İstanbul`un tek avantajı Osmanlı Devleti`nin başkenti olması idi. Bu söz mecazi anlamda Istanbul için kulanılmış olabilir. Ama Türkiye`de gerçek anlamda bu söz, Zonguldak için söylenebilir.
Coğrafi yapısının yüzde 50'si dağlardan, yüzde 35'i platolardan ve yüzde 15'i ovalardan oluşan Zonguldak ilinin ekonomisi, sanayiyle birlikte madenciliğe dayanmaktadır. Türkiye'de Taşkömürü üretiminde birinci sırada yer alan Zonguldak ilidir. Fakat Zonguldak`ta en fazla bulunan maden Taskömürü degildir. Hatta Taskömürü 3. sıradadır.
Zonguldak`ta bulunan madenler, boksit, manganez, barit, dolomit, fosfat, kuvarsit, kuvars kumu ve şiferton gibi maden rezervleridir.
Özellikle kuvars ve kuvarsit bakımından Zonguldak ili önemli bir potansiyele sahiptir.
Türkiye`de kuvars kumu rezervi 1.859.653.130 tondur. Zonguldak`ta ise Kuvars kumu 1.852.190.630 Milyar Tondur (BEÜ araştırması 2014)
Yani Türkiye`de ki kuvars madeninin neredeyse tamamı Zonguldak`ta bulunuyor.
Kuvars kumu nerede kulanıyor ?
Kuvars kumlarının ana kullanım alanları cam ve döküm sanayileri olup, inşaat sanayinde, aşındırıcıların üretiminde, metallurji, deterjan, boya plastik, lastik, seramik sanayilerinde ve petrol üretiminde de kullanılmaktadır. (MTA bilgilerine göre)
2010 yılında Çaycuma`da bir vatandaş kendi çabaları ile bulduğu 800 bin ton kuvarsit alanını test ettirip kulanımını aldıktan sonra 1 milyon dolara satışa çıkarıyor. (Hüriyet Gazetesi arşiv 2010)

Zonguldak`ta bulunan en fazla maden yatakları şöyle ;
1. Kuvars kumu 1.852.190.630 ton
2. Kuvarsit 9.000.000 ton
3. Taş Kömürü 906.506.340 ton
Ayrıca Zonguldak`ta; boksit, manganez, barit, dolomit, fosfat, şiferton gibi maden yatakları da bulunur.
Kuvars kumu yatakları Merkez ilçedeki Kokurdan, Uzungüney ve Virancık yatakları ile Ereğli-Kirencik Köyü yataklarıdır. Kuvarsit yatağı ise Çaycuma-Sapça yatağı olup, 900 milyon ton toplam rezerve sahiptir.(MTA bilgilerine göre)
Kuvars kumu ayrıca akvaryum içinde kulanılan kumdur. Kilosu 10 Tl`ye satılan bu kumun tonu 10 bin Tl`dir.
Görüldüğü gibi Zonguldak sadece taş kömürü bakımından zengin değil diğer maden yataklarına da sahiptir.Bu yatakların bir çoğunda işletmesi yoktur.
Bu madenlerden en önemlisi boksittir. Kokaksu'da yılda 21.535 ton boksit üretimi gerçekleşiyor.(BAKKA, 2014 bilgilerine göre ). Zonguldak`ta boksit rezervi ise 600 bin ton civarındadır. (MTA bilgilerine göre )
İlde önemli rezerve sahip diğer bir maden olan dolomit rezervleridir. dolomit Ereğli-Alaplı civarında yer alır. Bu bölgedeki rezerv 393,75 milyon tondur.
Şiferton yatakları merkez ilçede yer almaktadır. Burada Kozlu-Ontemmuz ve Karadon yataklarında toplam 60 milyon ton şiferton rezervi belirlenmiştir. Bunlar dışında merkez ilçedeki diğer önemli endüstriyel hammadde fosfat olup, Kilimli, Kozlu ve Sofular sahasında tenörlü kumtaşları içinde 760.000 ton kolay işletilebilir fosfat rezervi belirlenmiştir. Devrek-Yörükoğlu sahasında ise kumtaşı içinde 1,59 milyon ton kolay işletilebilir rezerv vardır. (MTA, 2015c bilgilerine göre )
Filyos Vadisi maden zenginidir. Filyos Porjesi ile birlikte halk arasında bir söylenti son zamanlarda oldukca konuşulmaktadır.
