Yıl 2009...
Osman Göktaş, kaçak maden ocağında çalışıyordu.
Eşi hastaydı, beyninde tümör vardı.
Hastane masrafları da yüksek...
Para yetmiyordu.
Oğlu Uğur Göktaş, daha 20 yaşında bir delikanlı.
Geçimin zor olduğu hayatta ailesine yardımcı olmak için babası ile birlikte madende çalışmaya başladı Uğur...
Babası Osman, mesai arkadaşıydı.
Aynı vardiyadaydılar...
Daracık kaçak ocakta ölümden baba oğul birbirini kolluyordu.
O kara günün aslında büyük bir anlamı vardı ikisi için de...
Babalar Günü'ydü.
Baba-oğul yemeklerini alıp ocağa gittiler.
Uğur'un çalıştığı alanda bir süre sonra metan gazı degaj yaptı.
Uğur oracıkta kaldı.
Yardımına ilk koşan baba Osman Göktaş oldu.
Osman amca, Uğur'u kurtardı oradan.
Ama kendisi de etkilenmişti gazdan.
Ciğerler zaten bitik...
Neredeyse 20 yıldır çalışıyordu ocaklarda.
Kurtarılamadı Osman Göktaş...
Oracıkta ruhunu teslim etti.
Oğlu en büyük acıyı yaşamıştı.
O babasına hediye vermeyi planlarken.
Babası onun için Babalar Günü'nde canını vermişti.
Oğlum yaşasın diye koşarak girmişti zehirli havanın içine...
Ailesini korumaktı onun görevi,
Öyle de yaptı.
Oğlu için kendi canından geçti...
Aradan 9 yıl geçti...
Uğur Göktaş artık 29 yaşındaydı.
Şimdi ailesine bakma görevi ondaydı.
Çok istedi sigortalı, adam gibi ücreti olan iş.
Gittiği her kapı yüzüne kapandı.
Bulamadı bir iş...
Hala kaçak ocaklarda çalışıyordu.
Mecburdu, hasta annesine bakması gerekiyordu.
O da istiyordu adam gibi bir iş...
Öyle dedi ablasına ölmeden bir kaç saat önce;
"Şu gece vardiyasından nefret ediyorum.
Bizi küçücük, daracık yerlere sokuyorlar.
Ah şu TTK'ya işçi alsalar da girebilsek.
Torpil filan ayarlayamaz mıyız?
Yoksa buralarda ölüp güdeceğiz..."
Öyle de oldu.
Gece vardiyasıydı yine.
Kaçak ocakta çalışıyordu Uğur...
Metan gazı sıkışması sonucu Uğur'un çalıştığı ocakta patlama oldu.
5 işçi mahsur kaldı ocakta.
2'si kurtarıldı.
Uğur ve 2 arkadaşı mahsur kaldı.
1 gün sonra alabildiler cansız bedenini...
Babası kurtarmıştı onu 9 yıl önce metan belasından.
Kurtaramadılar Uğur'u...
Babasıyla aynı kaderi paylaştı...
Annesi hastaydı, ablasının da durumu iyi değildi.
Nasıl girmişti biliyor musunuz ocağa...
Babası öldükten sonra şöyle demişlerdi ona...
"Baban bizim arkadaşımızdı, dostumuzdu.
Sen artık patron yarısısın...
Gel, çalış burada..."
İnanmadı belki de onlara...
Ama yoktu başka çaresi.
Babası ile aynı kaderi paylaştı Uğur...
Ve bir can daha yitip gitti kara deliklerde.
Hikayeler acı dolu...
Bunlar bu bölgenin gerçekleri.
Hepsi yaşanmış ve hala yaşanıyor.
Umudumuz, hikayelerden bir ders çıkartılması.
"Aşağıda ölüm var, yukarıda açlık.
Aşağıdaki ölüm olasılık, yukarıdaki açlık kesin.."
Demişti bir madenci...
İşte Uğur'un hikayesi de buydu.
Adı Uğur'du ama...
Hayatında uğursuzluklar hep başucundaydı.
Allah rahmet eylesin...
Görmedi bu dünyada güneşi...
Cennet olsun öbür dünyadaki yeri.