Seçimde, kapı kapı dolaşan, direkten direğe çıkan, ikinci pantolonu olmadığı için, pantolonunu kuruttuktan sonra yeniden seçim çalışmasına katılan çocuğun ahı tutacak seni Ömer Selim Alan.
Sırf kızın istedi diye Aleyna Tilki'yi sahneye çıkartmaya çalıştığın için sana karşı çıkanları partiden uzaklaştıran Ömer Selim Alan. Bu partiye gönül veren çocukların ahı tutacak seni.
Zonguldak'ta o kadar okul varken, eşinin çalıştığı okulun bahçesini baştan sona asfalt yapan Ömer Selim Alan. Zonguldak'taki tüm çocukların ahı tutacak seni.
Kumar masasından arkadaşlarının çocuklarını Zonguldak Belediyesi'ne işe aldığın için, bu partiye gönül veren insanların ahı tutacak seni.
"Seçimde kimin kucağına oturduysam, seçimden sonra hepsini bu kucağa oturtacağım" dedin ya! Hani kim kimin kucağında? Kimi oturttun kucağına? Bu insanların ahı tutacak seni.
"Ben gazeteciden korktu da meclise aldı dedirtmem" dediğin halde, namusun, şerefin üzerine ettiğin yeminler çarpacak seni Ömer Selim Alan.
Makamında, meclis üyelerinin içinde söylediğin sözleri "Allah, Kuran, Kitap, nimet üzerine ettiğin yeminler var ya!" Onlar çarpacak seni Ömer Selim Alan.
Zonguldak'ta "Müdürüm, müdürüm" dediğin adamları Ankara'ya gidince şikayet ediyorsun ya!
O insanların ahı tutacak seni Ömer Selim Alan!
Sahi Ankara'ya gidip Emniyet Müdürü Ahmet Metin Turanlı'yı şikayet edip, Zonguldak'a gelince "Merhaba Müdürüm! Ne var ne yok?" nasıl diye biliyorsun? Bu nasıl bir yüzdür?
Aynısını önceki Vali Erdoğan Bektaş'a da yapmıştın. O yemişti.
Ben sana söyleyeyim. Sakın yeni Vali'ye böyle bir şey yapma.
"Mustafa gitti, şimdi sırada Zeki var. Hamdi'ye de sıra gelecek."
Bu sözü dedin mi, demedin mi?
Delikanlı adamsan, yüreğin yetiyorsa, tanığınla yüzleş.
Sen ol, bu sözü söylediğin kişi olsun, bir de Hamdi Uçar olsun.
Ben de olayım. O yüzünün şeklini göreyim.
Olur mu? Var mısın?
Hem şu 'baldız'ın ayak yalama işini de konuşuruz.

Kadına şiddet ve Şeref Aydınlı
Devrek Belediye Başkanvekili Şeref Aydınlı, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle bir mesaj yayımlamış.
Aydınlı, "25 Kasım kadınlarımızın maruz kaldığı kötü davranışların engellenebilmesi için çözüm yollarının arandığı ve tüm dünyada kadınlara uygulanan şiddete karşı farkındalık oluşturmak amacıyla kabul edilen özel ve anlamlı bir gündür. Hayatımızın her döneminde sevgi ve özveriyle bize destek olan kadınlarımız el üstünde tutulmayı hak ediyor. Ülkemizin Kurucusu Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk de kadına verdiği önemi, 'Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın' diyerek kadının toplumdaki önemine ve yerine işaret etmiştir. Ama maalesef aile içi şiddet nedeniyle her yıl yüzlerce kadın öldürülüyor. Darp ve fiziksel şiddete maruz kalıyor. Ülkemizde insan haklarının, demokrasinin, eşitliğin ve hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesi, kadına yönelik şiddettin önlenmesinde çok önemli bir adımlar atılmalıdır" demiş.
Peki, Devrek Belediyesi'nin masa başında görev yapan bir kadını, bir anneyi, çöpe sürmesi şiddet değil mi? Çöpten alıp itfaiyeye sürmek şiddet değil mi? Oradan alıp başka bir yere sürmek şiddet değil mi? Bir daha alıp, bir daha sürmek şiddet değil mi? Mobbing de bir çeşit şiddet değil mi?
Yalandan yere açıklama yapmayın.
Biraz samimi olun.
Bir de bu işlere Atatürk'ü karıştırmayın.
Atatürk geri gelse, yaptığınız bu davranış yüzünden sizin gibileri çöpe sürerdi Şeref Aydınlı!
Anladın değil mi?
Lafın tamamı deliye söylenir!

Karantina süresi 10 güne indi
Gazetecilik, bilgi ve birikim işidir. Takip işidir.
Mesela Corona Virüste 14 günlük karantina süresi 10 güne indi.
10 günlük karantina süresi bittiğinde, pozitif olsa bile doktor rapor veremiyor.
Corona Virüsün 10 günden sonra bulaşma özelliğini yitirdiği düşünülüyor.
TTK'da test sonucu negatife dönmediği için işbaşı yaptırılan kişiler oldu.
Bu kişiler, önlem amaçlı yıllık izinlerini kullandılar.

Günün Fıkrası: Eşeğin mertebesi
Nasrettin Hoca bir gün hava alsın diye eşeğini dama çıkarmış. Bir süre sonra artık yeterli diyerek eşeği indirmeye çalışmış ama bir türlü indirememiş. En son pes edip "Ne halin varsa gör" demiş ve aşağı inmiş. Oynama alanı bulan eşek hoplamış, zıplamış ve en son damla birlikte aşağı düşerek ölmüş. Akıbeti ibretle izleyen Hoca bu olaydan şu dersi çıkarmış: "Demek ki eşeğin mertebesini yükseltirsen hem bulunduğu yere zarar veriyor hem de kendine"