Zonguldak yöresel olarak oldukça zengin kaynaklara sahip, kendine has ürünlerin markalaşmasına müsait olan bir vilayet aslında.

Fakat uzun yıllar sadece kömürden para kazanan şehirde bazı şeyler unutulmuş durumda.

Maden ocakları bu şehrin kendisini unuturmuş.

Çeşitlilik kaybolmuş.

Oysa birçok ürün bu zamana kadar markalaşabilir ve bu dışarıya satılabilirdi.

Bu ürünlerden biri de Zonguldak Kestanesi

Zonguldak Kestanesi kendine has ayrı bir kalitesi vardır. Ne iridir ne ufak.

Fakat kestane bizim memlekette sadece yabani olarak biten bir ağaç türü olarak bilinir. Arada sırada da sobanın üzerine kebap yapmak için bir avuç toplanan bir ürün.

Oysa eskiler kestaneden oldukça faydalanmışlar.

Mesela "Kestane Balı" bugün en faydalı olarak bilinen bir ürün.

Kestane Şekeri, Zonguldak dışında oldukça sevilen bir ürün.

Bursa bunu markalaştırmış. Kestane Kebabı desen her yerde yapılan bir yiyecek olarak biliniyor.

Zonguldak`ta kestaneden yapılan başka bir şey daha var. Kestane Reçeli.

Oldukça kolay ve lezzetli bu reçel aynı zamanda sağlıklı da.

Zonguldak`ta son zamanlarda Çaycuma`da manda yoğurdu markalaşma sürecine girdi. Artık Çaycuma Manda Yoğurdu ile anılmaya başlandı.

Bu yoğurt bir kaç kişinin bu işe ciddiyetle el atasından sonra daha da duyuldu.

Yıllardır Zonguldak bir tek kömür ile ekonomisini ayakta tutmaya alıştığı için, biraz da bu yolda tembelleşti. Tamamen tartışılan da yine kömür. Halen "nasıl kurtarırız" diye fikir üretiliyor. Tabi bunun nedenlerinden biri Zonguldak`a hakim olmayan yine Zonguldak'ın yerlisinin de payı var. Genelde Zonguldak'ı yönetenler dışarıdan göç etmiş ve hayatında kömürden başka Zonguldak'ı yeterince tanımamış; dedesinin Zonguldak'ın tarlalarında çamura bulanmamış insanlar bunlar.

Bu zamana kadar 177 Zonguldak millet-vekillerin 120`si Zonguldak dışından olmuş. .Zonguldak`ı yöneten birçok kişi Fındık veya Çay zamanında memleketine gider. Oradan para kazanır. Çünkü dedesinden gördüğü şey kendi memleketinin ürünü.

Kömür artık birçok ülkede ocakların kapatıldığı bir sektör haline geldi. Ekonomisi kömüre dayalı birçok şehir kendini dönüştürme sürecini bitirdi bile. Fakat Zonguldak halen kömürden medet umuyor. Bu da zamanla Zonguldak'ı bitirme noktasına getirdi. Oysa bizim çeşitliliğe ihtiyacımız var.

Sadece yapılması gereken; teşvikler, bilgilendirme, girişim.

Zonguldak`ta Kent Konseyi var mesela ne iş yaptığını ben hala çözemedim. Sadece davetten davete, açılıştan açılışa, seçimden seçime ortaya çıkıyorlar.

Kent konseyi gibi kuruluşlar halkı bu konuda bilgilendirmeli. Gerektiğinde kurslar vermeli. Amatör üreticilik, şirket kurma, markalaşma süreci öğretilmeli.

İşsiz bir genç veya işsiz çocuklara sahip ana babaların bence bir ürünü gözüne kestirip "bunu nasıl üretirim, markalaştırırım!" diye kafa yorması gerekir. Bu yolda engeller nasıl aşılır, her yolu denemeli. İnanın bu kaçak ocak açmaktan daha kolaydır bu.

Kestane Reçeli Zonguldak Mutfağı olarak geçiyor. Fakat kestane reçeli üreten fabrikalar Zonguldakın dışında. "Kestane reçeli" dendiğinde akla Zonguldak gelmeli. Reçelin üstünde "Zonguldak" yazmalı. Çünkü kestanenin ana vatanı burası.

Atalarımız bunu kendisi için üretmiş. Şimdi biz neden üretemiyoruz?

Her bir yağmur damlasının bir göl oluşturacağını unutmamak gerekir.

..........

Hazır kestaneden bahsetmişken;

Kestane'nin neden adının Kes-tane olduğunu hiç düşündünüz mü?

Kestane ağaçlarının bir özeliği de, kesildikçe daha çok meyve vermesidir. Yani eskiler kestane ağaçlarını keserlerdi.

Hem odun yaparlar hem de kestanelerin daha fazlalaşmasını sağlarlardı. Ama günümüzde bu tam tersi; kestane ağacı kesilmesini, ağaç katliamı olarak görecek bir kesim var. Kanunen de kesemezsiniz.

Yani; diyeceğim o ki; bilgilerimizi unuttuk, hatırlatmanın faydası var..