Meme kanserinde erken teşhisin önemini ve farkındalık yaratarak kişilerin bilinçlendirilmesini amaçlayan Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Ekim ayını "Meme Kanseri Farkındalık Ayı" olarak belirledi.Sadece kadınlarda görülmeyip,düşük bir oranla da olsaerkeklerde de görülebilen bu kanser türünün aslında günümüzde çok büyük bir tehlike olduğunu birazda gözler önüne serebilmek ve erken teşhisin hayat kurtarmada ne kadar önemli olduğunu vurgulamak adına Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Güldeniz Karadeniz Çakmak ile çok faydalı olacağına inandığımız bir röportaj gerçekleştirdik.

Esra Geyikli: Meme kanseri nedir?

Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak:Günümüzde meme kanseri global olarak kadınlarda en sık tanı konulan kanser türü olup, kansere bağlı ölümlerin en önemli sebebi olarak biliniyor. Meme kanseri, çoğul faktörlerin etkisi sonucu, süt bezleri ile üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşan meme dokusundahücrelerin kontrolsüz olarak çoğalmasına bağlı gelişen kitlesel oluşum olup, çevre dokuya ve diğer organlara yayılma potansiyeline sahiptir. Sorunun büyüklüğünü anlatmak adına bazı istatistiksel verileri sizinle paylaşmak isterim. Dünya Sağlık Örgütü verileri,her yıl yaklaşık 2,1 milyon kadına meme kanseri tanısı konduğunu bildirmektedir. 2018 yılı için yaklaşık olarak 627 bin kadının meme kanseri nedeni ile kaybedileceği tahmin ediliyor. Dünya genelinde her 8 ila 10 kadından birine hayatı sürecince meme kanseri tanısı konuluyor. Vakaların yaklaşık yüzde 70'inde tanımlanmış bir risk faktörü bulunmayabiliyor.Meme kanserinde sonucu ve sağkalımı etkileyenen kritik nokta,hastalığın erken dönemdeyken yakalanmasıdır. Gelişmiş ülkelerde meme kanserinden ölüm oranları, gelişmekte olan veya gelişememiş ülkelerin çok altındadır. Bunun en önemli sebebi, hastalığın henüz herhangi bir bulgu vermeden, en erken dönemde iken tanınması ve tam tedavi şansının yakalanmasıdır. Bu amaçla erken tanı sağlamak için dünyada ve ülkemizde meme kanserinin tarama programları uygulanıyor.

Esra Geyikli: Meme kanseri belirtileri nelerdir?

Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak:Kadının memesinde gelişen her türlü değişiklik, meme kanseri için bir uyarı niteliği taşır ve kadının en kısa zamanda hekime başvurması gerektiğini gösterir. Meme kanseri belirtileri içinde memede ele gelen şişlik/kitle belirmesi, memenin genel olarak boyutunda ve şeklinde değişik oluşması, meme derisinde kızarıklık-morluk, yara, içeri doğru çöküntü, portakal kabuğu görüntüsü oluşması, meme başı ve çevresinde çekinti olması, meme başı ve çevresinde renk, şekil değişikliği belirmesi, meme başından herhangi bir uyarı olmaksızın kanlı veya su şeklinde akıntı başlaması, koltukaltında ele gelen ve gerilemeyen ağrılı veya ağrısız şişlik gelişmesi sayılabilir. Bazı hatalı veya eksik bilgiler konusunda da kadınları uyarmamız gerekiyor. Meme veya koltukaltında ele gelen kitlenin ağrılı veya ağrısız olması kanser olup-olmadığını göstermez. Sadece en kısa sürede doktora başvurulması gerektiğini gösterir. Meme kanseri olan kitleler ağrılı da, ağrısız da olabilir. Tarama programlarının temel amacı, kadında herhangi bir belirti ve bulgu gelişmemiş noktadayken kanserin yakalanarak tam tedavi şansı sağlanmasıdır. Bu nedenle her kadın kendi kendine meme muayenesi yaparak, memesini tanımalı, ancak "benim mememde hiç bir şey elime gelmiyor, bende bir şey yoktur" diyerek tarama sürecini aksatmamalıdır. Tekrar vurgulamak isterim ki, tarama programları ile bizim esas amacımız, hastalık henüz hiç bir bulgu vermeyecek kadar erken evrede iken tanı konulmasıdır. Bu da ancak kadınların farkındalıklarının arttırılması ve tarama programlarına periyodik olarak aksatmadan katılmaları ile mümkündür.

Esra Geyikli: Erken tanıda kişinin bilinçlenmesi ve öncelikle kendi muayenesini kendisinin yapması çok önemli, kişi bunu nasıl yapacak?

Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak:Farkındalığımızın artması, meme kanserinin değiştirebileceğimiz risk faktörlerini öğrenmemiz ve yaşam biçimimizi bu doğrultudadüzenlemeniz ile erken tanı konusunda yapmamız gerekenler konusunda bilinçlenmemiz, hastalıkla savaşta sahip olduğumuz en değerli silahların başında yer alıyor.Her kadın kendi kendine meme muayenesini 20'li yaşlardan itibaren yapmaya başlamalıdır. Kendi kendine meme muayenesinin amacı, kadının kendi meme dokusunu daha iyi tanıması ve değişiklikleri fark edebilmesidir. Öğretilmesi kolay, zararsız ve ücretsizdir. Ancak vurgulanması gereken önemli nokta, tarama programlarında amacımızın henüz memede kitle muayenede ele gelmeden, diğer bir deyiş ile çok küçük boyuttayken, yani bulgu vermeden tespit edilmesi olduğudur. Kendi kendine meme muayenesi menstrüasyon(adet görme)döneminde 20 yaş üzeri kadınlarda heray memelerin yumuşak hissedildiği menstrüasyonun başlangıcından sonraki5-10'uncu gündeki, bu gün kadından kadına bir kaç gün değişebilir, ancak her ay aynı dönemde yapılmalıdır. Gebelik, emzirme veya menopoz gibi dönemlerde de her ayın belirli bir günü (her ayın ilk günü vb.) yapılması önerilir. Muayeneyi gözle inceleme ve elle meme ve koltuk altı muayenesini ayakta ve yatarak yapabiliriz. Gözle değerlendirme de ayna karşısında yeterli ışık alan bir ortamda kollar iki yanda ve sonra ellerimizi belimize koyarak her iki memenizde şekil, büyüklük, renk ve yapı farklılıklarını değerlendirmeliyiz. Elle meme muayenesi;sağ memeyi sol elle, sol memeyi de sağ elle meme üzerinde meme başından başlayarak dışa doğru ufak daireler çizecek şekilde veya saat kadranları doğrultusunda memenin her bölgesi muayene edilecek şekilde, çok bastırmadan, parmaklarınızın iç yüzleri ile temas ettirerek muayene etmeliyiz. Aynı muayeneyi yatarak dayapmalıyız. Mutlaka koltukaltını da lenf nodlarını tespit etmek için muayene etmeliyiz. Ayrıca her kadın,20-39 yaşları arası kendi muayenesi sırasındaanormallik saptamamış ise 2 yılda bir,40 yaşından sonraise her yılhekime başvurarakklinik meme muayenesi yaptırmalıdır.

Esra Geyikli: Kimler risk altında?

Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak:Tüm kadınlar risk altındadır. Yaşlanma ile birlikte risk artarken, çok genç yaşlarda da meme kanseri vakaları görebiliyoruz. Sahip olduğunuz bazı ailevi ve genetik özellikler sizin riskinizi arttırabilirken, kadın olmak dışında hiç bir risk faktörünüzün olmaması sizi meme kanserinden korumuyor. Meme kanseri ile ilgili bilgimiz son yirmi yıl içinde çok büyük bir ivme ile artmakla birlikte meme kanserinin nedenini kesin olarak bilmiyoruz. Neyi biliyoruz? Çoğu hastada bilinen bir risk faktörü veya ailede meme kanseri hikayesi bulunmayabiliyor, memeye aldığınız bir darbe veya travmaya bağlı gelişmiyor, sizin yaptığınız bir hataya bağlı oluşmuyor, yaşlanmak riski arttırıyor ve meme kanserinden korkmak bizi kurtarmıyor. Risk faktörlerine değinmek gerekirse, meme kanseri için en önemli risk faktörü kadın olmaktır. Diğer çok sayıdaki risk faktörleri içinde en önemlileri olarak; yaş, aile hikayesi varlığı, erken menarş yaşı(ilk adet görme), geç menapoz yaşı, geç gebelik yaşı, alkol ve sigara alışkanlığı, menapoz sonrası obezite, uzun süreli doğumkontrolü veya hormon ilaçları kullanımı, meme kanserine özel genetik mutasyon varlığı, sedanter (düzensiz) yaşam, göğüs duvarına daha önceden ışın almış olmak ve meme biyopsisi hikayesi şeklinde sıralanabilir. Gördüğünüz üzere bu faktörlerin bir bölümü üzerinde herhangi bir etkimizin olması mümkün değilken, diğerlerini hayat şeklimizi modifiye ederek azaltabileceğimizi iletmek, bizim kadınlara verdiğimiz en önemli mesajlardan biri olmalıdır. Sağlıklı beslenmek, kötü alışkanlıklardan uzak durmak, doğurmak ve emzirmek, spor yapmak ve kilo almamak sizin meme kanseri riskinizi azaltan önemli faktörlerdir.

