Pusula'ya konuşan Erkmen, talihsiz bir söze bakarak değerlendirmenin yanlış olduğunu ve Atatürk'e hakaret eden kişilerin devletin önemli yerlerinde görev yaptığına dikkat çekti.
"HERKESLE DİYALOGLARI İYİ OLAN MÜLKİ İDARE AMİRİ HER ZAMAN BAŞARILI OLUR"
'Sağlıkçılar bize yük oldu' sözlerinin kabul edilecek bir ifade olmadığını söyleyen Yavuz Erkmen; "Zonguldak ilinde vali olarak görev yapmak şerefi bana da nail oldu. Zonguldak'ta en uzun süre kalan vali olarak da kendimi düşünüyorum. Bir taraftan devleti temsil ederken diğer taraftan hükümeti temsil ediyorsunuz. Devlet ile millet arasında bir köprü vazifesi görüyorsunuz. Bunun için herkese eşit mesafede herkesi kucaklayan ve herkes ile iyi diyalog kurabilen o ilişkiye sahip olan mülki idare amiri her zaman başarılı olur. Zonguldak'ta uzun süre kalabilen valilerimiz oldu ama son zamanlarda çok kısa süre içerisinde görev yapıp ayrılan vali arkadaşlarımız da oldu. Görevden alınma nedenlerini biz bilemediğimiz için buraya atamayı yapan merci dolayısıyla da en iyi şekilde bunu değerlendirir diye düşünüyorum. Ama kısa sürede görev anlamında verimlilik için düşündüğümüz de yetersiz olduğunu buluyorum. Çünkü özellikle bölgeyi de bilmiyorsanız bu bölgede daha önce de hiç çalışmamışsınız öncelikle yörenin fiziki yapısının ötesinde demografik yapısını, sosyal özelliklerini, güçlü ve zayıf yönlerini öğrenip bunların projeyi dökülmesi ve arkasından da hayata geçirilmesi bakımından göze aldığımızda iki yıllık sürenin az olduğunu düşünüyoruz. Ben burada bir görev yaptım. O dönem içerisinde başarabildiğimiz konular da oldu giderken başladığımız yarım kalanlar da oldu. Bu bakımdan sürenin uzun olması sonuç alma anlamında çok daha yararlıdır" dedi.
"ATATÜRK'E HAKARET EDEN KİŞİLER DEVLETİN ÖNEMLİ YERLERİNİN BAŞIN DA GELİYOR"
Vali Erdoğan Bektaş'ın pandemi sürecinde 'sağlıkçılar bize yük oldu' ifadesini değerlendiren Yavuz Erkmen, "O talihsiz bir sözdü. Sağlıkçı arkadaşlarımızın gayretini kimse inkar edemez. Çünkü onlar yükten ziyade insan hayatını kurtarmaya yönelik ve bu salgının başka yerlere bulaşmasını engellemeye yönelik canını siper ederek evlerine gitmeden çalıştılar. Dolayısıyla o sözleri hiç kimsenin kabul etmesi mümkün değil. O talihsizlikle ağızdan çıkmış bir söz olarak kabul ediyorum. Her doğru her yerde söylenmez. Dolayısıyla bu sözün talihsiz bir söz olduğunu zaten belirttik. Burada amaç artısı ve eksisi ile tartılıp ona göre değerlendirmek lazım. Bazen öyle laflar eden kişiler oluyor ki, bakıyorsunuz görevlerine devam ediyorlar. Atatürk'e hakaret eden kişiler devletin önemli yerlerinin başına geliyor. Bir söze bakarak bunları değerlendirmek bence yanlış olur. Burada önemli olan halk tarafından sevilip sayılmaktır. Halk zaten seviyorsa başının üzerinde tutar. Ve o kişiye her zaman saygısını gösterir. Zaten biz hep idareci olarak şunu söylüyoruz. Siz alnınız ak vicdanınız rahat olarak gayret sarf edip çalışma yapıp arkanızdan da güzel eserler bırakıp buradan ayrılıp tekrar geldiğinizde insanlar size 'Allah razı olsun' diyebiliyor sokaklarda rahatça dolaşa biliyorsanız idareci için en büyük şans budur. Sizi gördüğü zaman suratını çevirmiyor buyurun gelin bir çayımızı için deniliyorsa, bir kamu görevlisi için en büyük mükafattır. Bu yüzden ben görev sürenin kısa olduğunu ve bu talihsiz sözün bu işte etken olabileceğini ama görev süresinin sadece bu söze bağlamanın ise eksik bir düşünce olacağını da tahmin ediyorum" diye konuştu.