Türkiye Cumhuriyeti, sanayi devrimini gerçekleştirebilmek, ekonomik olarak ayağa kalkabilmek için ihtiyaç duyduğumuz taşkömürünü çıkartabilmek için Zonguldak insanını jandarma zoruyla köyünden, toprağından kopartıp maden ocaklarına soktu.
Kömüre ihtiyaç kalmayınca, daha doğrusu yerli kömürün yerini ithal kömür alınca Zonguldak insanına eskisi kadar ihtiyaç kalmadı. Dedelerini, babalarını, eşlerini, çocuklarını maden ocaklarında şehit veren Zonguldak insanı, köyünde, toprağında karınca kararınca üretim yapıyor.
Bağda, bahçede yetiştirdikleri ürünleri Zonguldak Merkez Soğuksu'daki köylü pazarında satıyorlar. Köylüye ayrılan bölüm, pazar yerinin en kötü yeri. Her yağmurda yerler göl gibi oluyor. Bağda, bahçede çamur içinde çalışan üretici köylü, pazarda da aynı sıkıntıyı çekiyor. Ama Zabıta Memuru tepesine dikilip işgaliye parasını alıyor.
Kardeşim siz, vermediğiniz hizmetin karşılığında ne parası alıyorsunuz. Bir kere o ayakları öpülecek köylüyü çamurun suyun içinde akşama kadar ayakta tutup niye işgaliye parası alıyorsunuz? Bu konuyu Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan'a daha önce söylemiştik.

Sayın Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz.
Her yere yetişiyorsunuz.
Bir de Soğuksu'da köylü pazarına gidin.
Orada bu toprağın üretici insanına layık görülen muameleye tanık olun.
O insanlarla konuşun.
Bu insanlar, devletin bir karış toprağını işgal etmediler.
Bahçelerinde üretip sattılar. Ekonomiye katkı verdiler.
Bu insanlar, dedelerini, babalarını, eşlerini, çocuklarını bu vatan gelişsin diye madenlerde şehit verdiler.
Şimdi pazar yerinde işgaliye parası veriyorlar.
Versinler... Para vermekten şikayetleri yok.
Ama karda, kışta, yağmurda, suyun, pisliğin içinde sabahtan akşama kadar ızdırap çekmek istemiyorlar.
Siz bu kentin insanını sevdiniz.
Onlar da sizi sevdi.
Bu insanların sorununu çözelim Sayın Valim.
Bu insanlar bu kent için canlarını verdiler.
Bu insanların yakınları Göğüs ve Meslek Hastalıkları Hastanesi'nde kan kusa kusa can verdiler.
Bu insanları dinleyin... Ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız.
Bu insanlar bizim insanımız Sayın Valim.
Bunlar bir kere Sosyal Yardımlaşma Vakfı'nın kapısına gitmezler.
Sizin kapınıza gelmezler. Gelemezler. Utanırlar. Söyleyemezler.
Siz onların kapısına gidin.
Sormazsanız yine söyleyemezler.
Boyunlarını bükerler.
Zonguldak'ın en kötü pazarı Soğuksu Pazarı'dır.
En kötü yer üreticiye ayrılmıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, "Köylü milletin efendisidir" demişti
Şimdi bizim köylünün efendisi çok.
Eskiden jandarma idi.
Şimdi zabıta.

TTK kapansa, Zonguldak yine kapanmaz

Zonguldak Limanı'ndaki Ro Ro rıhtımının kapatılması gerektiğini içeren yazımızın ardından, buradan nemalanan bir-iki kişinin yorumlarını okuyoruz.
Zonguldak esnafının yüzde 80'ine buradan ekonomik açıdan katkı sağlanıyormuş.
Utanmasalar "Ro Ro seferleri kalkarsa Zonguldak batar" diyecekler.
Zonguldak, 50 bin işçiden 8 bin işçiye düştü de kapanmadı.
Ro Ro seferleri iptal edilse hiçbir şey olmaz.
Zannedersin ki, Zonguldak'ta yapılan üretim ihraç ediliyor yurt dışında.
Öyle olsa bile sorun olmaz.
Bu ülkede yapılan üretim mutlaka ihraç edilir.
Zonguldak Limanı'ndan olmazsa Filyos Limanı'ndan gider. Eren Limanı'ndan gider. Erdemir Limanı'ndan gider.
Ro Ro rıhtımı kapatılırsa, sadece birkaç kişinin düzeni bozulur o kadar.
Zonguldak'ın en şaşalı günlerinde Ro Ro seferi mi vardı?
Size iddialı bir laf edeyim: TTK kapansın, Zonguldak yine kapanmaz.
Elbette TTK kapanmasın, işçi alınsın, üretim artsın.
Ama kimse öyle kendini kuru fasulye gibi nimetten sanmasın!
Çünkü bu lafları edenlerin kuru fasulye kadar değeri yok!
Bu memlekete kuru fasulye kadar katkısı yok.