Zonguldak'ta ekmeğe 50 kuruş zam yapıldı. 1.5 lira olan ekmek 2 lira oldu. 2 gün sonra denetim yapılan 3 fırının eksik gramajlı ekmek ürettiği ortaya çıktı: Peki kim bu hırsızlar, arsızlar!
Yapılan zam yetersiz mi kaldı?
Yoksa gözünüz mü doymadı?
Kim bu halkın ekmeğinden çalan hırsızlar?
Bu konuyu idari para cezasıyla geçiştiremeyiz.
Zonguldak Valiliği ve Zonguldak Belediyesi halkın ekmeğinden çalan bu hırsızları deşifre etmeli.
Gerçi halkın havasını, suyunu, kömürünü, taşını, toprağını, ormanından ağacını, hazinesinden arazisini, ticaretinden vergisini çalana ses çıkartmayan Zonguldak, işi gücü bırakıp ekmekten 20 gram çalana mı ses çıkartacak?
Biz de iş olsun diye yazıyoruz işte?
Sanki devlet, milyonlarca liralık kantin kirasını tahsil edebildi mi?
Bir nitelikli dolandırıcı ile baş edebildi mi? Hırsız fırıncılarla baş edebilsin?
İşimiz Allah'a kaldı!
Halkın ekmeğinden çalanları helak et ya rabbi!
Nitelikli dolandırıcıları koruyanları kahrı perişan eyle, ocaklarına ateş düşür ya rabbi! (Bu gerçek oluyor haberiniz olsun! Sakarya'da meydan muharebesi var)
Taşımızı, toprağımızı, kömürümüzü çalıp devlete satan, kazancından doğan verginin üstüne yatanları da kahrı perişan eyle ya rabbi!
Bütün bu hırsızlıkları yaparken onlara göz yuman bürokratları da al merkeze, öptür herkese ya rabbi!
Ensar diye, Allah diye, Peygamber diye ülkemize gelen sığınmacıları makamlarını kullanarak kendilerine dini nikahla eş yapan kamu görevlilerini de kahrı perişan eyle! Onları resmi eşlerinin önünde diz çöktür ya rabbi!
Ya rabbi! Allah kitap deyip, karısının, kayınvalidesinin iç çamaşırlarını giyerek bu ahlaksız kamu yöneticilerine arka çıkan bilim adamı kılıklı soytarıları da kahrı perişan eyle ya rabbi!
FETÖ'nün talimatıyla Zonguldak'a gelip, yıllarca örgüte çalışan, sonra her dala konanların dallarını kır ya rabbi!
Gazetesinde FETÖ' den tutuklanmış, hapis yatmış biri çalışırken bize FETÖ'cü diyenleri, kahrı perişan eyle onları da Fetöş yap ya rabbi!
Zonguldak'ın hırsızı, arsızı bitmez!

Sen Zonguldakspor'u uzaktan sev
Zonguldak aşkı, Zonguldakspor sevdasıyla yaşadı. Kulüp Başkanlığı yaptı. Ne zaman ihtiyaç duyulsa elini cebine attı. Arsa istedi. Tesis yapmak istedi. Tesis olmadan, altyapı olmadan olmayacağını söyledi. Üstatla söyledi. Yıllarca söyledi.
Ama bina yenmeyecek bir şeydi.
Tesis yenilemezdi
Biz ona takvim sattık.
Biz ona forma sattık.
Para istedik.
'Küçük olsun, ama olsun' dedik.
'Para ver' yeter dedik.
Anı, bugünü, yarını düşündük.
Yarınları, geleceği düşünmedik.
Kalbinde Zonguldakspor sevgisi olan adama forma giydirdik.
Keşke tesis yaptırıp önüne heykelini dikseydik.
Ama yer vermedik.
Zonguldakspor'u bizden daha fazla sevmesine izin vermedik.
'Sen Zonguldakspor'u uzaktan sev. Filyos'ta sev' dedik.
İsmail Recai Şanlı gibi güzel insanları bu kentte istemedik.

Günün Fıkrası: Yaktın bizi!
Güney Amerika'da demokrasi vaadi ile iktidara gelen bir diktatör, üç gazete dışında bütün basını ya satın almış ya baskıyla susturmuş...
Ortalık yangın yerine döndüğü halde bu üç gazete dışında en ufak eleştiri yapan yokmuş.
Son olarak o üç gazeteye haber göndermiş diktatör ve "Yarın da beni eleştirirseniz hepinizi tutuklatırım!" demiş.
Ertesi gün gazeteleri merakla incelemiş.
Birinin manşetinde, ağlayan kirli pasaklı bir çocuk karikatürü, ikinciye bakmış manşetinde,
bir yangın karikatürü ve üçüncüde de bir genelev karikatürü...
Bir anlam verememiş diktatör ve başdanışmanını çağırıp bunların ne anlama geldiğini sormuş.
Danışman, "Sanırım çok organize bir durumla karşı karşıyayız efendim!" demiş ve gazetelerin sırasını değiştirip,
yangın karikatürünü başa,
genelevi ikinci sıraya,
pasaklı çocuğu da üçüncü sıraya koyduktan sonra konuşmayı sürdürmüş, "Üç gazeteyi bir arada inceleyince mesaj çok açık; "YAKTIN BİZİ "O...PU ÇOCUĞU!"