Yaşadığım bir banka işlem günümü önce paylaşmak istiyorum...
"1991 yılından beri Garanti Bankası ile çalışıyorum. Bankacılığa ait yapılan bütün işlemleri kullanıyorum. Eski ve düzenli ödeme yapan iyi bir müşterisiyim. 1991 yılında ilk hesap açtığım günlerdeki bankacılığı ve bankacıları çok arıyorum. Son yıllarda karşımıza getirilen kölelik bankacılığı sistemi beni ve diğer müşterileri çok üzüyor ve isyan ettiriyor. Gereksiz ve zamansız yapılan kesintiler, masraflar, ihtiyaç halinde alınan krediler için yapılan kesintiler, yüksek faizler. Zorla yapılan fırsatçılıklar, kartlar, aidatlar vs.vs. (günümüzde bütün bankalar için geçerlidir)
Asıl konu bunlar değil...
"İnternet bankacılığı haricinde hesabımla ilgili işlem yapmam gereken bir günün sabahı, işyerimi kapatıp saat 09.00'da bankanın önündeyim. Dakikaların önemli olduğu iş saatlerim. Banka kapısı kapalı ve güvenlik memuru kilitli kapının diğer tarafında... Açılıp işlem yapmayı bekliyoruz, sıranın en başındayım ve kuyruk bir anda uzadı. Bazı görevliler kapıdan yeni giriş yapıyor. Saat 09.05 oldu durum aynı, güvenliğe işaret edip açmasını istiyorum, ancak arkasını dönüp uzaklaşıyor.
Beklemekten başka çare yok...
Kuyruk uzuyor ve insanların sabırları azalıyor, homur-homur sesler yükseliyor.
Saat 09.14 kapı açılıyor.
Niye geç açıldığını soruyoruz ancak cevap alamıyoruz.
Sıramatikten ilk sırayı ben alıyorum, banka kartımı sokup butona basıyorum.
Diğer müşteriler arkamdan aynı işlemi devam ettiriyorlar.
Önce 4 kasa, biraz sonra 1 kasa daha işleme başlıyor.
5 kasada da sıram ilk olduğum halde numaram çıkmıyor.
Kızıyorum ama şaşırmıyorum, sabırlıyım, hesabımdaki paranın sıfır sayısı, sıramı ve haddimi belirliyor çünkü.
Ancak, 5-10 kişiden sonra artık bankanın haddini aştığını düşünüyorum.
O anda numaram ekranda beliriyor.
O an için hiç öncelik sırası olmayan normal vatandaşın halini düşünüp, kendimi yalandan teselli ediyorum.
Kasa memuruna işlemimi yaptırıyor, birkaç konuda soru soruyorum.
Duyguları alınmış sadece işini yapmaya çalışan görevliye işlemimi yaptırıp, teşekkür edip ayrılıyorum.
Banka şubesine ve çalışanlarına hiçbir şey deme hakkım yok, desem de gidişatın değişeceğine inanmıyorum.
Diğer bankalarda da durum aynı zaten...
İnsanların mevduat hesaplarına göre işlem ve muamele görmesi bana sanal ortamda yapılan bankacılık işleminin, şubede de aynı olduğunu çağrıştırdı.
Karşımızdakini görmeden, dokunmadan işlem yapılan sanal alem gibi, şubeler de aynı olmuş...
Çağın gereği değil, çağımızın hastalığı olmuş..."

Geçmişten günümüze bankacılık...
İnternet bankacılığı, telefon bankacılığı, ses tanıma sistemi, göz tanıma sistemi, parmak izi, robot danışman gibi sanal bankacılık hizmetleri hayatımızın artık bir parçası. Anlık yapılan işlemler, döviz alım satımı, yatırım işlemleri, fatura ödeme ve bunun gibi birçok hizmeti cep telefonumuzdan, bilgisayardan istediğimiz saat ve zamanda gerçekleştirebiliyoruz. Zaman tasarrufu ve rahatlık bakımından güzel hizmetler bunlar...
Daha yakın tarihimizdeki bankacılığı dönelim...
1960, 70 ve 80'lerin bankacılığı aile bankacılığıydı. "Ailenizin bankası" sloganlı yıllardı. Çocukların tasarrufa yönelmesi, gelecekte birikim sahibi olabilmeleri için hesap açılır, kumbara ve başka hediyeler verilerek özendirilirdi. Sene sonlarında hesaplara banka tarafından komisyon yüklenir. Reklam ve hediyelerle müşteriler memnun edilirdi. Çocuklar için banka vitrinlerinde çizgi film animasyonlu ışıklandırmalar yapılır, annemizin, babamızın elini tutarak vitrin önlerinde heyecanla seyreder gelecek hayalleri kurardık. Güler yüzlü, samimi memurların çalıştığı, işlemden sonra veznede beklenen kuyrukta sıkılmadan, adil ve sınıf ayrımı yapılmadan sıra beklenirdi. Bankanın kazancı ikinci planda tutulup, müşterinin çıkarları gözetilir, devlet tarafından desteklenirdi. Paramızın devlet tarafından güvence altında olmamasına karşın, ister devlet bankası, ister özel banka olsun suistimal bankacılık haricinde güven esastı.
Günümüz bankacılığı diğer değerlerimiz gibi yok olmuş durumda. Devlet veya özel, o banka, şu banka, eski müşteri, yeni müşteri hiç önemli değil, önemli olan hesabınızda yatan paranızın miktarı, banka cüzdanınızdaki mevduat hesabınızda noktadan önceki hane sayısı.
İnternet şubesinde dolaşırken, baktığınız bilgisayar monitörü ile şubede baktığınız memurun suratı arasında bir fark kalmamış. Sanal bankacılık gibi şube de sanal olmuş...
Yaptığı her hareket ve işlem kamera, mikrofon ve program ile izlenen banka memurunun takip edildiği, baskı altında yapmak zorunda kaldığı sahte gülme ifadesi. Söylediği her cümlenin genel merkez tarafından denetlendiği bir memurdan başka ne bekleyebiliriz ki...

Editör: Pusula Gazetesi