Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu, Kilimli ilçesine bağlı Muslu beldesinde yapılması planlanan 700 MW gücündeki termik santralin İnceleme Değerlendirme Komisyonu Toplantısı’na katılacaklarını belirterek, “Başta CHP’li İl, İlçe, Belde Belediye Başkanlarımız olmak üzere, tüm siyasi partileri, dernekleri, sivil toplum örgütlerini, basını, tüm Zonguldak halkını desteğe ve sesimizi duyurmaya davet ediyorum” dedi.

Milletvekili Turpcu, şunları söyledi:

“ZONGULDAK, ARTIK KAPASİTESİNİ ÇOKTAN DOLDURDU”

“Kömürle çalışan termik santrallerin olumsuz etkilerini en fazla yaşayan illerin başında Zonguldak geliyor. Daha önce de birçok defa vurguladığımız üzere, yaptığımız araştırmalarda dünyada bu kadar dar bir bölgede, halkımızı ve yaşadıkları çevreyi boğacak düzeyde, birbirine çok yakın, bu kadar fazla termik santralin yapıldığı bir örneğe rastlayamadık. Bu gerçeğe rağmen, hala yeni santrallerin planlanması, Zonguldak’ın geleceği, halk sağlığı, çevre açıdan her hangi bir kaygı duyulmadığını göstermektedir. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) bu süre içerisinde kamuoyunda en çok tartışılan, en çok uyuşmazlık konusu olan çevreye ilişkin düzenleme olarak da dikkat çekmektedir. Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde, ÇED, kalkınma ve ekonomik gelişme için yapılacak yatırım ve faaliyetlerin, doğayı tahrip etmeden ve çevreyi kirletmeden gerçekleştirilmesinde kullanılan yöntemlerden en önemlilerinden birisidir. Ancak, ne yazık ki gelişmiş ülkelerin aksine Türkiye’de çevreyle ilgili düzenlemeler, çevrenin nasıl korunacağı yerine ondan nasıl daha fazla umarsızca yararlanılacağına dair kurallar haline getirilmiştir. Bunun nedeni objektif davranabilen bir sistemin henüz oluşturulamamış olmasıdır.”

“EKSİK, YETERSİZ, HATTA SAKLANAN BİLGİLERLE ‘OLUR’ KARARI VERİLMEMELİDİR”

“Türkiye genelinde, geriye dönüp baktığımızda ‘ÇED Olumsuz’ kararlarının yok denecek kadar az olması bu uygulamada bir hata olduğunu hepimize göstermektedir. Bu kadar büyük oranda bir ideal yer seçimi ve ideal süreç yönetimi hayatın olağan akışına da aykırıdır. Siyasi iktidar, amacı çevreyi korumak ve ortaya çıkması olası sorunları engelleme görevi yapması gereken ÇED Raporu sürecini, bir anlamda işlevsiz hale getirmiştir. Çünkü ÇED, yatırımların önündeki aşılması gereken bir engel olarak görülmektedir. Yönetmelik’te sürekli yapılan değişiklikler ve uygulamalardan elde edilen sonuçlar hazırlanan ÇED raporlarının vatandaşlarımızın gözünde inandırıcılığını yitirmesine neden olmuştur. Termik santraller için baktığımızda, bunların tek tek çevreye olan etkilerine dair değerlendirmelerde bulunulmaktadır. Ancak bir ildeki veya bölgedeki termik santrallerin toplam etkisini ortaya koyan bir çalışma yapılmamaktadır. Bununla birlikte, birçok üniversitemizin yapılan projelerin sosyal etkileri üzerine çalışmaları bulunmaktadır. Şimdiye kadar herhangi bir ÇED raporunda bunlar sunulmuş mudur? Sunulmuşsa, bunlara istinaden önleyici eylemde bulunulmuş mudur? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve ilgili diğer bakanlıklar ortak paydaları olan konularda işbirliği, diyalog ve koordinasyon içerisinde değildir. Kömürlü termik santrallerin hastalık ve ölüm nedeniyle, ülke ekonomisine yükü yıllık 9-9,5 milyar TL arasındadır. Bu rakam ülkemizde toplam sağlık harcamalarının en az yüzde 10’u kadar fazladan sağlık harcaması yapılmasına neden olduğunu ortaya koymaktadır. Yani bu yatırımlar sadece enerji açısından değil çevre ve halk sağlığı açısından da dikkatli şekilde değerlendirilmelidir. Bununla birlikte, büyük bir bölgeyi, hatta bütün ili etkileyecek bu tür konularda, sadece kamu kurumlarının denetimi de yetmez. Onlar, önlerine gelen dosyadaki bilgilerle karar veriyorlar, çoğu zaman yerine dahi gidip bakmıyorlar. Eksik, yetersiz, hatta saklanan bilgilerle ‘olur’ kararı verilmemelidir. Bu projelerin etkisini günlük hayatlarında her gün hissedecek olan yöre sakinleri en başta olmak üzere, coğrafyayı bilen yerel sivil toplum örgütleri de bu konuda söz sahibi olmalıdırlar.”

“BAŞTA BELDİYE BAŞKANLARIMIZ SESSİZ KALMAMALI”

“27 Eylül 2016 Salı günü saat 10.00’da Ankara’da, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda gerçekleştirilecek olan, Kilimli ilçesine bağlı Muslu beldesinde yapılması planlanan 700 MW gücündeki termik santralin İnceleme Değerlendirme Komisyonu Toplantısı’na katılarak, Zonguldak’ın termik santrallerden kaynaklanan sorunlarını komisyon üyelerine bir kez daha hatırlatacağım. Bu, herhangi ‘yeni bir termik santral’ projesi olarak görülmemelidir. Böyle görülürse, bu santrallerin yapılmasının bir sonu olmayacaktır. Bu projeler, Zonguldak’ı baştan aşağıya cehenneme çevirecektir. Hali hazırda adeta can çekişen Zonguldak’ın katlanan bir kirlilik felaketiyle karşı karşıya kalmasının ve yaşanmaz bir şehir haline gelmesinin son kilometre taşları olmaması için, Zonguldak’ın sesini duyurmamız gerekmektedir. Hükümetin Zonguldak’a biçtiği rolün, Batı Karadeniz’de devam eden ‘termik santraller zincirinin’ merkezi olmaması için hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Bu mücadele havamızın, suyumuzun, toprağımızın daha fazla kirletilmesine karşı bir yaşam mücadelesidir, bu mücadele hastalıklara ve kansere dur deme mücadelesidir, bu mücadele Zonguldak için gelecek mücadelesidir. Kağıt üzerinde her şeyi normal ya da olduğundan daha iyi göstermeye çalışan bir çaba olabilir, ama ortada bir de Zonguldak gerçeği var. Toplantıda görüşlerimizi geniş bir yelpazeden komisyon üyelerine ileteceğiz. Komisyon üyelerinin projeye dair objektif görüşler ortaya koyacağını, Zonguldak gerçeğini hesaba katarak toplantıyı gerçekleştireceklerini umut ediyorum. Bu önemli konuda, özellikle ilçedeki ve bölgedeki Belediye Başkanlarımızın daha duyarlı ve dikkatli olması gerektiğini, sessiz kalmamaları gerektiğini hatırlatıyorum. Başta CHP’li İl, İlçe, Belde Belediye Başkanlarımız olmak üzere, tüm siyasi partileri, dernekleri, sivil toplum örgütlerini, basını, tüm Zonguldak halkını desteğe ve sesimizi duyurmaya davet ediyorum.”

Editör: Pusula Gazetesi