Veysel Atasoy, Ömer Barutçu ve Zeki Çakan tipi iş bitiren siyasetçilere alışınca, yeni nesil siyasete ve siyasetçiye alışmak gerçekten zor oluyor.
AK Parti'nin kurulmasından sonra siyaset şekli değişti.
Genel Merkez ne derse o oldu.
Genel Başkan ne derse o oldu.
Sonra Cumhurbaşkanlığı Sistemi geldi.
Cumhurbaşkanı ne derse o oldu.
Milletvekillerimiz iyi, hoş, güzel.
Kimisi mavi gözlü, kimisi kısa boylu, kimisi yandan çarklı.
Ama icraat göremiyoruz.
Keşke daha dişli olsalar.
Ama AK Parti'de 'dişli' siyaset yapmak mümkün değil.
'Diş'ini gösterenin 'diş'ini çekiyorlar.
O yüzden herkes düşmüş geçim derdine.
O yüzden herkes düşmüş seçim derdine.
Allah Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a uzun ömür versin.
O giderse, AK Parti biter.

Kentimizin kıymetini bilelim
"Zonguldak'ta Taşkömürü bulunmasaydı ne olurdu?" içerikli yazılarımız büyük ilgi gördü.
Ancak taşkömürü nedeniyle Zonguldak'ta gelip, kentin dokusunu, toplumun yapısını bozan, çalan, çırpan, hazine arazisi işgal eden, devleti soyanları yazarken güzel insanları unuttuğumuzu fark ettik.
Daha doğrusu bir 'akil insan', "Öyle deme bu şehirde çok güzel insanlar var" dedi.
Ve ekledi: "Senin dediklerinden Türkiye'nin her vilayetinde var. En az Zonguldak'ta var."
İki tünel arasına sıkışıp kalınca 'dışarıyı' göremiyoruz.
Demek ki ufkumuzu biraz daha açmamız lazım.
Kentimizin kıymetini bilmemiz lazım.
Kendi insanımızın kıymetini bilmemiz lazım.

Haber nerede Pusula orada
Devrek Gürbüzler Kur'an Kursu'nda 40 çocuğun Corona Virüs testinin pozitif çıkmasını gazetede, internet sitemizde haber yapmış, bu köşede de yorumlamıştım.
Okullar kapalı olduğu halde Kur'an Kursu'nun hem de yatılı şekilde nasıl açık olduğunu sormuştum.
CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, konuyu TBMM'ye taşımış.
Soru önergesi vermiş.
Tam bu satırları yazarken Zonguldak TSO'nun çatısına çıkan biri intihar girişiminde bulundu.
Haberi yine önce Pusula girdi!
Önceki akşam evinin girişinde, çocuklarının gözü önünde sırtından silahla vurulan vatandaşın haberinde olduğu gibi.
Sahi, her fırsatta bizi eleştiren sözüm ona gazeteciler, mevsimlik gazeteciler nerede?
Kur'an Kursunda Corona Virüs olayında yoksunuz.
Silahlı saldırıda yoksunuz.
İntiharda yoksunuz.
Nerede varsınız?
Dedikoduda!
Sonra nasıl oluyor da, böyle oluyor!
Pusula hep zirvede kalıyor!
İşte bu yüzden oluyor.
Haber nerede Pusula orada!

Ekran için 'yüz' lazım!
Dün bu köşede, "Ekran için ne lazım?" başlıklı bir yazı kaleme aldım.
Ve dedim ki, "Ekran için 'yüz' lazım.
Ekran için 'bilgi' lazım.
Ekran için 'birikim' lazım.
Ekran için 'Türkçe' lazım.
Ekran için 'Diksiyon' lazım.
Biraz 'teknoloji' lazım.
Biraz 'para' lazım.
Bunların hiçbiri yok! Ama ekrana çıkan çok! Bu şehirde televizyonculuğu en iyi kim yaptı?" derseniz size iki isim sayarım. Biri Atilla Öksüz, diğeri Yeşim Özdoğan. Başka yok mu derseniz, İlknur Yılmaz İpekçi derim. Teknik derseniz, Emrah Keçeci derim. Başka da bir şey demem."
Ama sanırım yazdıklarım anlaşılmamış.
Ekran için 'yüz' lazım.
Ekran için 'yüz' lazım.
Ekran için 'yüz' lazım.

Günün Fıkrası: Müsrif
Yolda giderken bir fakir yanına yaklaştı:
Tanrı rızası için bir sadaka.
Fakirin hali perişandı. Çok acıdı ve cebinden çıkardığı yirmi lirayı uzatıp verdikten sonra sordu: Nasıl oldu da bu duruma düştün?
Fakir cevap verdi: Sizin gibi müsrif olmaktan.