Zonguldak Demokrasi Platformu, Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu'nun 24 Ocak 'ta katledişlerinin 28. yıldönümlerinde tüm demokrasi şehitlerini anma programı düzenlediler.

Madenci Anıtı'nda yapılan basın açıklamasında Demokrasi Platformu adına Çağlar Öztürk şu açıklamayı yaptı;

"Ben Atatürkçüyüm.... Ben, cumhuriyetçiyim... Ben laikim... Ben antiemperyalistim... Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım... Ben insan hakları savunucuyum... Ben, terörün karşısındayım... Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır."..Diyordu UĞUR MUMCU.
Bu ülkede halkın doğru haber alma hakkı için gazetecilik yapıyorsan, bu ülkenin namuslu aydını, yurtseveri isen; gerçeklerin peşinde koşmak ve halka ulaştırmak gibi bir misyonun vardır. Uğur MUMCU bu misyonun; halkını seven namus abidesi, cumhuriyet bekçisi,özgürlük savaşçısıydı. Uğur MUMCU ne ilk oldu nede son olacaktı..
Ülkemizde aydın kimliği olan onlarca gazeteci, yazar ve aydın siyasi cinayetler sonucu katledildi. 6 NİSAN 1909 tarihinde HASAN FEHMİ BEY'lebaşlayıp 1910, 1911 yılarında AHMET SAMİM ve ZEKİ BEY'le devam eden, Anadolu toprakları ve halkımız üzerinde kirli/karanlık emelleri olan emperyal merkezler ile yerli işbirlikçilerinin 2 NİSAN 1948'de SEBAHATTİN ALİ ve daha sonraki zaman aralığında, 1970 sonlarında başlatılıp sistemli bir şekilde günümüze kadar sürdürülen gazeteci, aydın, düşünür katli ve korkutma/ sindirme operasyonları hız kesmeden süregelmiştir. Abdi İPEKÇİ (1 Şubat 1979), Ümit KAFTANCIOĞLU (11 Nsan 1980), İlhan ERDOST (7Kasım 1980), Çetin EMEÇ (7 Mart 1990), Bahriye ÜÇOK (6 Ekim 1990), Turan DURSUN (4 Eylül 1990), Muammer AKSOY (31 Ocak 1990), Musa ANTER (20 Eylül 1992), Uğur MUMCU (24 Ocak 1993), Metin GÖKTEPE (8 Ocak 1996), Ahmet Taner KIŞLALI (21 Ekim 1999), Hırat DİNK (19 Ocak 2007),Tahir ELÇİ (28 KASIM 2015) katledilen 110'un üzerindeki aydın, gazateci ve yazardan aklımızda en çok kalanlardır.
24 0cak 2021 katledilişinin 28.yılı olan Uğur MUMCU, ülkemizin bu gün içinde bulunduğu durumu o yıllarda görmüş; tarikat/cemaat yapılanmalarının, kör milliyetçiliğin çıkmaz yol olduğunu makaleleri, kitapları, söyleşi, panel ve konferanslar verme yolu ile halka anlatmıştır. Bunlarlada yetinmeyip, ülke kaynaklarının emperyal merkezlerden yönetilen dış kaynaklı sermaye guruplarına peşkeş çekilmesine karşı durmuş, devlet içinde çöreklenmiş çeteleri ifşa etme yolunda ödünsüz çıkışlar yapmış, devletin tüm kurumlarına sızan tarikatlara kamu kaynaklarını sunan devlet destekli çeteleri ve yaptıkları yolsuzlukları araştırmacı gazeteci ve aydın kimliği ile açığa çıkarmış, siyasetçileri ve halkı uyarmıştır. Uğur MUMCU'nun katledilmesi sadece doğruları görmesinden değil, doğruları ve arkasından gelecek tehlikeleri ifşa etmesi ve doğrulara ne denli yaklaştığının göstergesidir.
Aydın kimliği ile bilinen gazetecilerin, yazarların, düşünürlerin katledilmeleri 'faili meçhul', 'ancak faili belli cinayetler' olarak Türk siyasi tarihinde kara bir leke olarak yerini almıştır. Uğur MUMCU ve tüm aydınlarımızın katledilişlerinin ardındaki gerçekler ve bütün bağlantıları ne yazıkki aydınlatılamadı,Aydınlatmaya çalışanlar ya susturuldu, yada GAFFAR OKKAN gibi UĞUR MUMCU'nun ölüm yıldönümünde katledildi.
Katledilentüm aydınlarımıza toplum olarak bir adalet borcumuzun olduğunu buradan bir kez daha söylemek istiyorum.
Dün devlet içine çöreklenmiş çeteler genetik yapıları gereği mutasyon geçirip bazen FETÖ , bazende başka isim altında karşımıza çıkarıldı ve çıkarılacaktır. İçinde insan sevgisi olmayan antidemokratik güçler, katiller karanlığı severler. Ülkeyi dün ve bugün yöneten siyaset kurumu, geçmiş ile yüzleşip tüm siyasi cinayetleri aydınlatabilseydi; bugünlerde korunup kollanan mafya bozuntuları, çete heveslileri; politikacılara, gazetecilere saldırıp linç girişiminde bulunamazdı. Bugün insan hakları diyen, adalet diyen, özgürlük ve demokrasi diyen aydın gazeteciler, yazarlar ve siyasetçiler tehdit edilemez, baskıya maruz bırakılamaz, çetelerin önüne yem yapılamaz ,düşüncelerini açıkça ifade etmelerinden dolayı tutuklanmaz ve mahkum edilemezlerdi.
Tüm siyasi ve ekonomik baskılara rağmen gerçeklerle yüzleşmek istemeyen muktedirlere karşı; dün olduğu gibi bugünde kalemini kiraya vermeyen, muktedirleri iktidara getiren sessiz çoğunluğun nefesi olmaya devam eden, toplumun aydınlatılması ve gerçeklerin ortaya çıkarılmasına çaba gösteren aydın gazeteci, yazar ve düşünürler ülkemizin yüzakı olarak demokrasi mücadelenin ön saflarında yol yürümeyi sürdürmektedir. Karanlıktan beslenen çeteler, mafya bozuntuları, ve onları arkalayanlar bilsinlerkiHasan Fehmi BEY'i, SebahatinALİ'yi, Uğur MUMCU'yu, Bahriye ÜÇOK'u, Muammer AKSOY'u ,Ahmet Taner KIŞLALI'yı, İlhan ERDOST'u, Musa ANTER'i, HırantDİNK'i , Tahir ELÇİ'yi ve daha nice aydınımızı tarihin belli dönemlerinde katleden aynı amaçlı karanlık merkezlerdir.Onlara karşı tüm varlığımızla diyoruzki, siz yok etmeye çalıştıkça biz çoğalıyoruz. Bugün burada, bu alanda bulunuyorsak eğer, gücümüzü; yolumuzu aydınlatan o yürekli insanlardan alıyoruz.
Karanlıkların üzerine cesaretle bıkmadan yürüyen, düşünceleri ile, yazdıkları ile ve yaşam felsefeleri ile halkı uyaran, aydınlatan UĞUR MUMCU ve tüm demokrasi şehitlerini saygıyla ve özlemle anıyoruz.
Sözlerimi Uğur MUMUCU'nun şu sözleri ile bitiriyorum..
"Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi."