Zonguldak’ın tarihçesi… Zonguldak'ın tarihi... Zonguldak tarihi...

Zonguldak’ın tarihçesi… Zonguldak'ın tarihi... Zonguldak tarihi...

Zonguldak ve çevresinin tarihi Hititlerle başlar. Anadolu'da ilk siyasi birliği kuran Hitit İmparatorluğu bu bölgeyi sınırları içine dahil etti. Bu devirde bu bölgeye verilen isim "Palla"dır. Hitit İmparatorluğu iç savaşlar ve iktidar kavgaları ile zayıfladı ve nihayet yıkıldı.

Hititlerden sonra Anadolu'ya ve dolayısıyla bu bölgeye Firigya Krallığı hakim oldu. Frigya Krallığının yıkılışı ileAnadolu'ya ve bu bölgeye Lidya Krallığı hakim oldu. M.Ö. 6. asırda Pers İmparatorluğu Lidya ordusunu yenerek topraklarını kendisine kattı. Bu sıralarda Dorlu Rumları Ereğli'de (Herakleis) ve Amasra'da (Amastris) ticari koloniler kurdular. M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralı İskender, Pers İmparatorluğunu yenerek Anadolu ve İran'ı Makedonya Krallığına kattı.

Makedonya Kralı İskender'in ölümü üzerine bu bölge Pers asıllı, fakat Rumlaşmış, Pontus Krallığı tarafından alındı. Karadeniz'in kuzeyi (Kırım) ve güneyi(Kuzey Anadolu sahilleri) Pontus Krallığının elinde olup, batısında Bitinya Krallığı ve güneyinde Galata Krallığı bulunuyordu.

M.Ö. 1. asırda Roma İmparatorluğu Anadolu'da bulunan Pontus, Bitinya, Galata, Bergama, Kapadokya ve diğer krallıklara son vererek bütün Anadolu'yu Roma İmparatorluğu sınırları içine kattı. M.S. 395 senesinde Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Anadolu gibi bu bölge de Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü. Bizanslılar devrinde Bizans topraklarına İslam orduları ve İranlı Sasaniler pekçok akınlar yapmışsa da bu bölge akınlardan uzak kalabilen nadir bölgelerden biridir.

1071 Malazgirt Zaferinden sonra bütün Anadolu gibi bu ölgeyi de AnadoluFatihi ve Anadolu Türk Devletinin kurucusu Selçuklu Oğuzlarından Kutalmışoğlu Birinci Süleyman Şah fethetmiştir. Bunun üzerine Hıristiyan dünyası, Bizans'ın daveti ve papalığın teşviki ile Haçlı Seferlerini başlatmışlardır. Yirmi beş sene Haçlı Seferleri sebebiyle Anadolu içlerine çekilen Selçuklulardan Batı, bilhassa sahil şehirlerinden çoğunu Bizans yeniden işgal etmiştir. Zonguldak bölgesi de Bizans'ın geri aldığı yerlerden biriydi. 1204'te Dördüncü Haçlı Seferinden sonra Cenevizliler Karadeniz ticaretine hakim oldular. Amasra, Ereğli ve Filyos'ta Ceneviz siteleri kurdular.

On üçüncü asırda bu bölge (Amasra hariç) tamamen Türkler tarafından yeniden fethedilmiştir. 1291'de Candaroğulları Beyliği başşehrini Eflani'de kurmuştur. Daha sonra başşehir Kastamonu'ya taşındı. (Eflani Zonguldak'a bağlı bir kaza merkezidir). Candaroğulları sonraki isimleri (İsfendiyaroğulları) 1326'da Safranbolu'yu fethettiler.

Candaroğulları 1309 senesine kadar Selçuklu Devletine (Konya'ya) bağlı oldular. 1309'dan sonra İlhanlılara tabi oldular. 1392'de Yıldırım Bayezid Han, Zonguldak ve Kastamonu bölgesini ele geçirdi. Bu sırada Osmanlı Devletiyle Cenevizliler arasında dostluk devam ettiğinden Ereğli ve Amasra Cenevizlilerin elinde kaldı.

Yıldırım Bayezid Han 1402 Ankara Savaşında Timur Hana yenilince, Osmanlı Devleti "Fetret Devri" denilen bir devre içinde sıkıntılı günler geçirdi. Osmanlı Devleti taht kavgaları ile parçalanma durumuna geldi. Osmanlı Devletini yeniden şahsında birleştiren Çelebi Sultan Mehmed Han bu bölgeye hakim oldu. Fetret Devrinden sonra Osmanlı Devleti yeniden eski gücüne ulaştı ve seferler ve genişleme başladı.

Fatih Sultan Mehmed Han 1459'da Amasra'yı Cenevizlilerden alarak fethetti. Bu sefer Fatih'in Güney Karadeniz'i (Anadolu'nun kuzey sahillerini) Osmanlı Devletine katan üç seferinden ilki idi. Zonguldak'ın toprakları içinde Osmanlı devrinde hiçbir sancak (vilayet) yoktu, hepsi Anadolu Beylerbeyliğine bağlı 14 sancaktan biri olan Bolu'ya bağlı idiler.

Tanzimattan sonra bu kazalar Kastamonu vilayeti (eyaletine) bağlandılar.

Osmanlı devrinde her türlü istila ve savaştan uzak kalan bu topraklar üstünde insanlar sükunet içinde yaşamıştır. Tarihi hiçbir mühim vak'aya sahne olmamıştır. On dokuzuncu asır başlarında gemilerde buhar gücü kullanıldığı için kömür büyük önem kazandı. Ticaret gemileri gibi savaş gemileride buharla çalışıyor ve buhar da kömürle temin ediliyordu. Henüz Osmanlı topraklarında kömür bulunamamıştı. Sultan İkinci Mahmud Han, Osmanlı toprakları içinde maden kömürü bulacaklara mükafat vereceğini bir fermanla ilan etti. Orduda da askerlere maden kömürü tanıtılarak terhislerinde memleketlerinde bu madeni aramaları ders olarak anlatıldı.

1829 senesinde Ereğli ilçesinin Kestanelik Köyünde oturan Uzun Mehmed bir gün deniz kenarına inmişti. Bir fırtına sebebiyle "limancık" isimli kuytu bir köşeye sığındı. Isınmak için ateş yaktı. Az sonra ateş etrafındaki siyah taşların yanarak kor haline geldiğini görünce "Buldum, kömürü buldum" diye bağırdı. Çünkü askerlikte deniz eri iken öğretilenlere çok benziyordu. Bu yerden bir küfe dolusu kömürü sırtına yükleyip "Alaplı" yolundan İstanbul'a geldi. İstanbul'daki ilgililere başvurdu. Yapılan incelemelerde bunun kömür olduğu anlaşılarak Padişahın fermanı ile Uzun Mehmed'e 30 altın mükafat ve ölünceye kadar 6 altın maaş bağlandı. "Kara elmas" denilen kömür yatağını bulan ve ülkeye önemli bir yeraltı zenginliğinin kazandırılmasında yer alan Uzun Mehmed'in hatırası için Zonguldak'ta bir anıt dikilidir.

Kömür madeni sebebiyle Zonguldak gittikçe gelişti. Cumhuriyet devrinde ise en çok gelişen birkaç şehirden biridir. Ereğli Demir ve Çelik Tesisleri ile Zonguldak daha büyük hızla kalkınmıştır. Cumhuriyet devrinde il olan Zonguldak demiryolu ile Ankara'ya bağlanmış ve liman tesisleri yapılmıştır.

Editör: Pusula Gazetesi