Türk-İş Genel Sekreteri ve Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı iken 6 Ağustos 1999 tarihinde evinin önünde uğradığı hain silahlı saldırıda katledilen işçi lideri Şemsi Denizer, ölümünün 18'inci yıldönümünde mezarı başında anıldı.

Denizer, dünya emek cephesinde ve siyasal yaşamda,1990 Madenci Grevi, 4-8 Ocak 1991 Ankara Yürüyüşü, 5 Nisan 1994 Kararları ve Emek Platformu ile o yıllarda TBMM'de geçirilmeye çalışılan MAİ, Uluslararası Tahkim Yasası gibi yasaların geri çekilmesini sağlayan lider olarak anılmaktaydı.

Denizer için Çaycuma'ya bağlı Serdaroğlu Köyü'nde bulunan kabri başında düzenlenen anma törenine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu, GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci, CHP Zonguldak İl Başkanı Ahmet Altun, Genel Sekreter Satılmış Uludağ, Genel Mali Sekreter Adnan Tıska, Genel Teşkilat ve Eğitim Sekreteri Kahraman Kabasakal, Belediye İş Zonguldak Şube Başkanı Tahsin Atayan, GMİS'e bağlı şubelerin yöneticileri ve temsilcileri, İl Genel Meclisi Üyesi ve Çay-Der Başkanı Ramazan Taşdemir, GMİS'te önceki dönemlerde görev yapmış yöneticiler, maden işçileri ve Denizer'in dost ve akrabaları katıldı.

Anma töreninde Kur-an ve duaların okunmasının ardından Denizer'in kabrine kırmızı güller bırakıldı ve gül suyu döküldü.

Denizer'in mezarı başında bir konuşma yapan GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci şunları söyledi;

"Şahsım ve Genel Maden İşçileri Sendikası adına hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Rahmetli Genel Başkanımız ve Türk-İş Genel Sekreteri Şemsi Denizer'i aramızdan ayrılışının 18. Yılında anmak üzere buradayız.

Göstermiş olduğunuz ilgi için Sendikamız adına hepinize teşekkür ediyorum.

18 yıl önce Sendikamızın olağan genel kurulunun yapıldığı 6 Ağustos 1999 tarihinde gece yarısı evinin önüne kurulan bir pusuda katledilen Genel Başkanımız ve Türk-İş Genel Sekreteri Şemsi Denizer, sadece Türkiye'de değil tüm dünyada sevgi ve saygıyla anılan bir sendika lideriydi.

Denizer, 1990 yılındaki büyük grevimizde maden işçilerine ve 4-8 Ocak 1991 tarihlerindeki Zonguldak-Ankara Yürüyüşümüzde sayıları 150 bini bulan bölge halkına önderlik yapmış ve bu şanlı eylemi tek bir kişinin bile burnu kanamadan tarihe mal etmişti.

Bu eylem, Türkiye ve dünyada emek ve demokrasi mücadelesinin altın sayfaları arasında yer almış ve günümüzdeki mücadeleye ışık tutmuştur.

Böyle bir sendikada görev yapmanın haklı gururunu yaşayan bizler, onun yaktığı madenci fenerini söndürmedik, söndürmeyeceğiz.

Zonguldak Maden Havzamız, milletimize ve ülkemize hizmet edecektir.

1990 yılından bu yana, yaklaşık 100 yıllık taşkömürü rezervimizi yok etmek isteyen çok uluslu şirketler ve onların yerli işbirlikçilerinin oyunlarını boşa çıkartacağız.

Denizer, mücadelemizde yaşıyor ve yaşayacak.

Bir kez daha sevgi, saygı ve şükranla anıyor, Allah'tan rahmet diliyoruz.

Genel Başkanımızın ve tüm maden şehitlerimizin mekanları cennet olsun".

TURPCU: "ZONGULDAK'I VE ÜLKEMİZİ ÇOK AŞAN BİR EYLEMİN BÜYÜK ÖNDERİYDİ"

GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci'nin ardından CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu Denizer'in sendikal mücadelesi ve onun döneminde yaşananlar ile ülkede bugün yaşananların benzerliğine dikkat çeken bir konuşma yaptı.

Turpcu şöyle konuştu; "Şemsi Denizer, gerçekten tüm dünyaya örnek olan Zonguldak'ı ve ülkemizi çok aşan bir eylemin büyük önderiydi. Çok erken kaybettik. Aynı zamanda Türk-İş'in Genel Sekreteriydi öldürüldüğünde.

Genel Başkanımızı kaybettikten sonra Zonguldak'ta, ülkemizde ve dünyada çok şeyler değişti.

Zonguldak ve ülke olarak o günleri gözümüzün önüne getirirsek; gerek çalışan işçi sayısı açısından gerek Zonguldak'ın nüfusu açısından, gerekse Türkiye'nin yönetim biçimi açısından ve gerekse çok yakın coğrafyamızda olan-bitenler açısından gerçekten öngörülemeyen değişikliklerdi.

Bugün TTK'da çalışan sayımız 8 binlerin altına düştü. Bu çok komik bir rakam. Rahmetli Genel Başkanımız Şemsi Denizer'in doğduğu topraklarda, ülkemizin tek taşkömürü havzasında çalışan sayısı 8 binlerde.

Yine bu bölgede Çatalağzı'nda doğduğumuz topraklar ithal kömürle zehirleniyor. 10 milyon ton tüketimin olduğu bir santrallar blokundan bahsediyoruz. Bunlar hep ithal kömürle çalışıyor.

Yerin altında kömür yatıyor. Yerin üstünde iş bulamadığı için memleketini terk eden ve gerçekten çok alt seviyelerde yaşam mücadelesi veren Zonguldaklılardan, gençlerimizden bahsediyoruz.

Kömür işletmeciliği denilince akla Zonguldak geliyor, maden şehitleri denilince de Zonguldak şehitleri akla geliyor.

Başka yerlerde de büyük facialar meydana geliyor. Bu da işçi sağlığı ve güvenliğinin hangi seviyelere düşürüldüğünü Soma örneğinde gördük. Daha çok kar, daha çok iş kazası ve daha çok işçi ölümü. Orada ölenler, maden şehitleri açısından farklı bir muameleye tutuldu, Zonguldak'ta ve ülkemizin diğer şehirlerindeki maden şehitleri farklı muamelede.

Bunlarla ilgili parlamentoda da mücadelemiz var ama yetmiyor.

Benim çok önceden de arkadaşım Şemsi Denizer ile 1980 öncesinde aynı siyasi hareketin, aynı gençlik hareketinin içerisinde bulunduk. Genel Başkan oluş sürecinde beraberdik. Büyük Yürüyüş'te beraberdik. Biz Adalet Yürüyüşü'nde de Zonguldak maden işçilerinin ve Zonguldak halkının yaptığı o efsanevi yürüyüşün ruhunu bir ölçüde yansıtmaya çalıştık.

Ben Genel Başkanımızı tekrar anıyorum".

Editör: Pusula Gazetesi