Ulaş Gümrük Müşavirlik Firması Sahibi Mustafa Çakır, ihracatta yaşanan büyümeyi değerlendirdi. Mustafa Çakır, "Zonguldak'ta 2002 yılından bu güne iki kat artan ihracat, ülke genelinde altı kat büyüme göstermiştir. İşin içinde olan birisi olarak, bu rakamları Zonguldak için başarı olarak görmüyorum" dedi.

Zonguldak Limanı'ndan yapılan ihracatın bürokratik engellere takıldığını söyleyen Çakır, Zonguldak'a ve ülkemize döviz girdisini arttırmak için siyasilere büyük iş düştüğünü söyledi. İhracatı arttırmak için yürekli siyasetçilere ihtiyaç olduğunu dile Çakır, bürokratik engelleri aşmak için AK Parti Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar'ın büyük katkı sağladığını, diğer siyasetçilerden bekledikleri desteği göremediklerini ifade etti.

Çakır, Milletvekili Özcan Ulupınar'ın bu ülkenin menfaati için, ihracat için gece-gündüz demeden çalıştığını, yeri geldiğinde Başbakana bile ulaştığını dile getirdi.

Elvin Kaya Çöl: Zonguldak'ta ihracat oranları sizce yeterli mi? İhracatın artması için neler yapılması gerekiyor?

Mustafa Çakır: İhracat, 2002 yılında 477 milyon dolarmış, 2016 yılında 900 küsuratlı milyon dolar şeklinde. Evet, buradan baktığımızda iki katı artış gözüküyor. Birde bunu Türkiye genelinde değerlendirelim: 2002'de 36 milyar dolar ihracat, 2016'da 142 milyar dolar, 6 katı bir büyüme var. Şimdi bu rakamlara bakarak, ne yazık ki, işin içerisinde olan birisi olarak bu istatistiklerle ben bunu başarılı olarak görmüyorum, Zonguldak için... Nedenine gelince, bir işletme veya bir ülke, memur mantalitesinde işletilmez. Artık dünyada ekonomik küresel bir ticaret içerisinde... Olayı şöyle örnekliyeyim, istatistik ve rakamlara göre: Ben Ulaş Gümrükleme'nin sahibiyim. Ben 2015'deki ciroma bakıp, 2016'daki ciroma baktığımda bir artış olduğunu gözlemliyorum. Var mı? Var... Bu benim için başarı mı? Hayır, değil... Ben başarıyı öyle değerlendirmem. Benim o andaki istatistik olarak kazandığım başarı değildir. Ben çevremdeki rakiplerime bakarım, benimle aynı işi yapan, aynı coğrafyada yaşayan, aynı şartlara sahip etrafımdaki rakiplere bakarım. Eğer benim iki katı kazandığım yerde, onlar 4, 5, 10 katı kazanıyorsa, daha iyi bir atılım yapmışsa, o benim için bir başarı değil. Çünkü insan bir empati yapar. Ben kendi şirketimle ilgili durduğum pozisyonda çok güzel empatimi yaparım. Niye? Artık dediğim gibi dünya global bir ekonomi, küresel bir ekonomi, yani artık her şey internetin ucunda... Zaten konjonktür sürüklüyor, sizi o şeye doğru götürüyor. Durduğunuz yerde bile mevcudu muhafaza etmeniz, size bir takım artılar getiriyor, büyümenize neden oluyor, bu başarı değildir. Ben ancak ne zaman başarılı kabul ederim kendimi? Ben ekstra bir şeyler yapmışsam, bütçe ortalamasını yakalamışsam, işte o zaman bu başarıdır. Ekstra bir mücadele etmişsem, normalin, rutinin dışında bir şeyler yapmışsam, olamayan bir şeyi buraya getirmişsem, buna vesile olmuşsam, bir proje yapmışsam, çabalamışsam, evet bu kazanç başarıdır işte.

Elvin Kaya Çöl: Zonguldak'ın önündeki ihracat engelleri de var. Tabi ki sizi sıkıştıran konularda var. Bunlara değinebilir misiniz?

Mustafa Çakır: Engeller konusunda şuna geleceğim... Bizim "bürokrasi engeli" dediğimiz, işte Türkiye tarafından bilinen bürokrasi engeli var. Evet, "bürokrasi engeli" için onların tarafından baktığımızda onlar da haklı... Çünkü, bizim başımızdaki idarecilerimiz olsun, atıyorum Gümrük Müdürümüz olsun, Valimiz olsun veya Liman Başkanımız olsun, işte bu sektörle alakalı idarecilerimiz olsun, sonuçta yazılan kanun ve maddeler çerçevesinde hareket etmek zorunda, şekil yönünden hareket etmek zorunda. Ama birde olayın esas yönü var. Esas yönü nedir? Bu her zaman bilindiktir, bir şey yaparsınız, şekil yönünden hataya veya cezaya düşersin, ama mahkemeler olayı esas yönünden inceler. Şimdi bizim bu ekonomide de, gümrükte de, güncel olaylarda da olayın esas yönü nedir? Tamam, bürokrasi, mevzuat çerçevesinde hareket ediyor, iyi de esas yönden eğer benim o an Zonguldak'a, ülkeme bir menfaat, bir döviz girdisi, bir kazanç var ise, işte burada iş siyasilere düşüyor. İşte burada iş cesaretli, yürekli siyasetçilere düşüyor.

Elvin Kaya Çöl: Peki, var mı Zonguldak'ta böyle bir siyasetçi?

Mustafa Çakır: Var. Tek bir kişi var. Gerisini bilmiyorum, tanımıyorum. Bu hak ettiğini, hak ettiğine verme olayıdır, doğruyu konuşma olayıdır. Bu bir kişi, Özcan Ulupınar'dır. Bu şakşakçılık falan olarak da algılanmasın, çünkü ben bunu yaşadığım olaylardan, mütevelli duyduklarımdan konuşuyorum. En son kileri, ondan önceki yaşadıklarımızı hiç gündeme bile getirmeyeceğim. En son ki yaşadığımız olayda, ben aynen bu dediğimiz bürokrasi engeline takıldım. Yunanistan'dan bir tane ürün geldi, bu ürün yıkanacak, temizlenecek ve Fransa'ya ihracat olarak gidecek ve benim ülkeme de güzel bir döviz kazandıracak. O sırada, Başbakanımızın ve Cumhurbaşkanımızın, "yastık altındaki dövizleri çıkartın" dediği dönemde... Bu işte sadece ve sadece Özcan Ağabey, Özcan Ulupınar sahip çıkmıştır. Ben Özcan Bey'den tayin istemedim, sigortalı iş istemedim, torpil istemedim. Ama Allah razı olsun, gece-gündüz bu ihracat için, bu ülkenin menfaati için her türlü Başbakana dahi ulaştık. Zaten ondan önceki bir olayda belki Zonguldak ilinde farklı algılanıyor, lanse ediliyor o, bu değil, Özcan Bey'in Ankara'da veya orda-buradaki değerlendirmeleri düştüğü durum hiç önemli değil. Milletvekili, oraya benim, onun, bunun, vatandaşın oyuyla gidiyor. Özcan Bey'in oradakilerin gözündeki düştüğü durum değil, milletin, vatandaşın gözündeki düştüğü durum ve o konuda da Özcan Bey'den Allah razı olsun. Her zaman bu şehirle ilgili, Zonguldak ile ilgili, ülkeyle ilgili bir şey olduğunda sonuna kadar, gece-gündüz yolculuk yapmışızdır, her türlü şeyde elinden geleni ardına koymamıştır.

Elvin Kaya Çöl: Filyos Limanı Projesi var. Hayata geçerse, sizin işiniz, yani Zonguldak'ın ihracatı artar mı, eksilir mi? Sizin işlerinize nasıl yansır?

Mustafa Çakır: Filyos Limanı Projesi, tabi ki hayata geçerse, buraya çok büyük katkıları, faydaları olur. Zonguldak iline, ilçelerine, bölgeye, herkese katkısı olur. Belki şu şekilde de adledilebiliyor olabilir, genellikle onu duyuyoruz. Ya işte "Filyos açılacak zaten, işte burası trafiği engelliyor, o oluyor, bu oluyor" gibi şeyler duyuluyor. Dünyada bu böyledir, liman çok önemlidir, o ülke için. Çünkü o liman, o şehrin, o ülkenin dışarıya açılan ekonomik, sosyal ve kültürel kapısıdır. Atıyorum, konuşmamı dinledikten sonra diyecekler ki: "İşte Hatay'ın narenciyesi var, Urfa'nın pamuğu var, Karabük'ün demiri var, Zonguldak'ın nesi var?" İşte Zonguldak'ın bacasız fabrikası var, limanı var. Biz ihracattan konuşuyoruz. İhracat nedir? Ülkenin menfaatine olan, cari açığı kapatmada ülkenin döviz girdisi olan en önemli değer yargısıdır. Doğru mu? Evet... Bir sanayici, pamukçu, narenciyeci, demirci ne için mücadele eder? Ülkeye bir kazanç getirmek, etrafındaki şehre bir iş istihdamı sağlamak, bir katma değer vergisi, bir sosyal hayatı değiştirmek... İyi de kardeşim senin de limanın var, sende limanını daha güzelleştir, daha iyi değerlendir, farklı hale getir, ne bileyim daha cazip hale getir, en azından engelleri, köstekleri kaldır, gel bir fikir al.

Elvin Kaya Çöl: Bu limanın kapatılması tartışılıyor bazen. Zonguldak'a artı sağlar mı, şehrin büyümesi açısından? "Şehir merkezini büyütelim, limanı dolduralım" gibi görüşlerde var, sizin bu konudaki görüşleriniz neler? Limanın kapatılması Zonguldak'a bir artı sağlar mı sizce?

Mustafa Çakır: Vatandaş şunu düşünebilir: "Çimento satıyorum, telefon satıyorum." Ne yazık ki, olay bencillikten geçiyor. Bir şey yapılırken, "ülkeye katkısı var mı?" ona bakılmalı. Ben "o liman daha güzelleştirilebilir" diyorum. Her zaman şu denirdi: "Liman kapatılıyor, yok önüne cami yapılıyor." Liman kapatılmıyor ki... Doğru, liman kapatılmıyor, ama mevzuat ve coğrafya konumu itibari ile orası bir hal değil, yani oraya direk bir giriş olmaz. Bir ön hazırlık sahası vardır. Bence daha iyi değerlendirilebilir, daha güzel şeyler olabilir, ne bileyim, daha farklı şeyler olabilir, en azından siyasetçiler gelip bu memlekette yok mu plastik üreticisi, tekstilcisi, vardır. İllaki işte burada gelip görüşler alınabilir. Ukrayna'ya gönderiyoruz, Rusya'ya gönderiyoruz. Ben bunu üretiyorum, giden varsa... Ben memleketime neden vermeyim? Al kardeşim, adres bu, yardımcı olalım, edelim, bunlara da açığız...

Elvin Kaya Çöl: Zonguldak'ta çok az değil mi ihracat yapan?

Mustafa Çakır: Ne yazık ki, ama bu dediğim gibi bilinçlendirilmemeden kaynaklanıyor.

Elvin Kaya Çöl: Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası'nın aslında bunlara yönelmesi lazım değil mi?

Mustafa Çakır: Metin (Demir) Başkanım, Allah razı olsun, bu konuda desteğini vermiştir, konuşmuşuzdur da... Son bu olaylardan biraz kopukluk oldu, yoksa o konuda ilk geldiği zaman desteklerini gördük. Bizim buradaki üreticilerimizde şu tereddüt olabilir: "Malı nasıl tedarik edeceğim, nasıl nakliye edeceğim, nasıl gemiyle göndereceğim, nasıl parayı alacağım?" Ben şimdi iddia ediyorum, her şey artık bilgisayar tuşlarının ucunda. Sen malını sat yeter ki, anlaş, ben malını kapıdan alacağım, dünyanın öbür ucu da olsa malını teslim edeceğim. Paran da garanti, banka kanalıyla... İşte bunları oluşturmak, bunları bilinçlendirmek, bu bilgileri vermek, sivil toplum kuruluşlarının, Ticaret ve Sanayi Odalarının, siyasetçilerin elinde, ne yazık ki...

Editör: Pusula Gazetesi