El ve ayak tırnaklarında kalınlaşmaya, renk ve şekil değişikliklerine neden olan tırnak mantarı birkaç farklı mantar nedeniyle meydana gelebiliyor. Mantarlar ayakkabıların içerisindeki nemli ve havasız ortamlarda gelişebiliyor. Tırnak mantarı vakalarında tırnağın rengi sarıya ya da kahverengiye dönüşebiliyor. Tırnak aşırı büyüyor ve kalınlaşıyor. Tırnağın altında ise kötü kokulu bir birikim oluşabiliyor. Enfeksiyonun ilerlemesi ile tırnak gitgide ufalanıp dökülebiliyor ve ayakkabının içinde rahatsızlığa ve ağrıya neden olabilecek ölçüde kalınlaşabiliyor.

Tırnak mantarının görünümüne bakılarak tanı koyulabilse de bazen tırnaklardan küçük örnekler alınıp test edilebilmesi ihtiyacı duyulabiliyor. Tırnak mantarında iyileşme nadiren kendiliğinden gelişebiliyor. Genelde kronik bir hastalık olan tırnak mantarı kötüleşerek diğer tırnakları etkiler hale gelebiliyor. Etkilenen tırnakta düşme olsa bile yeni tırnağın da mantar ile enfekte olması durumu söz konusu olabiliyor.

Tırnak mantarından korunmak için ayağın hava almasını sağlayacak rahat çoraplar ve ayakkabılar giyilmesine özen gösterilmesi gerekiyor. Ayakkabı, havlu, terlik ve tırnak makası gibi kişisel eşyaların başkaları ile paylaşılmaması; ayakların her gün yıkanıp tamamen kurulanması da tırnak mantarından korunmayı sağlayan önlemler arasında yer alıyor.

Tırnak mantarı ile enfekte olan tırnakların podolog olarak anılan uzmanlar tarafından mümkün olduğunca uzaklaştırılması ile tedavi süreci başlayabiliyor. Bunun için tırnak makasla kesilebiliyor, törpülenebiliyor ve üre içerikli bir krem ile eritilebiliyor. Enfeksiyonun hafif ve tırnakta küçük bir alan ile sınırlı olduğu durumlarda antifungal bir krem ya da ilaçlı tırnak cilasından yararlanılabiliyor. Enfeksiyon birkaç tırnakta ya da tırnağın geniş bir alanındaysa terbinafin ya da itrakonazol gibi oral antifungal tedavi tercih edilebiliyor. Çok şiddetli ve tırnak mantarının tedaviye dirençli olduğu vakalarda tırnağın tümünün cerrahi olarak çıkarılması gereksinimi doğabiliyor.

Tırnaklara sürülen mantar ilaçlarının emilimi tırnak gibi sert bir doku söz konusu olduğundan oldukça düşük olabiliyor. Bu nedenle bu yöntemde başarı oranı düşük ve tekrarlama oranı yüksek olarak biliniyor. Ağız yoluyla mantar ilaçları günlük ya da haftalık olarak kullanılabiliyor. Lazerle tırnak mantarı tedavisi İstanbul ve diğer illerde en sık tercih edilen yöntem olarak biliniyor. Bu yöntem; sistemik ve lokal tedavilere dirençli tırnak mantarlarında, sistemik tedavi alamayacak hastalarda rahatlıkla kullanılabiliyor. Lazerle tırnak mantarı tedavisi her yaş dönemindeki hastalarda düşük risk ve son derece güvenli kullanım özellikleri nedeniyle rahatlıkla uygulanabiliyor. Lazerle tırnak mantarı tedavisin kullanılan lazer ışınımı, tırnak ve tırnak yatağındaki dokular tarafından emiliyor ve ısı açığa çıkıyor. Bu ısının etkisi ile mantar etkenlerinin ve bakterilerin yok edilmesi mümkün oluyor. Lazerin bu etkisi herhangi bir şekilde tırnak yatağına, tırnağa ve etrafında bulunan yumuşak dokuya zarar vermiyor. Lazer yöntemi mantar enfeksiyonunun bulunduğu tırnağın tüm alanını kapsayacak şekilde uygulanıyor. Uygulama esnasında oluşan ısı kimi zaman hastalarda tırnakta ısınmaya ve sızlama hissine neden olabiliyor. Sonrasında ağrı kesici kullanımına ve pansumana ihtiyaç duyulmuyor. Seanstan sonraki günlerde ağrı ve günlük aktivitelerde kısıtlama söz konusu olmadığı için istirahat ihtiyacı da doğmuyor. Ayrıca lazer tedavisi uygulandıktan sonra manikür ve pedikür uygulamaları ile oje kullanımında da herhangi bir kısıtlama söz konusu olmuyor.

Nasır Tedavisi İle Nasırlarınızdan Kolayca Kurtulabilirsiniz

Cildin reaksiyonu olan nasır cildin sürtünme, baskı ve mikro travmalar nedeniyle tahriş hissettiği bölgede kalınlaşarak tepki vermesiyle ortaya çıkıyor. Bu kalınlaşma sonucunda da ilgili bölgede nasır oluşuyor vücudun ağırlığını taşırken bölgedeki derinin çokça travmaya maruz kalması nedeniyle nasır en çok ayaklarda ortaya çıkıyor.

Dar, sıkı ve topuklu ayakkabıların giyilmesi, iki ayak parmağının birbirine sürtünmesi ve baskısı nasır oluşumunu tetikleyen nedenler arasında yer alıyor. Nasır ayaklarda çoğunlukla yürüme esnasında parmakların üst kısmının ayakkabıya sürtündüğü yerde oluşuyor. Sürtünme sonucunda oluşan basıncın da nasır oluşumundaki en önemli etkenlerden olduğu kabul ediliyor.

Nasır tedavisi İstanbul içerisinde pek çok farklı merkezde gerçekleştiriliyor. Nasırın iyileşebilmesi için öncelikle nasırın ortaya çıkmasına neden olan sürtünmenin ve basıncın ortadan kaldırılması gerekiyor. Cerrahi uygulamalar ile alınabilecek olan nasırlarda genellikle radyo frekans yöntemi kullanılıyor. Bu yöntem ile nasırın köküne kadar alınması sağlanabiliyor. Bu işlem lokal anestezi altında uygulanıyor. Radyo frekans yöntemi ile nasır buharlaştırılıyor ve nasırın alındığı bölge sekonder iyileşmeye bırakılıyor. Operasyon sonrasında hasta herhangi bir şey hissetmiyor. İşlem tamamlandıktan sonra bölgenin pansumanı yapılıyor ve belirli bir süreliğine kapatılıyor. Hamilelik döneminde nasır tedavisinin uygulanmasının herhangi bir sakıncası bulunmuyor.

Nasırın tekrarlamaması için ayak temizliğine dikkat edilmesi gerekiyor. Gün içerisinde uzun süre ayakkabının içerisinde kalan ayakların akşamları ılık suda bekletilmesi ve ölü deriden arındırılması sağlıklı ayaklara sahip olunmasında önemli bir rol oynuyor. Ayakları sıkacak ayakkabılardan uzak durmak, ayakkabıları değişimli olarak kullanmak ve ayakları düzenli olarak nemlendirmek de nasır oluşmasını engelleyen etkenler arasında bulunuyor.