Zonguldak'ta eskiden her doktorun muayenehanesi vardı.
Gerçi tüm Türkiye böyle idi.
Ama buranın bir özelliği vardı.
Zonguldak sosyal güvenlik kültürü yüksek bir şehirdi.
Kamu kurumu ağırlıklı idi.
Rapordu, ameliyattı, heyetti derken müthiş bir pazar oluşmuştu.
Zonguldak'a gelen doktor zengin olurdu.
Öyle, böyle bir zenginlik değil!
İhracaat yapan işadamından daha iyi durumda olurdu.
Bir kere banka borçları olmazdı.
Gayrimenkul ağırlıklı çalışırlardı.
Ak Parti, muayenehane işini bitirdi.
Ama profesörler ayağa kalktı.
Onlara bir hak tanındı.
Ve şu anda bu hak çok kötü bir şekilde kullanılıyor.
Benim anlamadığım olay şu: Hasta Tıp Fakültesi'ne gitti. Profesöre muayene oldu.
Profesör, teşhisi hastanede değil de niye özel muayenehanesinde koyar?
İlla önce parayı alacak, sonra teşhisi koyacak, sonra yeniden para alarak tedaviye başlayacak.
İmamlar da öyle! Hasta ağırlaşınca hoca çağırıp başında Kur-an-ı Kerim okutuyorsun!
Sonra ölünce yıkama ve silikonlama işini imama yaptırıyorsun!
Sonra cenazesi, 3'ü, 5'ü, 7'si, 40'ı, senesi diye her seferinde imama bayılıyorsun.
İmam ile Profesörün arasındaki ilişki şu: Yaptıkları işin sırası bile aynı!
İmam ve profesör en başta tıkıyorlar!
Bu ülkede sadece yaşamak değil, ölmek de parayla!
Ve bu para işi siz öldükten sonra da devam ediyor!
Sizin adınıza!
Peki doktorlar, profesörler bu haksız ve kolay kazandıkları paraları güle güle yiyebiliyorlar mı?
Onlar yiyor, biz gülüyoruz!
Ya ne bomba hikayeler var!
Ama tansiyonu biraz düşürelim!
Profesörlerimiz biraz daha para kazansınlar!
Vergi Dairesi üzerlerine gelmeden!
İmamlar da, profesörler de fatura kesmekten hoşlanmıyorlar.
İnsanlık için çalıştıklarından vergi vermeyi sevmiyorlar!
Aldıklarıyla yetinmiyorlar!

Yoğurdun kaymağı!
Doktorların ardından sivil toplum örgütü yöneticileri ve odalarına bakacağız.
Odaları, sivil toplum örgütlerini kişisel çıkarlarına kullanan isimleri deşifre edeceğiz.
Buralardan maddi menfaat temin eden, buraları geçim kapısı yapanları yazacağız.
Toplum önderlerinin örnek insan olması gerekir.
Üç kağıtçıların, dalaverecilerin, ırz düşmanların böyle makamlarda yeri olmamalı.
Bir yerden başladık.
Gücümüz yettiği kadar mücadele edeceğiz.
Yetmediği yerde devletimizden yardım isteyeceğiz.
Ama artık, Zonguldak öyle isteyenin, istediği gibi at koşturacağı bir çiftlik olmadığını göstereceğiz.
Yoğurt mu yapılıyor? Bakracın dibinden değil, biz de kaymağından yiyeceğiz.