Zonguldak, yeraltı yaşamı, dağları, ormanları, ırmakları, eskil-antik kentleri, Karadeniz kıyıları ile büyük bir il. Bir solukta Zonguldak bilinemez, gezilemez. Sıra sonunda Zonguldak'ın göllerini, çağlayanlarını, darağzılarını-kanyonlarını görmeye gelmişti. Zonguldak'ın doğal gölü yok, tümü de boğma, ya da büvet-baraj gölü. İlk gideceğim yer, Zonguldak-Ankara yolunda, 7 km uzakta Ulutan gölüydü. Kaldığım "Staron" da Hasan Çöğendez ile Gülsüm Yılmaz'la buluştuk. Ulutan büvetine doğru, yeşillikler içinde yol aldık. Orada kalan genç

Zonguldak, Osmanlı'nın yeraltı kaynaklarını soymak için gelen Batılıların koyduğu bir ad. Eskil-antik dönemdeki adı; Sandrake. O dönemde küçük bir köy imiş. Taş kömürü bulunduktan sonra kocaman bir il olmuş. Yerliler, Zonguldak için "Karaelmas" adını benimsiyorlar. Zonguldak adı, yayılmacı, sömürgenlerin soygununu anlatan bir ad. Umarım, bakanlar kuruluna önerilip, herkesin benimsediği "Karaelmas" adına kavuşur. Bunun dışında, 70'li yılların sonunda, bir ara gel-git öğretim üyeliği yaptığım "Karaelmas Bilimteyinin-üniversitesinin" adının, Bülent Ecevit'e çevrilmesi de bana çok aykırı geldi. Bülent Ecevit'i çok severim, ancak oturmuş bir adı, "Karaelmas'ı" neden kaldırırsın? Bari, "Karaelmas Bülent Ecevit Üniversitesi" olsaydı.

Bundan 3000 yıl önce Karaelmas ilinin kapsadığı bölgeye "Mariandinya" denirdi. Mariandin ulusu, aslı Türk olan Frig kökenlilerdir.

Karadeniz kıyıları; Kırklareli'nden, Zonguldak'a, oradan Sinop, Ordu, Trabzon, Rize, Artvin, Hopa'ya kadar yeryüzünün en güzel, yeşil dokusunun en görkemli olduğu, doğal yaşamın sürdüğü, taş kömüründen tutun, gümüş, kurşun, bakır, altın yataklarının bulunduğu bir kuşaktır. Bu kuşak içinde dağlar deniz kıyısına koşut, ırmaklar ise kısa olup, ayrıca az su getirir. Kıyı kuşağı yüksek eğimli, ayrıca ormanlık olduğundan, Mart-Nisan ile Ekim-Kasım aylarında uçkunlar-heyelanlar, toprak akmaları, kaya düşmeleri özellikle görülür.

Zonguldak ilinin ırmakları da kısıtlıdır. Bunlardan en önemlileri; Filyos, Devrek, Alaplı, Gülüç (aydınlar), Ulutan, Yenice çaylarıdır.

Ulutan çayı üzerinde yer alan Ulutan büvetine giden yol üstün nitelikli. Bu yol dağlar üzerinden Kozlu'ya kavuşuyormuş. İleriden büvetin gövdesi görüldü. Zonguldak'ın içme suyunu sağlamak amacıyla, 1979- 1986 yılları arasında, gövdesi kaya dolgu türünde dikilmiş.

Büvete geldiğimizde üzerinde düz bir yol var.

"Aman Tanrım, ben yaşamımda böyle bir güzelliği az gördüm. İyi ki ölmeden Ulutan gölünü gördüm."

Gölün suyu masmavi, çevresi kayın, kavak, dişbudak ağaçlarının ayrı ayrı yeşil tonlarıyla bezleri. Mutlak bir sessizlik ile gönenç. Uzaktan kırlangıç, bülbül, kanarya şakımalarıyla, dağların arasında yaptığı girintilerle dünya güzeli bir yer. Hele, tepelerdeki ormanların göl içindeki yansımaları eşsiz.
Kaya gövde dolgu büvetin gövde oylumu 1 milyon 675 bin m³, akarsu yatağından yüksekliği 60 metre 15 santimetre, olağan su yüksekliğinde gölde toplanan su 25 hm³, olağan su yüksekliğinde gölalanı 1,07 km² imiş. Bu güzeller güzeli su toplama büveti, Zonguldak'a yılda 19 hm³ içme-kullanma suyu sağlamaktaymış.
Biz geldiğimizde büvetin sorumlusu Sibel hanım bayram iznindeydi. Orada bir güvenlik ile kaçak balık avlayan bir delikanlı vardı.
"Buyrun, bir çay demleyeyim"
"Zamanımız yok. Bir başka zaman"
"Bekleriz"
"Burada nasıl balık çıkıyor?"
"Sazan. Bazıları 60 ile 70 santim boyunda. Her geldiğimde 2 ile 3 tane çıkarıyorum. Ancak çamur kokuyor"
"Ben Sazan'a bayılırım. Onu lokma yağı gibi derin yağda foşş diye pişireceksin. Küçük kılçıklar yanar, kolay yenir. Fırında da olur"
"Buzdolabında var. Getirelim mi?"
"Yok sağ ol. Onu yiyerek sizin suçunuza ortak olmayalım"

Zonguldak'ta, 'Orman içi suların balıklandırılması' eylemi kapsamında, 2004 yılında Ulutan ile Kızılcapınar Büvetlerine 150 bin "Abant alabalığı" bırakılmış. Trabzon'un Maçka işçesi Altındere'den getirilen 75 bini Ulutan'a bırakılmış. Ancak avlamak yasak.

Dağın yamacındaki Kardeşler ile Çağlı köyleri de içinde olmak üzere, bol bol çekim yaptık Ancak her güzelliği çekere sığdırmak olanaksız. Büvet ile doğasına esenlikler yollamak üzere Hasan bey kardeşimle uçan T'mizi yaptık. Sonra araca binip gölün yarı çevresine kadar gezerek, girintilerin güzelliklerini gördük. İçimiz istemese de, Harmankaya Darağzını, ayrıca Zonguldak Kent Ormanı görmek üzere ayrıldık.

6 Haziran 2019, Zonguldak

Editör: Pusula Gazetesi