2. Abdulhamit`in rüyası olarak lansedilen projenin halk arasında dedikodular yarattığını görüyorum. Halk burada altın yatakları olduğunu sanıyor. Filyos Vadisi`nde altın var mıdır bilmem ama, araştırmalar burada çeşitli mineraller olduğu yönde.
Filyos Vadisi bu derece maden yatağına sahip iken, bu porojeye baktığımızda,kurulmak istenen santraller görmekteyiz. 20. Yüzyılın başlarında Padişah olan II. Abdulhamit`in projesi nasıl santraller oluyor bu da ayrı bir tartışma konusu. O yıllarda yabancı bilim adamlarının Anadolu`yu karış karış dolaştığını ve en çok aradıklarının madenler olduğunu biliyoruz. Bu bölgeyede geldikleri ve bunu bir rapor halinde padişaha sunduklarını tahmin ediyorum. Zira bölgede II.Abdulhamit zamanında Zonguldak`ta ki taşkömürü çıkaran da yine yabancı sermayelerdi. Yabancı mühendislerin havzada cok ciddi araştırma yaptıkları da muhakkaktır.
Zonguldak`ın kaderi sadece taşkömürü olamaz mantığı ile hazırladığım bu yazıda, Zonguldak için alternatifleri görmek zorundayız. Dünyada taş kömürü çıkartılan merkezler artık başka alanlara atılmış ve şehirlerinin ekonomisini başka sektörlere dönüştürebilmişlerdir.
Zonguldak`ın ekonomisinin son 40 yıldır hızlı bir düşüş yaşadığı, giderekte kötüleştiği görülmektedir.
Zonguldak politikada oldukca zayıftır. Zira politikacı seçimlerinde bilgiye değil parti içinde ki yükselmelere yada bir takım kişisel ilişkilere dayandırılmaktadır. Bu yüzden Zonguldak ekonomisinin dönüştürülmesinde siyaset oldukca zayıf kalmıştır.
İlimizde bulunan BEÜ ise yaptığı çok önemli çalışmalar olmakla birlikte bunu kamu oyuna yeterince duyuramamaktadır. Ayrıca Ünüversite ile Zonguldak'ı yönetenler ve siyasetcilerin arasında sıki bir ilişki gözlemleyemiyorum.
Üniversitemizde görev yapan, Zonguldak'ta doğmuş büyümüş ve üniversitesine öğretim görevlisi olmuş Prof. Dr. Hakan Kutoğlu gibi değerler varken onlardan yararlanmak yerine (son zamanlarda ki yazılarında gördügüm) Zonguldaklı hocamızın bir takım rahatsızlıklarının artması kimin ayıbıdır acaba? Zonguldak`ı çok seven Zonguldaklı bilim adamı çektiği sıkıntılar yüzünden şehirden ayrılmayı bile düşündüğünü kinayeli bir şekilde belirtiyor. Üstelik bu konular tam da hocamızın uzmanlık alanına giriyor.
Zonguldak aynı zamanda doğa harikası olan bir yer. Türkiye`nin en büyük ve gür ormanlarına sahip. Üstelikte doğa turzmi Zonguldak`ın bir başka alternatifidir. Bu bilinç ile madenler çok özenle çıkartılmalı ve kanunlara harfi harfine uyulmalıdır. Lakin bu zamana kadar gördüğümüz bunun tam tersidir. Doğa, bir takım kuruluşlar tarafından adeta katledilmektedir.
Görüldüğü gibi "Zonguldak`ın kurtuluşunu" çok bilinçli haraket etmekte buluyorum. Bu konuda Zonguldak`ı yönetenlerin seçilmesinin ne kadar önemli olduğunu da vurguluyorum. Zira bize; ahbap-cavuş ilişkisi ile seçilecek olan yöneticiler yerine, Zonguldak`ı "bilgisi ve hayali" çok daha yüksek bir yere taşıyan yöneticiler lazım.
"Zonguldak`ı kurtaracak" diye baktığımız projeye "Abdulhamit hayali" diyoruz. Demek ki II. Abdulhamit hayal etmiş. O halde biz neden hayal etmeyeni seçmeyelim ?
Başarmanın ilk evresidir hayal etmek.
"Mart`ın sonu bahar" sloganı ile yönetici seçmekle bu başarılamaz.

Editör: Pusula Gazetesi