Büyük Birlik Partisi (BBP) Zonguldak İl Başkanı A. Taner Yıldırım, Alperen Ocakları’nı eleştiren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu’ya tepki gösterdi.

“Sayın Turpcu’nun 3 Ocak 2017 tarihinde Alperen Ocakları ile ilgili yapmış olduğu açıklama, akla ziyan jurnalcilikten ibarettir” diyen BBP İl Başkanı Yıldırım, yazılı açıklamasında şunları söyledi:

“Sayın Turpcu; Alperen Ocakları; sosyal, kültürel ve siyasi faaliyetlerde bulunan milli, yerli ve ülkesinin bölünmezliğini birlik ve kardeşliğini muhafaza etmek içerden ve dışarıdan gelen her türlü terör ve bölücü akımlara karşı olmuş bir gençlik hareketidir.

Alperen Ocakları; teröre, şiddete emperyalizmin her türlüsüne karşı duyarlı ve tepkili bir harekettir. Yılbaşından önce kültür emperyalizmine karşı hiçbir canlıya ve çevreye zarar vermeden yapmış oldukları tepkiyi ‘terör’ diye nitelemek, anlayışsızlık ve cahillikten ibaret düşüncenin hezeyanıdır.

Sayın Turpcu; Alperenler 35 yıldır ülkemizde her türlü terör eylemi yapan resmi ve sivil birçok cana kast edip şehit eden kahpe PKK’ya, onun yandaşlarına ve onları sevenlere her türlü tepkiyi ortaya koymuştur. Oysa siz ve arkadaşlarınız bu bölücü hain PKK’ya hem meclis içinde, hem de meclis dışında destek olmuşsunuz. Aynı zamanda yine terör örgütü olan DHKP-C’yi de partinizin içinde barındırmış ve desteklemişsiniz. Şimdi siz terör örgütü destekçisi olmuyorsunuz da Alperenler mi oluyor?

Aynı zamanda sizin Zonguldak için yaptıklarınız da ortadır. Çalıştırdığınız işçilerin emeğini sömürmek, aynı zamanda milletvekili olduğunuz şehrimizde yarım bıraktığınız hastane inşaatının hesabını verin. Sağlık Bakanının sizi hemşehrilerinizin önünde azarlamasından bizler şehrimiz adına utandık. Siz bırakın Alperenleri işinizin en iyisini yapmaya çalışın.

Milletvekili olduğunuz şehrin sorunlarını biliyor musunuz? İsterseniz biz size hatırlatalım. Öncelikle sizin yüzünüzden hastane inşaatı durdu, yollarımız daha bitmedi, sanayimiz ve ticaretimiz geriledi, maden kömürü üretimi düştü, işçi sayısı azaldı, birçok şehre göre avantajları olan şehrimiz göç veriyor. Bunun sebebi Zonguldak değil, sizlersiniz. Zonguldak, yer altı ve yerüstü zenginlikleri olan işgücü yüksek bir il olmasına rağmen sizlerin beceriksizliği yüzünden hiç hak etmediği bir şekilde ‘büyük köy’ diye anılıyor. Sizin Zonguldak’la ilgili projeniz var mı? Söyleyin de bilelim.

Siz bunları halledin, jurnalciliği bırakın. Alperenler terörün her türlüsünü ve kimden kime yapılırsa yapılsın karşı olan milletinin ve ülkesinin yanında olan harekettir."
TURPCU NE DEMİŞTİ?

CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu, yaptığı açıklamada şunları söylemişti:

“Yeni yıl öncesinde yapılan açıklamalar, baskılar, laik devlet ilkesi bir kenara bırakılarak, başta Milli Eğitim Bakanlığı eliyle olmak üzere yapılan açıklamalar, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yılbaşı kutlamalarını gayri meşru ilan etmesi bu iklimin değirmenine su taşıdı. Yeni yıl öncesi iktidarın destekçileri bu katliamın kaldırım taşlarını döşediler. Ancak iktidar bunlarla ilgilenmek yerine, zamanında ‘dokunan yanar’ diyerek FETÖ tehlikesini o günlerden haber veren, bu uğurda bedel ödeyen gazeteci Ahmet Şık’ın, trajikomik şekilde FETÖ/PDY silahlı örgütlerin propagandasını yapmaktan tutuklanmasıyla yakından ilgilendi. Cumhuriyet Gazetesi’nin çaycısı bile tutuklandı. Bildiri dağıtan sarıklıların, Cübbeli Ahmet Hoca gibi din tacirlerinin, resim galerisi basan Alperenler Ocakları üyelerinin üstüne gitme gereği duymadı. Ne yazık ki, bu zihniyet her yerde, okullarda idareci, kamu kurumunda, bakanlıklarda yönetici durumundadır. Herkes gücü, mevkii ölçüsünde bu eylemleri gerçekleştiriyor, baskı yapıyor veya bir şekilde destek veriyor! Bu zihniyete yol verenlerde ülke yönetiminde. İktidarın körüklemesiyle, insanlar birbirlerini bu şekilde ötelemeye devam ettikleri sürece terörü yenemeyiz. Kimsenin kimseye tahammülü, anlayışı kalmamış. Bir toplum bu kadar kin, nefret, ayrışma ve önyargıyla birlikte nasıl yaşayabilir? Bunların hepsinin tahammülsüzlük, karşı tarafın yaşam şekline saygı duymamak, tek tip bir insan yaratma çabaları olduğunu bilelim. Ne yazık ki, ülkemizde değeriniz iktidar destekçisi olup olmadığınıza göre belirleniyor. Böyle bir şey olabilir mi? Gördüğümüz kadarıyla ülkenin bu hale gelmesinde iktidardan kendisini sorumlu hisseden hiç kimse yok. Ancak ölüm var, terör var, ayrıştırma var, geleceğe korku ile bakan insanlarımız var. İstifa ya da görevden alma mekanizmasının işlemesi için daha ne olması gerekiyor? Ayrıca istifa mekanizması ayıplanacak bir durum değil, tam aksine büyük bir erdemdir. Bir ülkede yöneticiler iyi yaptıkları işlerle övünürken, olumsuz olayların sorumluluğunu üstlenecek olgunlukta olmak zorundadır.”

Editör: Pusula Gazetesi