Tüm din görevlilerine başarılar dileyen Erol; " Diyanet İşleri Başkanlığı, 1-7 Ekim tarihleri arasını içeren ekim ayının ilk haftasını 1986 yılında "Camiler Haftası" olarak ilan etmiş, o zamandan itibaren bu haftayı "Camiler Haftası" olarak kutlamıştır. 2003 Yılından bu yana ise bu haftaya Din görevlilerini de ilave ederek "Camiler ve Din Görevlileri Haftası" olarak kutlamaktadır.

Hafta münasebetiyle Çaycuma ilçemizde görev yapan kardeşlerimizi ziyaret ettik . Rabbimiz kendilerine Ümmet -i Muhammed'in birliğine, dirliğine ve selametine vesile olacak çalışmalar yapmayı nasip eylesin"dedi.

Erol, merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocanın Memur-Sen büyük ailesi nazarında da özel bir değeri olduğunu söyleyerek;" Türkiye Cumhuriyeti 54. Başbakanı ve Milli Görüş Lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan , Memur -Sen'in kuruluşundan itibaren manevi destek sağlamıştır . Başbakanlığı döneminde kamu görevlileri, işçiler ve emekliler Cumhuriyet tarihinin en yüksek zammını aldı. Türkiye'nin maddi ve manevi kalkınmasında İslam dünyasının birlik ve beraberlik içinde olması yolunda ortaya koyduğu projelerle kubbede hoş bir seda bırakan merhum Hocama bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum" ifadelerini kullandı.

Memur-Sen konfederasyonun kurucusu Mehmet Akif İnan'ın ise öldürücü ve felç edici "Paslı bıçak"a benzettiği Batı medeniyetine karşı her zaman alternatifler ortaya koymuş, büyük Türkiye ideali ve büyük İslam Medeniyeti fikrini sürekli toplumun nazarına sunmuştur. Merhum Akif İnan büyüğümüze de Allah'tan rahmet diliyorum"dedi.

Gündeme ilişkin değerlendirmede bulunan İlçe Başkanı Erol ; " 2018 yılının ilk 6 ayı için % 4, ikinci 6 ayı için ise % 3.5 olarak açıklanan memur maaş artışlarını yetersiz bulduğumuzu belirtmek isterim . Yüzde 7 büyüdüğü iddia edilen Türkiye'de kamu çalışanlarına düşen pay bu olmamalıydı . Bir hükümetin vereceği zam, enflasyonun üzerinde değilse zaten bu zam değildir . Son zamanlarda gündeme gelen bazı vergilerin yüksek oranlarda artırılması konusunda da şunları ifade edebilirim ; Maliye Bakanından "Borçlanmadık, vergi artırdık" şeklinde bir savunma gelmiş . Yeni bir borçlanma yapılmasa bile mevcut borçların faizleri için bütçede 50 milyarın üzerinde bir ödenek ayrıldığı hatırlandığında , şimdilik borçlanılmamış olması ülkenin ve vatandaşın borç yükünden kurtulacağı anlamına gelmiyor. Kaldı ki iç ve dış borçlanmaya tamamen son verilmiş de değil. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek yaptığı açıklamada borçlanmanın yüksek faiz sebebiyle yapılacak hizmetlerden imtina etmek anlamına geldiğine dikkat çekerek, "Bu nedenle borçlanma yerine vergi artışını tercih ettik" demiş. Demiş ama ;

Vergi artışlarının hizmet ve yatırımları hızlandıracağını savunmak mümkün mü?

Artan vergiler sebebiyle alım gücünün düşmesi nasıl engellenecek?

Vatandaşın alım gücünün düşmesi üretimi olumsuz etkilemeyecek, dolayısıyla ülke yerinde saymaya devam etmeyecek mi?"şeklinde konuştu.

Editör: Pusula Gazetesi