Uzun Mehmet:
Adına, kurumlar, makaleler, konferanslar, söylevler, dikilen anıtlar, ismini taşıyan maden ocakları, okul, cadde, mahalle isimleri verilmiş bir Zonguldak özeli... İki yüz yıllık bir tarih ile kısaca Zonguldak'ın sembolü...
Var mı, yok mu tartışması?
Tarafsız ve objektif olarak fikrini yaz...
Zonguldaklı tarihçi, araştırmacı yazarlar eldeki belge ve bulgulara dayanarak fikir ayrılığına düştüler...
1930 yılı başlarında Tahir Karauğuz, Hüseyin Fehmi İmer ve Ahmet Naim, Halkevi araştırma komisyonu üyelerinin araştırıp ortaya çıkardıkları Uzun Mehmet ve kömürün bulunuşu serüveni bir gurup tarihçi tarafından karşı belge sunularak kabul edilmiyor... Bir gurup yazar tarafından da ispat niteliğindeki belgelerle varlığını tesçilliyor.
Uzun uzun yorum yapıp anket yorumlarının etkilenmesini istemiyoruz... Lütfen düşünceni kırıcı olmadan yaz bu platformda tartışılsın
Uzun Mehmet'in kömürü buluşu:
Mehmet, Ereğli'ye bağlı Kestaneci Köyü'ndendir. 1820'li yıllarda Ereğli'nin belli başlı ailelerinden olduğu bilinir. Mehmet, askerliğini bahriye eri olarak yapmıştır. Terhis olurken kendisine, subayları tarafından kömür numunesi gösterilmiş ve memleketine dönünce siyah taşlardan araması istenmiştir. O yıllarda donanmaya ilk kömürlü gemiler satın alınmıştır.
'Kara taş' ve ya 'ateş taşı' Zonguldak bölgesinde bilinmektedir hatta kötü koktuğu ve kötü duman yaptığı için daha çok odun kullanılmaktadır. Odun bolluğu ve kolaylığı başka yakacak ihtiyacına gerek bırakmamaktadır.
Kömürle çalışan motorların icadından sonra özellikle taş kömürü aranır olmuştur.
Mehmet, bir gün Neyren Köyü civarındaki değirmene gider. Mevsim hasat sonu olduğu için, değirmen doludur. Mehmet, dere kenarında dolaştığı sırada siyah taşlar görür. Bir anda askerde kendisine gösterilen siyah taş (ateş taşı) aklına gelir. Bunlardan biraz toplayarak yanan ocağa atar. Taşların yandığını görünce çok sevinir. Ertesi gün aynı yere gizlice giderek daha geniş arama yapar. Bazı yerleri kazan Mehmet, çuvala koyduğu kömür numunelerini İstanbul'a götürür. Padişah İkinci Mahmut, kömürün bulunuşuna çok sevinerek Mehmet'i 50 altınla ödüllendirir. Böylece taş kömürünün bulunuşu, 8 Kasım 1829 olarak tarihe geçer.
Dönemin Ereğli Ayanı Hacı İsmail Ağa, Mehmet'in kömürü bulmasını hazmedemez. İstanbul'a Fen Heyeti'ne gitmek için yola çıkan Mehmet'i, Leblebici Hanı'nda öldürtür...

YORUMUNUZ?...

Editör: Pusula Gazetesi