Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda (TTK) çalışan Zonguldaklı Ufuk Tokmak, Zonguldak için yapılan nostaljik paylaşımlarda sadece Fener Mahallesi'nden bahsedildiğini belirterek "Zonguldak Fener Mahallesi'den mi ibaret" diye sordu.
Kentin simgesi olan maden işçilerinin Fener Mahallesi'ne giremediğini ifade eden Tokmak "Zonguldak'ın gerçek emekçisi işçiler, Fener Mahallesi'ndeki bariyer engelini aşabiliyor muydu?" dedi.
Ufuk Tokmak'ın eleştirel yazısı şöyle:

"NE FENER MAHALLESİYMİŞ YA...
Son zamanlarda bir zamanlar Zonguldak ın elit mahallelerinden olan fener mahallesiyle ilgili nostaljik yazılar okuyoruz.Yazılanların bir çoğu doğru olabilir ama Zonguldak bir tek fener mahallesinden mi ibaretti?Sıradan bir işçinin o zamanlarda o mahalleye girmesi mümkün müydü acaba?İki katlı Fransız evlerde ya da bahçeli lojmanlarda oturanlar kazmacı tabir ettiğimiz işçiler olabilir miydi?Ya da Yayla Özel İlkokuluna giden bir kazmacı çocuğu var mıydı?Ya da mavi renkli özel servis aracına binebilen bir ocak işçisinin çocuğu?Tenis kortu ya da deniz kulübünü saymıyorum bile...
Gariban işçinin oturabildiği yegane lojman o mıntıkaya yakın fransız ahırlarından bozma teneke mahallesi değil miydi yoksa?Ya da biraz daha merkeze yakın olabilenlerin gidebildiği eki plajı orta kapuzdan öteye geçebilmiş kaç tane işçi ya da çocuğu vardır bilmem.Eki nin kaymağından bir kaç elit zümre faydalanırken Zonguldak ın gerçek emekçisi işçiler fener mahallesindeki bariyer engelini aşabiliyor muydu?Yakın zamana kadar Karasu kampına dahi işçilerin "sıra" engelini aşıpta kaç tanesinin o kampın nimetlerinden faydalandığı görülmüştür?..Evet Zonguldak cumhuriyetimizin ilk ilidir.Fener mahallesinin ilk planlı mahalle olmasından hangi gerçek çalışan işçinin,nasıl haberi olabilir ki?Hiç giremediği mahalleden?..
Deniz kulübüne kayalıklardan girmeyi tercih ederdim.Kömürspor binasının yan tarafından fındıklıktan girerdik.Hızlı hızlı yürürdük bekçiye yakalanmamak için.Tenis kortunu yüksek beton duvarların ötesinden seyrederdik,içeri almazlardı çünkü.Halbuki ben deniz kulübüne de tenis kulübüne de girebilecek ayrıcalığa sahiptim ama arkadaşlarımdan kimse bu ayrıcalığa sahip değildi ki...Ötekileştirme vardı şehrin görünmeyen yüzünde fener mahallesi ve benzerlerinde yaşayan elit kesim ve teneke mahalleli diğerleri...Hamit aga dan hiç top almadık ama yırtık ayakkabımızı çok dikti,A tipi misafirhanesi hayal ülkesiydi bizim için. Şöminesi yanan bekçi kulübesinde inanın hiç olmak istemezdiniz yıllar sonra görev yaptım orada kışın yanamıyan şöminesinde ısınamayan mabadımızla üşümemek için hızlı hızlı yürürdük.
İki katlı şehrimin üstte kalan bölümündede ne yazık ki bir başka dünya daha vardı.Ötekileşenler...Şimdilerde bu ayırım pek kalmadı gibi,zira ötekileşme biçim değiştirdi yaşantımızda.Zonguldak ı seviyorum,seviyoruz bu şehrin ekmeğini yedik,bu şehirde yetiştirdik çocuklarımızı ötekileşmeden,ötekileştirmeden...
Bir şiirle bitirelim
SEN ZONGULDAK
Ne kadar kaçsakta hasretlerimiz ellerinde tutsak Sen Zonguldak
iki yazgın var biri kara biri ak Sen Zonguldak
sana kaçışlar serbest bana yasak
Sen Zonguldak
tüm sokaklarındaki çiçek kokularını kömür tozu gibi solumak
Sen Zonguldak
Devlerin aşkından kalan bir kınalı yapıncak.
Sen Zonguldak
Mavisi yeşiline hayranken
Kömür karasına aşık olmak
Sen Zonguldak
Varsıllar deryasında
Yoksulluğu yudumlamak
Sen Zonguldak
İlklerin şehrinde
Seni sende yaşamak."

(29.05.2020)

Ufuk TOKMAK