarih