Okuduğum ve mezun olduğum okul, Yayla Özel İlkokul'unun başarılı ve disiplinli müdüresi 'Mihriban Kılıç'ın milli bayramlardan sonra okulun ilk günü toplanan kalabalığa, okunan andımızdan sonra seslendiği hitabıyla söze başlamak istiyorum... ''Okulumuz yine birincidir'... Evet okulumuz yine birinci olmuştu, biraz da bizi motive etmek için söylüyordu sanırım. Eski milli bayramların verdiği heyecan ve tatlı rekabet, bayram merasiminden sonra valilik tarafından en başarılı okul açıklamasıyla devam ederdi.

Yayla Özel İlkokulu, doğduğum ve büyüdüğüm mahalleye en yakın olması dolayısıyla, eğitim hayatımın başlangıcı olan okuldur. 1971 yılında kayıt olduğumda birkaç gün ağladığımı hatırlıyorum. İlk derslerde annem yanımda oturur biraz adapte olduğumu görünce dışarıya çıkardı. Onun peşine bende pılımı pırtımı toplayıp soluğu yanında alırdım. Okul sıralarında yaşadığım özel günleri ve eski bayram heyecanlarını konu almış olsamda öncelikle biraz okulumdan bahsetmek istiyorum.

1953 yılında (EKI) Ereğli Kömürleri İşletmesi tarafından inşaatı yapılan Yayla Özel İlkokulu ve Yayla Sineması, ilk yıllarında EKİ personeli çocuklarna eğitim ve öğretim veriyordu. Benim okula başladığım tarih olan 1971 senesinde EKİ'nin İdari ve Mali İşler Müdürü Süleyman Kılıç Bey'in hanımı 'Mihriban Kılıç' Yayla Özel İlkokulunun müdüresiydi. Tatlı sert ve disiplinli bir eğitimciydi. Kılık kıyafet ve temizliğe çok önem verirdi. Her pazartesi sabahı ders girişlerinde kontrol yapılır, ayrıca sınıflarda da tırnak temizliği, sıra örtüsü, önlük ve yaka kontrolu yapılırdı. Üzerimizde taşımak zorunda olduğumuz bez mendillerimizi avuç içine alarak tırnak temizliği kontrolu için uzatır ve öğretmenimizin kontrol etmesini beklerdik. Çok iyi hatırlıyorum öğretmenimiz bize yanaşır ve nasıl koktuğumuza, banyo yapıp yapmadığımıza da bakardı.
Biz çok şanslı öğrencilerdik, EKİ'nin yükseliş devrine denk gelen bir tarih aralığında bu sıralarda okuduk, eğitim alet ve gereçleri bakımından çok zengin imkanlara sahiptik. Deney aletlerini ve haritalarının yanında Türkiye'de üniverstelerde bile sayılı olan gerçek bir kadavraya (İnsan iskeleti) sahip Zonguldak'taki tek ilkokuldu...

Mini mini birler
Çalışkandır ikiler
Ela gözlü üçler
Dayak yiyen dörtler
Misafirdir beşler
Altılar kalemimi çaldılar
Yediler yemeğimi yediler
Sekizler seksek olup gittiler
Dokuzlar doktor olup gittiler
Onlar bizi okutanlar...
Tekerlemesinin ağzımızdan düşmediği güzel yıllardı...

Aklıma gelmişken benim dönemime ait öğretmenlerimi anmadan geçmek istemiyorum. Okul müdüremiz 'Mihriban Kılıç', ilkokul sınıf öğretmenim Nuran Ekim, önceki okul müdüresi Sabiha Hanım, ve hatırladıklarım Nesrin Çavuşoğlu, Güler Akkülah, Nevin Hanım, Gönül Hanım, Necla Hanım, Şadan Hanım ismini hatırlayamadığım diğer öğretmenlerimiz... Aramızdan ayrılanları saygıyla anıyor, hayattakilerin ellerinden öpüyorum...

Eğitim ve öğretimin yanında sosyal etkinliklerede çok büyük önem verilir, bayramlarda ve özel günler şimdiki gibi üstünkörü geçilmez, konunun bütün bilinmeyen yanları araştırılır ve tartışılırdı. Özel günleri anmak ve anlamak için her yıl ayrı bir heyecan, hazırlık ve ayrı bir özen gösterilirdi. Okulun sahip olduğu sinema salonunda etkinlikler düzenlenir, eğitim ve öğretimden ayrı sosyal hizmetlere de büyük önem verilirdi.

Alıntı: Yüksel Yıldırım
Zonguldak Nostalji

Editör: Pusula Gazetesi