Esra Geyikli: Meme kanseri tespit ve teşhisinde hangi tarama testleri kullanıyor?

Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak:Meme kanserinde ölüm oranını düşürmek ve kaliteli yaşam elde etmenin tek yolu erken tanı doğrultusunda uyguladığımız kişiselleştirilmiş tedavilerdir. Ülkemizde güncel olarak uygulanan tarama programı; 20 yaşından itibaren her ay kendi kendine meme muayenesi ile iki yılda bir doktor muayenesini,40-69 yaşarasındaher ay kendi kendine meme muayenesine ek olarak yıllık hekim muayenesini ve risk faktörü ve meme yapısı gibi hastaya bağlı faktörler doğrultusunda yıllık veya iki yılda bir yapılan tarama mamografisiniiçerir. Meme kanseri şüphesi durumunda kitleden örnek alınarak tanı konuluyor ve hasta ve tümör özellikleri doğrultusunda tedaviplanlanıyor.

Esra Geyikli: Ülkemizde bu tarama testleri nerelerde yapılıyor?

Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak:Herhangi bir şikayeti olmayan kadında erken tanı amaçlı tarama programı Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulmuş Kanser Erken Teşhis ve Tarama Merkezlerinde (KETEM) ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor.KETEM'lerde kadınlarda meme kanseri tarama programı kapsamında; ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapması için danışmanlığın verilmesi, yılda bir klinik meme muayenesi ve 40-69 yaş arası kadınlara 2 yılda bir mammografi çekimi yapılıyor.

Esra Geyikli: Tedavi yöntemleri nelerdir?

Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak:Meme kanseri sistemik bir hastalıktır. Hastalığın biyolojik özellikler açısından her kadında farklı olması tedavisinin de kişiye özel planlanmasını gerektirir. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Meme Ünitesi olarak meme kanseri tedavisinimeme cerrahı, medikal onkolog, radyasyon onkoloğu, patolog, radyolog, nükleer tıp uzmanı, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı ve psikiyatri uzmanını içerenmultidisipliner bir ekip ile hasta merkezli olarak planlıyoruz. Bu konuda hastalarımıza uluslararası düzeyde hizmet vermemizi sağlayan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. Her bir tedavi basamağının sıra veya süresi hasta ve tümör özellikleri ile ilişkili düzenlenmelidir. Tedavi modaliteleri içerisinde ameliyat, sistemik tedavi olarak isimlendirdiğimiz ilaç tedavisi (kemoterapi), bölgesel kontrolü sağlayan ışın tedavisi (radyoterapi) ve tümör özelliklerine göre tavsiye edilen hormonoterapi sayılabilir. Tedavide başarıya ulaşmakta en önemli nokta erken teşhis sağlanması olup, bu sayede tedavi süreci sonunda hastanın hem sağkalım, hem de hayat kalitesi açısından en üst noktaya taşınması mümkün olmaktadır. Erken tanı koyduğumuz hastalarımızda geçmişte daha sıklıkla uygulanan memenin tamamının alınması ve koltuk altındaki lenf bezlerinin geniş olarak çıkarılmasını içeren geniş ve komplikasyon oranı yüksek ameliyatlar yerine onkolojik ve kozmetik açıdan çok daha yüz güldürücü koruyucu ameliyatlar uygulama imkanımız oluyor. Bu sayede hastanın lenfödem olarak isimlendirdiğimiz kolda şişme oranlarını azaltarak hayat kalitesini arttırıp normal hayatına çok daha çabuk dönmesini sağlayabiliyoruz. Ayrıca erken tanı ile seçilmiş bir grup hastamızda tedavinin en zor süreçlerinden biri olan ilaç tedavisi de önerilmeyebiliyor. Tedaviler tamamlandıktan sonra ise hastaların takip programlarını aksatmamaları olası nükslerin erken tespiti ve sağkalım açısından oldukçaönemlidir.

Esra Geyikli: Türkiye genelinde ve özellikle bölgemizde durum nasıl, hastaların sayısında son dönemlerde bir artış söz konusu mu?

Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak:Meme kanseri insidansı tüm dünyada artış trendi gösteriyor. Ulusal trend incelendiğinde son yirmi yıl içinde meme kanseri insidansının iki katına çıktığını görüyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri, 2017 yılında yaklaşık 17 bin yeni vaka olduğunu gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü ise, 2035 yılı için ülkemizde 25 binin üzerinde yeni vaka olacağını öngörüyor. Ülkemizde meme kanseri yaş dağılımıincelendiğinde vakaların yaklaşık yüzde 42,5'inin 15-49 yaşları arasında olduğugörülüyor. İnsidans hızları 35-39 yaş grubunda 50,8 (100 bin kişide kaba hız), 40-44 yaş grubunda 81,1 (100 binkişide kaba hız) ve 45-49 yaş grubunda 109,1 (100 binkişide kaba hız) olarak gözleniyor. Bölgemizde farkındalığın artması ve tarama programlarına daha yüksek katılım nedeni ile meme kanseri tespit oranlarımız artış göstermekle birlikte, ne yazık ki, erken teşhis konusunda istediğimiz noktada değiliz. İleri evrede teşhis koyduğumuz hastalarımız maalesef ki hala mevcut. Bu nedenle Zonguldak Sağlık Müdürlüğü Kanser Birimi, KETEM, Üniversitemiz ve Batı Karadeniz Meme Hastalıkları Derneği ortaklığında organize ettiğimiz ve tüm ilçe ve beldelerimizde gerçekleştirmeye başladığımız "Meme Kanseri Farkındalık ve Eğitim Toplantıları" ile çok daha geniş kitlelere ulaşarak, erken tanı oranlarımızı daha da yükseltmeyi hedefliyoruz.

Esra Geyikli: Bu hastalar için hayati öneme haiz ilaçların zaman zaman piyasada bulunamaması veya ithal olanlar için ithalatlarının durdurulması veya ödeme kapsamından çıkarılması konularında ne gibi bir yol izliyorsunuz?

Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak:Meme kanseri hastalarımızın sistemik tedavileri haftalık olarak gerçekleştirdiğimiz ve her meme kanseri hastasının değerlendirildiği onkoloji konseylerinde görüşüldükten sonra medikal onkoloji doktoru tarafından oluşturuluyor. Gereken ilacın bulunmaması durumunda Sağlık Bakanlığını bilgilendiriyoruz. İthal ilaç temini konusunda Türk Eczacıları Birliği'nden yardım istenmesini sağlıyoruz.

Esra Geyikli: Bu hastalara manevi destek son derece önemli, hastalarınızın psikolojileri için önerileriniz oluyor mu?

Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak:Kanser tanısı almış her hastamızı rutin olarak psikolojik destek alması için ilgili bölüme konsülte ediyoruz. Ayrıca, meslektaşlarımız, sağlık çalışanlarımız ve meme kanseri farkındalık seferberliğimize gönül vermiş destekçilerimiz ile birlikte kurduğumuz Batı Karadeniz Meme Hastalıkları Derneği etkinlikleri kapsamında toplantılar ve eğitim programları düzenleyerek hastalarımızla bir araya gelip,bu hastalığın sadece bireysel olarak bir kişiye ait bir durum olmadığını, yalnız olmadıklarını ve bu zorlu süreçte tüm ekip olarak birlikte yürüyeceğimiz gerçeğini hastalarımızla paylaşıyoruz. Bu noktada bir birlerine, bize ve meme kanseri farkındalık toplantılarına verdikleri destekten ötürü tüm destekçilerimize ve meme kanseri ile savaşın kahramanları olan hastalarımıza teşekkür ediyorum.

Esra Geyikli: Hastalıktan korunma ve önleme için yapılması gerekenler nelerdir?

Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak:Tekrar vurgulamak gerekirse meme kanseri riskini azaltmada sağlıklı beslenmek, düzenli spor yapmak, alkol tüketmemek, sigara içmemek, kilo almamak, bol su tüketmek, doğurmak ve emzirmek gibi hayat şekli modifikasyonları çok büyük değere sahiptir.

Esra Geyikli: Son olarak eklemek istedikleriniz olur mu?

Günümüzde meme kanseri gelişimini önleyen bir yöntem henüz yok. Tek kurtuluş,erken tanı. Bu nedenle her ay düzenli meme kontrollerinizi kendiniz yapınız, risk faktörlerinizi belirleyiniz, risk faktörü doğrultusunda hangi periyotla nasıl takip edileceğinizi öğreniniz, yılda bir kez hekime muayene olunuz ve 40 yaş sonrası mutlaka mamografi taramalarınızı yaptırınız. Meme kanserinden değil, geç kalmaktan korkmalıyız. Erken tanı hayat demektir.Son olarak, meme kanseri ile savaşımızın her aşamasında emek, çaba ve katkıları bulunan, birlikte çalışmaktan büyük onur duyduğum meslektaşlarıma, sağlık çalışanlarımıza ve hepsinin ötesinde yaptıklarımızın tamamını mümkün kılan ve bu zorlu süreçte kararlılıklarından hiç bir zaman ödün vermeyen hastalarımıza teşekkür etmek isterim. Sağlık ve huzur dolu nice günler dileğiyle...

Editör: Pusula Gazetesi