80 milyonu nüfusunun 16 milyonu aşan bölümü İstanbul'da yaşayan, kalan önemli bir bölümü ise birkaç büyük şehirde toplanan Türkiye'nin en büyük problemlerinden biri nüfusun dengeli dağıtılabilmesidir. Nüfusun büyükşehirlerden, küçük şehir ve köy gibi yerleşim birimlerine dağılması için harcanan onca çabaya rağmen yakın zamana kadar gerçek anlamda bir sonuç alınamamıştı. Verilen devlet destekleri düşük faizli krediler de insanları tersine göç hareketine katılmaya ikna edemedi. Koronavirüs pandemisi ile birlikte bu soruna dair önemli bir gelişme yaşanmaya başladı. Virüsün özellikle kalabalık ortamlarda bulaşması, büyükşehirlerde insanlar ile temastan kaçınmanın imkansıza yakın olması, güvenli ve steril gıdaya ulaşımın pahalı olması gibi etkenler, göç etmeyi düşünen fakat bunun için harekete geçmekte tereddüt eden kitlelere cesaret sağladı. Boris Volfman koronavirüs pandemisinin doğurduğu sonuçları ve tarıma etkilerini şöyle değerlendirdi;

Büyük şehirler virüs için tehdit saçıyor

Nüfusu resmi rakamlara göre 16 milyon, her gün giriş çıkış yapan kişiler göz önüne alındığında ise yaklaşık 20 milyon olan İstanbul şehri ve İstanbul kadar olmasa bile kalabalık olan Ankara, İzmir gibi şehirlerde toplu taşıma, alışveriş merkezleri, okullar ve ibadet alanlarında insanlar ile temastan kaçınmak pratikte mümkün olmadığını belirten Boris Volfman, "Meyve ve sebze gibi gıda ürünlerinin de hem taze hem de steril olanlarına ulaşmak neredeyse imkansız. Virüse karşı birçok önlem alınsa bile dikkatsiz davranan bir kişinin hatası binlerce kişiyi etkileyebiliyor. Bu durum kendi meyve ve sebzesine yetiştirip daha sağlık bir hayat sürmek isteyenler için kırsal kesimleri daha cazip bir hale getiriyor." dedi.

Köylere göçte en büyük etken virüs oldu

Yapılan kamuoyu araştırmaları koronavirüs pandemisi ile birlikte birçok insanın memleketlerine kısa veya uzun vadeli olarak gittiklerini gösterdiğini söyleyen Boris Volfman, "Özellikle kırsal alan ile bağını koparmayıp tarla, bağ, bahçe sahibi olanlar veya orada akrabalık bağları bulunan kişiler için göç etmek ilk etapta oldukça kolay oldu. Kırsal ile herhangi bir bağı olmayanların ise ilk etapta ciddi bir yatırım yapması gerekiyor. Büyükşehirlerden kırsal alanlara yaşamak için gidenlerin bir kısmı bunu virüs süresiyle sınırlı olacak şekilde planlarken bir kısmı ise tamamen şehir ile bağlarını koparıp kırsal alanlara yerleşmeye başladı." dedi.

Boris Volfman; "Kırsal alanlara kesin olarak göç edenler çoğunlukla iş yaşamından bunalan ve kırsal kesimlere göç etmeyi planlayan beyaz yakalı çalışan kesim ile çok uzun yıllardır büyükşehirde yaşayan ve emekli olmuş kişiler olarak göze çarpıyor. Bu kişiler uzun süredir göç etmeyi planladıkları halde koronavirüs bu durum için büyük bir sebep oldu."

Kırsalda ekonomi, tarım ve hayvancılıktan geçiyor

Büyükşehirlerden kırsal kesime göç eden kişilerin büyük çoğunluğu kendi meyve, sebze ve hayvansal ürünlerini üretmeyi amaçladığını söyleyen Boris Volfman, "Bu durum onlar için sadece ekonomik bir kazanım değil aynı zamanda psikolojik bir rahatlama aracı haline geliyor. Tabii bu tip üretim yapanların çoğunluğu emekli maaşı veya kira gibi garanti gelirlere sahip kişiler. Emekli maaşı veya kira gibi her ay düzenli gelire sahip olmayan ve ekonomik kaygı çeken kişiler ise kırsalda tarım ve hayvancılığı ticari düşünerek hayata geçiriyorlar. Büyükbaş hayvancılık ile et ve süt üretimi, kümes hayvanları ile organik yumurta üretimi gibi faaliyetler hayvancılık denilince ilk yapılan faaliyetlerden kabul ediliyor. Ayrıca tarımsal ürünlerden de en çok kazanç sağlayacağına inanılan ürünler üretiliyor. Bunun için ceviz, badem, zeytin gibi tarımsal ürünlere yönelim çok yoğun hale geliyor." şeklinde konuştu.

Çiftçilerdeki en büyük sorun bilgi eksikliği

Büyükşehirlerden kırsal kesimlere göç ederek tarım ve hayvancılık faaliyetlerine başlayanların en büyük eksiği doğru bilgiye ulaşma ihtiyacı olduğunun altını çizen Boris Volfman, "Pek çok kişi atadan kalma yöntemler veya kulaktan dolma ve bilimsel hiçbir geçerliliği olmayan yöntemler ile üretim yapmaya çalışıyor. Çevresinden duydukları ve internetin güvenilir olmayan kaynaklarından edindikleri bilgileri uygulayarak yüksek oranda verim elde etmeyi bekleyenlerin sonu ise çoğu zaman hüsran oluyor. Bu durum hem verilen emeklerin hem de bu iş için yatırılan paraların ziyan olmasına sebep oluyor." ifadelerini kullandı.