-ÖZEL İÇERİK-

Zonguldak Nostalji Facebook sayfasında profil resmindeki kadının çok dikkat çektiğini belirten Yüksel Yıldırım "Sayfanın sahibini o bayan olduğunu zannediyorlar. Bununla ilgili bana taciz de geliyor. Ben onlara gülüp geçiyorum. Bugüne kadar hiç tanıdık çıkmadı. Almanya'dan İstanbul'dan bir sürü takipçi var. O kadının yakını da çıkmadı" dedi.

Pusula Gazetesi'ne verdiği röportajın bir kısmında profil resmi ile ilgili soruyu yanıtlayan Yıldırım, şöyle konuştu;

"Sayfanın profil resminde bir bayan var. O bayanın da bir hikayesi var. Onun hikayesi uzun. Deniz Kulübü'nde 1959 yılında çekilmiş fotoğraf. O fotoğrafı ben bir mezatta gördüm. Deniz Kulübü'nde çekilmiş olduğunu görünce içim burkuldu, hoşuma gitti. Satın aldım. Bu bayanın kim olduğu hikayesi de var. Bunu profil resmi yaptıktan sonra takipçiler oluşmaya başladı. Bir baktım 1 günde bin kişi beğenmiş. Hızlı bir artış başladı sayfada. Sayfa beğeni sayısı 5 binlere geldiğinde bana bir mesaj geldi Çin Halk Cumhuriyeti'nden. Yıldırım Özener adında. Onda da fotoğrafım var benim. Çin'de yaşıyor kendisi. Fener Mahallesi'nde büyümüş, buranın çocuğu. Orada büyümüş, babasının işinden dolayı. Fener'e aşık bir insan.

Yıldırım Özener'in bana yazdığı bilgiler doğrultusunda bir köşe yazısı yazmıştım ve o köşe yazısı şöyle;

"Bayanın Zonguldaklı ve Fener mahallesinin misafirlerinden olmadığı kesin. Şöyle ki: Eğer olsaydı şimdiye kadar kim olduğu çoktan belli olurdu. O yıllara geri dönelim. Her yaz Fener mahallemize, mahallemizde oturanların misafirleri gelirler ve yazı bizlerle beraber tatil yaparak geçirirlerdi. Fener mahallesi (Deniz Kulübü ) bir sayfiye yeriydi. O zamanlar Fener'de kimin misafiri geldiğini hemen hemen hepimiz bilirdik. Deniz kulübü dolar taşardı. O yıllarda Deniz Kulübüne yalnızca üyeler girebilirdi. Fener'de oturup da dışarıdan gelenler, üyelerin eşliğinde misafir olarak veya misafir kartı çıkartılarak Deniz Kulübü'ne girebilirlerdi. Yoksa Deniz kulübünün kapısında görevli, Rasim abiden kaçak giriş yapmak imkansızdı. Bu bayanın Fener'e geldiğinde yaz çoktan bitmişti, yaz mevsimi değildi. Deniz kulübünde çekilen bu resimden de yaz sezonu olmadığı anlaşılıyor. Benim hatırımda kalan da Şenol Hanım diye çağrılan bayanın geldiğinde havanın soğuk ama daha güneşli olduğu zamanlarıydı. Deniz kulübünde geçen bayanlar matinesinin ardından ertesi günü, rahmetli annemin bizim evde, mahallemizdeki diğer bir kaç arkadaşıyla davet ettiği bu güzel ve sevecen bayan istek üzerine dansöz elbisesini tekrar arabadan alıp yarı çıplak, ellerinde zilleri, ağır esans kokusuyla dans ettiğidir. Hayatımda ilk kez karşılaştığım bu an çok açık ve net hala hafızamda.

Bu resme çok kereler uzun süredir bakıp hafızamı zorluyorum ve nihayetinde belki sizlerden de gelebilecek bazı detaylarla açıklığa kavuşturabileceğimizi ve çok büyük ihtimalle kendisinin çocukluğumda hayran kaldığım, Zonguldak dışından gelen o güzel dansöz bayan olduğunu düşünüyorum. Anılardaki yüz ve resimdeki bu yüz. Makyajlı yüzü hala gözlerimin önünde saçları çok uzundu. Tahmin ediyorum resimde saçları biraz arkadan toplanmış gibi. Herkes bilir; 5-6 yaşlarında olmama rağmen, çocuklukta bazı öyle anılar hafızalarda yer eder ki, ömür boyu silinmez ve net kalırlar. Konu hakkında yazışarak bilgi alış verişi yapmak isteyen ve soruları olan arkadaşlar yazabilirler , tenkit edebilirler her türlü yoruma açığım. Hepinize Himalaya'ların ardından selam ve sevgiler."

NOT: Yüksel Yıldırım'ın Öznur Güneş'e verdiği röportajın tamamı sayfamızda yayınlanacaktır.

Editör: Pusula Gazetesi