Zonguldak'ta 100 yılı aşkın hapis cezasıyla yargılanan, zaman aşımı nedeniyle sadece 20 yıl ceza alan ve kararı bir üst mahkemeye taşıyan Yasin Hamzaçebi, Ereğli Devlet Hastanesi ve Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi'ne olan kira borçlarını ödemedi.
İki hastanenin kantinini işleten ve aylarca kira ödemeyen Yasin Hamzaçebi'nin sözleşmesi Pusula'nın ısrarlı yayınlarıyla iptal edilmişti.
İki hastaneye toplamda 1.967.259.00.- TL borcu bulunan Yasin Hamzaçebi, sözleşme feshinin ardından taahhüdünü yerine getirmediği için iki ayrı dosyadan 6 ay hapis cezası aldı. Polis yakaladığında Yasin Hamzaçebi borcunu öderse cezaevine gitmeyecek. Ödemezse cezaevine gidecek.
Peki, devlete bu kadar borcu olan Yasin Hamzaçebi, son model arabalarla nasıl geziyor?
Elektrik, su faturasını ödemeyen vatandaşın tepesine binen devlet, milyonlarca lira alacağı olan Yasin Hamzaçebi'ye neden göz yumuyor?
Devlet, Yasin Hamzaçebi'ye göz yumduğu sürece toplumdaki Adalet duygusu sarsılır.
Haklının değil, güçlünün adaletinin egemen olduğu bir ülke oluruz.
Bu da devletin temelini sarsar.
Devlete milyonlarca lira borcu olan Yasin Hamzaçebi, Ereğli Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu'nu ziyaret edip Ereğli BİLSEM'e küçük bir bağış yapmış, okula adı yazılmıştı.
Devletten kiraladığı kantinlerin kirasını ödemeyen ve 103 yıl hapis istemiyle yargılanan Yasin Hamzaçebi'ye Kdz. Ereğli Cumhuriyet Başsavcısı Huzeyfe Yücedağ kendi elleriyle plaket vermişti.
Devlet, nitelikli dolandırıcılık iddiasıyla tutuklanan, hakkında 107 yıl hapis cezası istenen ve zimmetten 20 yıl hapis cezası alan birinden 10-15 bin lira alır mı?
Ben Kaymakam olsam, Yasin Hamzaçebi'yi o makama sokmam.
"Sen önce git devlete borcunu öde. Devletin senin gibi zimmetçilerin, nitelikli dolandırıcılıktan yargılanan birinin bağışına ihtiyacı yok" derdim.
10-15 bin lira verip okulda bir sınıfa adını astıran Yasin Hamzaçebi ile mücadelemiz devam etti.
O tabelayı da o kapıdan söktürüp attık.
Yasin Hamzaçebi, devlete olan kira paralarını ödeyecek.
Şerafettin Kaymaz'a ve ailesine yaşattığı acının da hesabını ödeyecek.
Samet Yelkenci ve ailesinin yaşadığı açının hesabını da ödeyecek.
Yaşattığını yaşatmadan bu dünyadan gitmeyecek.

67'liler Platformu nerede?
Hani bizim, "67'liler Platformu"muz vardı!
Ve Zonguldaklı yıllarda ortaya çıkmışlardı.
Siyaset devşirmek için az uğraşmamışlardı.
Siyaset devşirirken birbirlerini devşirmişlerdi.
Platformu paylaşamadan Zonguldak'ı paylaşmaya kalkmışlardı.
Peki tam da ihtiyaç duyduğumuz anda nerede bu arkadaşlar?
Eğitimde yoksunuz, sağlıkta yoksunuz!
Zonguldak için elinizi cebinize atacak hiçbir olayda, hiçbir dayanışmada yoksunuz.
Hayır işi var kaçarsınız. Rakı içilecek koşarsınız!
Sizi gidi 30 artı 1'ciler sizi!

Koymuşum Churchill'e
2.Dünya Savaşı yılları. Churchill İngiltere Başbakanı. Özel arabası uçağı, filan yok.
Konuşma yapmak üzere taksi ile BBC Radyosu'na gitmiş. Şoföre sormuş: "Beni burada bir saat bekler misin?" Karanlıkta Churchill'in yüzünü seçemeyen şoför: "Maalesef efendim." demiş "Eve gidip, Başbakan Churchill'in radyo konuşmasını dinleyeceğim."
Churchill bu cevaba çok memnun olduğu için şoföre 100 Sterlin uzatıp "Üstü kalsın" demiş. 100 Sterlin'i gören şoför, sevinçle haykırmış: "Koymuşum Churchill'e. Emrinizdeyim efendim!"
Şimdi diyeceksiniz ki!
"Bir köşede iki fıkra olur mu?"
Bunu fıkra diye yazmadım.
Bu fıkra bana birebir Zonguldak'ı anlatıyor.
Kişisel çıkar olduğunda çoğunluk "Koymuşum Churchill'e. Emrinizdeyim" diyor.

Günün Fıkrası: Unutmadım!
Genç bir kız banliyö treninde mini etekle yaşlı bir adamın karşısında oturuyordu. Genç kız ikide birde orası burası görünmesin diye eteğini dizlerine doğru çekiyordu. Bir süre sonra yaşlı adam, kıza:
'Külotunuzu giymeyi unutmuşsunuz', dedi.
Genç kız gülümseyerek:
- Hayır efendim, unutmadım... Bir gençlik eğlencesine gidiyorum da.. Siz konsere giderken kulaklarınızı tıkayarak mı gidersiniz?