Kozlu'da CHP'li bir Belediye Meclis Üyesi ortalığı yangın yerine çeviriyordu.
Ali Bektaş karşıtı gazeteler bu kişinin açıklamalarını çarşaf çarşaf haber yapıyordu.
Oysa bu kişi Ali Bektaş karşıtı da değildi.
Seçimden önce AK Parti'den Belediye Meclis Üyesi olmak istemiş, olamayınca CHP'ye geçmişti.
Yani adamın derdi siyaset, hizmet filan değildi.
Bunu CHP'den meclise girince biz gördük.
Bağırıyor, çağırıyor, küçükken ateşli hastalık geçirmiş gibi semptomlar gösteriyordu.
Normal bir insan gibi davranmıyordu.
Ama Ali Bektaş karşıtı gazeteciler bu kişiyi az kalsın peygamber ilan edeceklerdi ki!
Gerçek ortaya çıktı.
Bir Belediye Meclisi toplantısında "Basın dışarı çıksın. Öneri getireceğim" dedi.
Basın dışarı çıktı, öneri getirdi.
'Benim 50 bin liralık dairelerime 100 bin dolar verin, ben de şikayetimi geri çekeyim"
50 bin dolarlık daireye 100 bin dolar ödeyen müteahhitlerle ilgili şikayetler çekilmeye başlandı.
Bu meclis üyesini peygamber ilan etme hazırlığı yapan gazeteciler ortadaki 50 bin dolarlık rantı görünce adama saldırmaya başladılar.
Haksız da sayılmazlar!
O paylaşımlar Facebook'ta kalsa 50 bin dolarlık daire 100 bin dolar etmezdi!
O paylaşımları haber yapan gazeteciler, 50 bin dolarlık ranttan payını mutlaka almalı!
Aslında bu durum, Zonguldak'taki siyasetin özetidir.
Kozlu'da öyle de Zonguldak'ta başka mı?
Mesela MAKZON'a karşı çıkan CHP'li, alamadığı parasını alabilse, bu ısrarını sürdürür mü?
Siz MAKZON'a karşı çıkan CHP'li meclis üyesinin, MAKZON'a karşı olduğunu mu sanıyorsunuz?
Mesele MAKZON değil!
Hala anlamadınız mı?

Arçelik gelsin, Beko gelsin, Vestel gelsin!
Bir ara Filyos'a Lukoil geliyordu.
Ne tantanaydı o zamanlar.
Lukoil, rafineri kuracak binlerce kişi istihdam edecekti.
Hatta dönemin Valisi Yavuz Erkmen, Rusya'ya gidip şirketin yöneticileriyle görüşmüştü.
Sonra Lukoil Türkiye'ye akaryakıt dağıtım işine girdi!
Çaycuma'da bir akaryakıt istasyonu açtı!
15 kişi çalışıyordur belki!
Alman otomotiv devi Volkswagen'i Filyos'a çağırıyorduk.
CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz soru önergeleri filan veriyordu.
Adamlar Manisa'da arazi satın aldılar, şirket kurdular. Masraf yaptılar.
Buna rağmen son dakikada Türkiye'ye yatırım yapmaktan vazgeçtiler.
Demem o ki, böylesi büyük yatırımlar, bizim bağırıp çağırmamızla olmaz.
Küresel şirketler, bir yere yatırım yapacakları zaman ince eleyip sık dokurlar.
Çağrıya filan değil, avantaja bakarlar.
Avantaj görmedikleri yere asla yatırım yapmazlar.
Biz buradan bağırıyoruz: Bizim limanımız var, tünelimiz var, trenimiz, yolumuz var, havalimanımız var!
Sanki o devasa şirketlerin yöneticileri bizim dediklerimizi bilmiyorlar, görmüyorlar.
Alın size en güzel, en canlı örnek!
Elcap Kablo'nun sahibi Çaycumalı Nejdet Tıskaoğlu, Çaycuma OSB'den yer kiraladı, üretime başladı. Hemen yanı başında kendisine arsa tahsis edildi. Oraya fabrika kuracak.
Nejdet Tıskaoğlu için, Zonguldak, Çaycuma avantajlı olmasa gelir miydi?
Rahmetli Zeki Yurtbay, liman, doğalgaz ve hammaddeye yakın olduğu için Yurtbay Seramik'i Eskişehir'e kurdu.
Arçelik gelsin, Beko gelsin, Vestel gelsin!
TOGG, otomobil fabrikasını niye Bursa'ya kurdu?
Bu işler stratejik işler.
Ömrünü bu işlere veren insanlar, bizden daha iyi düşünüyorlardır.
Zaten biz onlardan çok daha iyi düşünüyor olsak Zonguldak'ta olmazdık.
Ya da Zonguldak burada olmazdı!
Gerçekleri görmek, gerçekleri konuşmak, gerçekleri yazmak lazım.
Mesela bu köşenin bu kadar ilgi görüyor olmasının nedeni budur.
Her olayı tüm çıplaklığıyla anlatmaya çalışıyorum.
Eyvah, yazıda 'çıplaklık' geçti!
Umarım rahatsız olmamışsınızdır!