Taşkömürü Zonguldak`ta Ereğli`nin Kestaneci Köyünden, Uzun Mehmet adlı askerden dönen bir genç tarafından bulduğu sanılıyor.
Hakkında herhangi bir resmi belge olmamasına rağmen ve adının Mehmet olduğu, aynı zamanda uzun biri olduğu, bir de üstüne üstelik 8 Kasım gibi net bir tarih verilmesi bu hikayenin gerçekliğini sorgulamamıza neden oluyor.
Kömürün ilk olarak milattan önceki yıllarda Çinliler tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Çinliler kullanıyorsa Orta Asya`da ki Türklerinde kömürü kullanması çok kuvvetli ihtimal.
Avrupa`da ise Kömür işletmeciği 1100 yıllarında başlıyor. Kömürün sanayide kullanılması ise 1700 yılların sonlarına denk geliyor. Buna buhar makinelerin bulunması ile başlanıyor.
Anadolu`da ise kömürün 1829`dan evvelinde kullanılıp kullanılmadığı bilinmiyor fakat bazı kalıntılarda ancak kömür gibi bir madenin yanacağı ocak kalıntıları bulunmuş.
1936 yılında Zonguldak halk evi bu konuda oldukça caba sarf etmiş. Araştırma komisyonu kurulmuş ve ortaya hepimizin bildiği "Uzun Mehmet Hikayesi" ortaya çıkmış. Daha önce resmi kayıtlarda Kömürün bulunması hakkında ufak çaplı yazılar var. Ve bu yazılar 1936 yılında yazılan yazılarda ki hikayelerden farklı.
Özelikle 1700 yıllarından itibaren bölgede Avrupalı sömürgeciler cirit atar, dağları coğrafyayı incelerler, bitkileri alıp götürüler. Ressamlar gelir her şeyi resmederler. Özelikle Rusya ile olan düşmanlık bölgede yaşanacak bir savaş için Osmanlı topraklarında bulunacak kömürün İngilizler için çok önem arz ettiğini düşünürsek ve kömürün bulunması ile 1853`de Ruslarla Kırım Savaşı başlaması ardından İngilizlerin Zonguldak`ta ki maden ocaklarını açma ve işletmesini göz önünde bulunursak, kömürün bu bölgede yabancılar tarafından bulunduğu düşüncesi bende daha çok ağır basıyor.
1936 ise Zonguldak`ta millileştirmez anlayışı ile Fransız işletmelerinin sonu ve ocakların devletleştirmesinin başlangıç yılı olduğundan kömürün millileştirme düşüncesi ile bu hikayenin ortaya atıldığını düşünüyorum.
Bunu biz çok yapıyoruz.
Hikaye uydurmada ve bunu abartmada üstümüze yok. Mesela ben canlı şahidim. Çatalağzı`nda Işık veren yolu üzerinde bulunan bir türbe isimsizdi. Kim olduğu belli değildi. 1995 yılında Çatalağzı Belediye Başkanlık odasında şöyle bir konuşmaya şahidim.
O zaman ki Belediye Başkanı Fen işleri Müdürüne Orada yatan insanın ismi "Piri Hamza" olsun, böyle mezar taşı yapın "dediğini kulaklarım ile duydum. Ve o gün bugün o türbenin adı Piri Hamza`dır. Üstelik Kilimli tepesinde bir de tabelası mevcut. Şimdi ben bunu yazmasam gelecek kuşakların bunu bilmesi mümkün değil.
Kömürün bulunuşu doğru veya uydurma, Uzun Mehmet artık bu şehrin bir simgesi haline geldi.
Ya bu hikayenin doğrusunu ortaya çıkaracağız ya da bu hikayeye inanmaya devam edeceğiz.