Geçen gün ziyaret ettiğim bir profesör, "Zonguldak melankolik bir şehir" dedi.
Zonguldaklı da değildi! Ama 20 yıldır Zonguldak'ta yaşayan biriydi.
Melankoliğin sözlük anlamı: Kara sevdaya tutulmuş, kara sevdalı!
Melankolik, Zonguldak'ı ne kadar güzel anlatıyor değil mi?
Zonguldak kara sevdaya tutulmuş bir şehir değil mi?
Kömürle var olan bir şehrin, kömürün karasına tutunması ne güzel bir anlatım şekli.
Ve tabi ki kara sevda!
Bir türlü vazgeçmiyor Zonguldak insanı bu kara sevdadan!
Bakın yine kaçak kömür ocağında bir canımızı yitirdik.
Kara sevda değil midir, bile bile ölüme gitmek?
Sen öleceğini bile bile gidiyorsun madene giriyorsun.
Seni sevenler de helalleşerek gönderiyor!
Ve sonra ölümler kanıksanıyor.
Bile bile ölüme gidenler, "Yer üstünde açlıktan öleceğimize, yeraltında çalışarak ölürüz" diyorlar.
Beş binden fazla insanımız bu kara sevda yüzünden yitip gittiler.
Sunay Akın, Kömür şiirinde ne güzel anlatıyor:
Kömür
Yine bir kömür
kütürdedi sobada
kayıp bir madencinin
kalbi rastgeldi
atıverdi sıcak odada
Biz Zonguldak kömürünü yakarken evimizi, kentimizi ve ülkemizi ısıtıyor, aydınlatıyoruz.
O sıcaklığın, madende yitip giden işçilerin yüreği olduğunu hatırlayalım.
Evimizdeki, kentimizdeki, ülkemizdeki aydınlığın yitip giden maden işçilerinin gözlerindeki ışık olduğunu bilelim.
Kömür yanarken çıkan sesin, kayıp madencilerin kalp atışları olduğunu bilelim.

Kenti bu hale yaşayanlar mı, yönetenler mi getirdi?
Aslında ne güzel bir şehir Zonguldak.
Kömür olmadığını düşünün.
Ölüm olmayacak bir kere.
Kömür yoksa yaşam yok diyeceksin.
Ülkenin her yerinde kömür yok bir kere.
Ve insanlar bir şekilde geçiniyorlar.
Düşünsenize Zonguldak'ta kömür olmadığını.
Zonguldak bir balıkçı kasabası.
Şimdi ki çakalların yerine, dağlarında gerçekten çakallar geziyor.
Sahilleri talan edilmemiş.
Dağlarına, tepelerine gecekondular dikilmemiş.
Havası, suyu, toprağı kirlenmemiş.
Termik santral yok, demir çelik yok.
Rant yok, kavga yok.
Denize atılan çöp, akan kanalizasyon yok.
Balığın bin bir çeşidi var.
Hem bol. Hem ucuz.
Ormanlarımız kaçak ocaklar nedeniyle delik deşik edilmemiş.
Ağaçlar gereksizce kesilmemiş.
Zonguldak merkezi bu kadar şişirilmemiş.
Kente dışarıdan insanlar gelmemiş.
Ve şimdiler de sadece Filyos Vadi Projesi yapılıyor.
Yeni yeni sanayiyle tanışıyoruz.
Çatalağzı'ndaki termik santraller olmadığı için Filyos'ta bir termik santral kuruluyor.
Biz daha termikle yeni tanışıyoruz.
Doğalgaz, petrol tesisleri kuruluyor.
Acayip şaşkınız.
Bahçelievler işgal edilmemiş.
Karaelmas tepelerine çıkılmamış.
102 tepesi hala orman.
Ontemmuz'da çakallar uluyor.
Lavuar yapılmadığı için Lavuar Alanı gibi bir derdimiz yok.
Çok katlı binaları başka şehirlerde görüyoruz.
Hiçbir şey yapılmadığı için yeni bir şey yapmak kolay.
Haydi yıksana şimdi Gazipaşa'yı!
Kıyamet kopar değil mi?
Güneşin en güzel battığı bir şehir nasıl bu hale geldi hiç düşündünüz mü?
Bu şehri yaşanmaz hale getirenler, bu kentte yaşayanlar mı?
Yoksa bu kenti yönetenler mi?
Hep beraber düşünelim işte.
Biz bizeyiz nasıl olsa.