10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Ama aynı zamanda İdareciler Günü.
Çalışan Gazeteciler Gününü daha çok çalışmayan gazeteciler kutladığı için ben İdareciler Gününü kutlayacağım!
Kentimizi yöneten herkesin İdareciler Günü kutlu olsun.
Hazır İdareciler Gününü kutlamışken, idarecilerimizle ilgili haberler verelim.
Üç vakte kadar bir kamu kurumuna başkan atanacak!
Bu kişi siyaseten bir yere aday adayı olmuştu.
Ödül olarak bir kamu kurumuna başkan olacak.
Adının baş harfi Ş.
Bir il Müdürlüğü için iki isim yarışıyor. Adının baş harfi S olana görev verilecek.
Sonra çok önemli bir il müdürünün tayini çıkıyor.
Ben diyeyim Şubat, siz deyin Mart.
Zonguldak'ı küçümseyen bu ismin nereye gideceğini merak ediyorum.
Bakalım Zonguldak'tan daha büyük bir şehre gidebilecek mi?
Başında olduğu kurumda sevilmiyor.
Herkes bir an evvel gitmesi için dua ediyor.
Biz karışmıyoruz.
Sadece edilen dualara 'Amin' diyoruz.
Görevi başında şehit düşen idarecilerimizi rahmetle anıyoruz.
Görevi başında yanlış yola düşen Kilimli Kaymakamı Nevzat Taşdan gibi idarecilerimizin de kulaklarını çınlatıyoruz.

Zonguldak Kömürspor meselesi
En kolay siyaset şekli tribüne oynamaktır.
Konunun özüne inmeden hamasi sözler etmektir.
Zonguldak Kömürspor meselesi de böyledir.
Kulübün sahibi belli.
Bir şeyler kurulmuş.
Şirket birinin üzerine yapılmış.
Kulüp Başkanı Süleyman Caner.
Ama aslında başkan değil.
Zonguldak Kömürspor, Demir ailesinden kurtulmadan kurtulmaz.
Ama nedense bunu kimse söylemiyor.
Politikacının biri, 'Zonguldak Kömürspor'u masaya yatıralım' demiş!
Yatır da seni de yatırsınlar masanın üstüne Sevgili Deniz! Haydi yatır bakalım!
İşte Zonguldak'a bu kadar uzak isimlerin bizi temsil ediyor olması ne kadar kötü.
Zonguldak Valisi ilgilensin diyorlar.
Zonguldak Valisi işadamlarını arayıp para isteyecek, para nereye gidecek, kime gidecek belli değil.
Zonguldak Kömürspor, Zonguldak'ın özetidir.
Kimin elinin kimin cebinde olduğu belli değildir.

Günün Fıkrası: Bürokrat, köylü ve mevzuat
Bir bürokrat, görevli olarak şehirden kasabaya giderken yolda sulak ama bataklık bir yerde mola vermiş. Nasıl olmuşsa ayağı kayıp bataklığa düşmüş:
- "İmdat, Boğuluyorum. Kurtarın beni!" diye bağırmaya başlamış. O sırda yakınlardan geçen bir köylü, sesini duyup yaklaşmış.
Bürokrat: "Bataklığa düştüm. Kurtar beni!" diye bağırmış.
Köylü: "Geçmiş olsun" demiş. Ama kurtarmak için hiç gayret göstermemiş. Hani neredeyse dönüp gidecek.
Bürokrat paniklemiş ister istemez: "Lütfen, bir dal uzat. Kurtar beni!" diye yalvarmış..
Köylü: "Olmaz sen şu anda hazine toprakları üzerindesin. Hazine malından bir şey almak suçtur"
Bürokrat: "Sen, dalga mı geçiyorsun. Ölüyorum. Kurtar beni!" diye bağırmış ağzına dolan çamurlarla.
Köylü hiç istifini bozmadan cevap vermiş: "Ben Hazine'den mal alıp suçlu duruma düşemem. Fakat, seni böyle bırakacak değilim. Gidip muhtara haber vereceğim. O kaymakama, kaymakam da valiyi arar mutlaka. Mal müdürüne talimat verilir. Şayet, hazine arazisi değilse. İtfaiyeye talimat verir ve seni kurtarırlar..."
Bürokrat: "Yahu.. Bunlar oluncaya kadar ben ölürüm."
Köylü gülmüş: "Ben ölmezsin demiyorum ki... Ölsen de mevzuata uygun ölürsün.