"Markalaşmanın bir insanın düzgünlüğü ve kişiliği ile oluyorsa ticarette de markalaşmak kurumsallaşmaktır" diyen Altunç, "Biz firmalarımızı en iyi şekilde kurumsallaştırarak, daha iyi yatırımlara yöneltmek için mücadelemizi veriyoruz. Markalar Birliği olarak şuanda 5 yıllık AR-GE çalışması yaptık. Bu AR-GE çalışmasında markalarımıza en iyi şekilde destek vererek hem marka, hem patent hem de yatırım teşvikleri ile destek vererek onları AR-GE çalışmaları içerisine sokarak daha hızlı şekilde büyümesi için mücadele verdik. Markada iş adamlarımız bir anda yatırıma giriyorlar ve sıkıntıya giriyorlar. Biz onlara en doğru yatırımın nasıl, nerede ve hangi şekilde yapılması gerektiğini bilgi ve belgelerle sunuyoruz. Dünya ülkelerinde de şimdi bu öyle" diye ifade etti

"Markaların yüzde biri kadar ciromuz yok"

Markaşlamada en büyük eksikliğin yerel anlamda yapıldığını bölgesel ve ulusal olarak yapılmadığını da kaydeden Kenan Altunç, "Biz markalaşmaya gittiğimiz zaman bütün firmalarımıza bunu söylüyoruz. En iyi şekilde markalaşmak için kendilerine reklam bütçelerini ayırmalarını talep ediyoruz. Türkiye'de 2017 yılında 120 bin başvurumuz var. Bizim buradaki amacımız bu markaların kalıcı ve çözünürlüklü bir şekilde hızlı ilerlemesini istiyoruz. 120 bin markamız var ama dünya genelindeki markaların yüzde biri kadar ciromuz yok. Çünkü dediğimiz gibi markalaşmak burada farklı bir anlamda düşünülüyor. Ülke olarak Avrupa'nın markalarına özeniyoruz. Bizim buradaki amacımız yerel markaları kullandırarak onlara bunu hızlı bir şekilde aşılayarak mücadele etmek olacak. KOSGEB'in vermiş olduğu çok güzel krediler var bunlardan firmalarımızın haberi yok. Biz bu konuda konferanslar seminerler yaparak markalarımıza devletimizin vermiş olduğu krediler konusunda bilinçlendirerek bu kredilerle onları yüzleştireceğiz. Markalaşmada işbirliği ve güçbirliği projeleri var. Bunları anlatarak yönlendireceğiz" dedi.

"Markalaşmayı sadece ticari marka olarak görmemek lazım"

Markalaşmak isteyenlere ilk önce yol haritası çizdiklerini sözlerine ekleyen Markalar Birliği Kurucu Genel Başkanı Kenan Altunç, "Kişi markalaşmak istediğinde yerel mi bölgesel mi olmak istiyor yoksa ulusal mı onu öğreniyoruz. Yerelse yereldeki televizyonlarla, yerel gazetelerle tanıtımlarını yapacağız. Sosyal sorumluluk projelerle tanıtımlarını yapmalarını tavsiye ediyoruz. Biz bazen Avrupa Birliği'ne göre markalaşmada dünya birincisiyiz. Hızlı bir şekilde markalaşıyoruz ama bir türlü altını dolduramıyoruz böyle bir sıkıntımız var. Markalaşmayı sadece ticari marka olarak görmemek lazım. Bir Safranbolu ve Mardin bizim için değerli bir markadır. Dünyada endemik türlerde aslında biz dünya birinciyiz ama bunları hala bilmiyoruz. Pek çok marka ortaya çıktığında cari açığa faydası olacak. Yurt dışına ürün gönderdiğinizde dolar olarak bize geri dönecek hızlı bir şekilde cari açığımızı kapatacağız. Bir şekilde de dünya piyasasında yer almış olacağız Bizim amacımız bu. Biz markalar Birliği olarak 20 ülkeye elçiler yollayacağız Onlar bizim orada yatırım ofisimiz olacak. Türkiye'den gidecek olan markalar oraya gidecek ve pazar araştırması yapılacak. Onlar aslında yön göstermiş olacak. Bu konuda bir düşüncemiz var" ifadesinde bulundu.

"Coğrafi işarette 2 bin 800'e ulaşacağız"

Çok yakında Türkiye olarak coğrafi işaretlemede 2 bin 800'ü ulaşarak dünyada birinci olacaklarını da ifade eden Altunç şunları söyledi:
"Genel anlamda endemik türlerin bir bölümüne yapıldı ve şuanda gıda ürünlerin üzerine coğrafi işaretleme yapılıyor. Bu markalaşmada çok önemli olacak. Amacımız kendi ürünlerimizi ülkemizde daha değerli bir hale getirme gayemiz olacak. Yabancı markalar reklamlara çok para harcıyorlar, ve çok fazla araştırma yapıyorlar. Biz ise gözle gördüğümüz şekilde hareket ediyoruz. Yanımızdaki birinin çok para kazandığını gördüğümüz anda biz de aynısını yapıyoruz, ama onlar öyle yapmıyor onlar çok büyük AR-GE fizibilite çalışmaları yapıyorlar. Bizim bu konuda hızlı bir şekilde bilinçlendirme yapmamız lazım. Bu işi yaparken ilk önce araştırmak lazım. Ben ekonomistim, yatırım uzmanıyım Biz yatırım yaptığımız zaman öncelikle bir pazar araştırması yaparız. Kendi öğrenci yurtlarımızla ilgili araştırma yaptığımızda üniversitenin nüfus kapasitesini ölçeriz. Üniversitenin hangi yıllarda daha çok artacağını daha sonra oradaki öğrenci yurtlarının kapasitesini öğrenir ona göre hareket ederiz. Onların da yapması gereken bu. Bir işe girdiklerinde uzmandan bilgi almak gerekir. Belki onları cüzi miktarda bir para ödeyecekler ama onları büyük zararlardan kurtaracaktır. Çünkü bir piyasaya girdiğinizde işin birçok bölümünde daha çok zararları girmemek için bu işi en iyi şekilde uzmanlara vermek lazım. Ülkemizde markalaşmaya baktığımızda İstanbul birinci sırada. İstanbul'da şu anda 50 bine yakın başvuru var 2017'ye göre ve bunun arkasından Ankara ve İzmir takip ediyor. Bunları tüm illere yayarak daha da arttırma hedeflerimiz içerisinde çalışmalarımız var".

Editör: Pusula Gazetesi