Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası Ro Ro rıhtımına yapılan akaryakıt istasyonunu Emre Duman adlı kişiye nasıl ve hangi şartlarda verdi.
TSO'nun kaymağını yine Demir ailesi mi yiyor?
Emre Duman'ın Demir ailesinin fertleriyle ilişkisi nedir?
Aile fertlerinden biriyle Bodrum'da birlikte iş yapıyorlar mı?
Atılım Akaryakıt adlı şirketin Zonguldak Şube Sorumlusu bu Erhan Aslantürk kim?
Biz sosyal medya hesaplarına bakarak bağlantıyı kurabiliyoruz.
Zonguldak'ta herkes bu bağlantıyı kuruyor.
Ama 'devlet' bu bağlantıyı kurmuyor!
Zonguldak TSO Başkanı Metin Demir, bu konuda neden sessizliğini koruyor?
Bu akaryakıt istasyonu ihale ile verilseydi odanın daha çok karı olmaz mıydı?
İşi 'Yunan Askeri'ne bağlamadan çözelim.

Biraz dertleşelim...
Yanında bir kişiyi sigortalı çalıştırmamış, iki ay üst üste düzenli maaş ödememiş kişiler, bizim sektörümüzle ilgili ahkam kesiyor.
Sabah işyerinde kahvaltı yaparken, gazetenin künyesi denk gelmiş önüme
Yıl: 15, Sayı 4 bin 423
Bir günlük gazeteyi 15 yıl yaşatmak.
Öncesinde aylık bir dergiyi 100 sayıdan fazla çıkartmak.
O arada Bartın'da bir günlük gazete, Zonguldak'ta bir televizyon.
Üstelik yerel bir haber kanalı.
Belgesel, çizgi film, eski Türk filmleri yayınlamadan.
Tamamen yerel, özgün yapımlarla.
Vallahi bir ara çalışan sayısı 25'leri bulmuştu.
Feleğim şaşmıştı.
Boru değil ha: Bugünkü parayla 60 bin lira maaş ödemesi.
Vergi, sigorta hariç.
İşletme 110 bin liraya ancak dönüyordu.
Kentimiz değerli işadamı EMKO Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Günay'ın da dediği gibi "Bu denizde bu kadar balık" çıkmıyordu.
Mesela televizyonu o nedenle sattık.
Çünkü maaş ödemek için kredi çekiyorduk.
Şimdi Pusula Gazetesi ve internet sitesi ile daha mütevazi bir bütçe ile yolumuza devam ediyoruz.
Gazeteciliğimizde bir eksilme yok.
Ancak hala televizyondan kalan borçlarımızı ödüyoruz.
Bin lira verip internet sitesi kurarak çemkirmekle olmuyor.
10 kişi çalıştırırsan sadece maaşları 25 bin lirayı bulur.
Vergi, sigorta hariç.
Sonra gazete ve internetin işletme giderleri.
Aylık 50 bin lirayı çevirmen gerekiyor.
Şimdi sen böyle bir işletme yönetirken, ayda 5 bin lirayı görse takla atacak kişi konuşuyor!
Yani bizim kabul etmeyip geri gönderdiğimiz paraya amuda kalkacak kişi konuşuyor.
Bu iş o kadar kolay değil.
Hem yazacaksın, kamuoyunu aydınlatacaksın.
Hem parayı bulup, işletmeyi yaşatacaksın.
Ve bunu istikrarlı bir şekilde yapacaksın.
Gazeteyi farklı kişilere, farklı şirketlere aktarıp hile hurda yapmadan yola devam edeceksin.
Ve tefecisine, mafyasına, paçayı kaptırmayacaksın.
Mesela bizim öyle dost okurlarımız var ki.
Onlar bizi her türlü beladan, fitneden, korurlar.
Başımıza gelen musibetlerin çoğunu önceden öğreniriz biz.
Bir telefon kadar yakındır bize onlar.
İmdat fireni gibidir.
Yangın anında cam kıran çekiç gibidir.
Düşerken elini tutan dost gibidir.
Hani nasıl oluyor da Pusula ayakta kalıyor?
Her musibeti nasıl aşıyor?
Sırtı bir türlü yere gelmiyor?
Bitti denilirken diriliyor?
Filan diye hayıflanıyor ya bazıları.
İşte bizi ayakta tutan, koşmamızı sağlayan güç dostlarımızın gücüdür.
İşte o güç birleşip Pusula'nın gücünü oluşturuyor.
Pusula gücünü okurundan, biz ise Pusula'dan alıyoruz.
Bir cumartesi yazısını da sizinle dertleşmeye ayırdım.

Günün Fıkrası: Hesap
Öğle yemeği için bir lokantaya girdi. İşi de aceleydi. Bunun için hemen bir şeyler yiyip gitmek istiyordu. Gelen garsona sordu:
- Acaba, bana neyi çabuk getirebilirsiniz? Garson cevabını hemen yetiştirdi:
- Hesabı!