Eskiden simitçiler, simitleri başlarında taşıdıkları bir tablaya veya bir sepet içine koyarak ya da bir sırığa geçirerek satarlardı. Kendilerine has kıyafetleri vardı. Kıyafetlerini ekseriya salta, şalvar, kuşak ve yemeni teşkil ederdi.

Eski Osmanlı fotoğraflarına göre her birinin çapı 20-25 santim olan simitler yıllar içinde küçüldü, kalınlaştı, susam yerine üzerine pekmez sürülüp susam kırıntısı yapıştırılmaya başlandı. Eskiden sadece simit fırınlarında yapılan bu tada ekmek fırınları da el atınca bir geleneğin daha sonu geldi, ucuza gelsin diye simide has değil, ekmek hamurundan yapılmaya başlandı. Şimdi ise sütlü simit, makarna simidi veya şerbet simidinin adı bile geçmiyor...

Editör: Pusula Gazetesi