Zonguldak Kömürspor'a her yıl milyonlar dökülüyor.
Kamudan, özel sektörden dilenci gibi paralar isteniyor.
Kamu gücü kullanılarak, kamu kaynakları zorla buraya aktarılıyor.
Ben diyorum ki, Zonguldak Kömürspor'a aktarılan para ile bu kentin imkanı olmayan çocuklarını okutsak, kentin geleceği adına çok daha hayırlı ve önemli bir yatırım yapmış oluruz.
Zonguldak Kömürspor'a giden paranın nereye gittiği belli değil.
Zonguldak Kömürspor Derneği var.
Bir de Zonguldak kömürspor AŞ var.
Şirketin hissedarları kim?
Yöneticisi kim? Gelir ve gideri nedir?
Kar mı eder, zarar mı? Bilen yok.
Şirketin başında biri var ama kontrolü başkasında.
Adam para vermiş, verdiği parayı kulübe tahsis edilen otoparktan tahsil ediyor.
Bu nedenle kimse kulübe para vermek istemiyor.
Vitrinin önüne Süleyman Caner'i atmışlar, arkada neler döndüğü belli değil.
Zonguldak halkı, Zonguldak Kömürspor AŞ'ye neden para versin?
Yarın bu şirket satılsa, şirketin hissedarları aldıkları parayı bizimle mi paylaşacak?
Olaya bir de bu açıdan bakalım.

'Şey'e sürülecek akıl yok!
Öyle yazılar okuyorum ki!
Bunlarda 'şey'e sürülecek akıl yok!
Akşama kadar kendi kendilerine senaryo yazıyorlar.
Ve kendi yazdıkları bu senaryolara inanıyorlar.
Ben ise bir senaryo yazarım. O oynanır, biter, yeni senaryo başlar.
Bunlar çekilmiş filmin senaryosunu yeni baştan yazmaya çalışıyorlar.
O film bitti.
Biz başka bir filmin çekimine başladık!
Bunlarda kamyon lastiği kadar var, sibop kadar akıl yok!
Hatta 'şey'e sürecek akıl yok!
Günün en az 16 saatini habere ayırıyorum.
Günde yaptığım haber sayısı 10'dan aşağıya düşmez.
Düzenli köşe yazarım.
Zonguldak'ın en etkili gazetesini ve internet sitesini yönetirim.
Bu kadar işin arasında bir de bu 'şey'e sürülecek aklı olmayanların iddialarına yanıt veririm.
Benim işim de gerçekten zor.
Akşama kadar, "Pusula ne yazmış, neden yazmış, Ali Rıza Tığ ne almış, nereden almış, nasıl almış" konuşacaklarına haber yazsalar, daha çok kazanacaklar.
Bu arada, internet sitenizin hiti ne kadar yüksek olursa, reklam geliriniz o kadar yüksek oluyor.
Bizim en önemli gelir kalemlerimizden biri bu reklam ücretleri.
Çok reklam çıkıyor diye şikayet edenler.
Haber okumak istiyorsanız bu duruma katlanacaksınız.
'Yok ben katlanmam' diyorsanız reklam yayınlamayan ama haber de yayınlamayan bir sürü site var. Oralara bakarsınız.

Tahir Efendi!
Akşama kadar 300 lira bulabilmek için, kiralık araçla 300 kilometre yol yapıp, 300 kapı gezen bukalemun, bize bir şeyler söylemiş.
Biz de ona Şair Nef'i'nin şiiriyle yanıt verelim:
"Tahir Efendi bana kelp demiş
İltifatı bu sözde zahirdir
Maliki benim mezhebim zira
İtikadımca kelp tahirdir."
Açıklaması şöyle:
Tahir Efendi bana kelp (köpek) demiş.
İltifatı bu sözde aşikardır, bellidir, açıktır.
Benim mezhebim Malikidir.
İnancıma göre, Maliki mezhebine göre kelp (köpek) temizdir (Tahir: Temiz).
Burada şair bir kelimeyi iki manada kullanma sanatını (tevriye) icra ederek, hem köpeğin, inancına göre temiz hayvan sınıfında kabul edildiğini ve Tahir Efendi'nin bu yönden kendine iltifat ettiğini anlatıyor; hem de "İtikadımca kelp tahirdir" diyerek Tahir Efendinin köpek olduğunu ima edip, (kinaye) bir edebiyat şaheseri hiciv olarak tarihe geçiyor...

Günün Fıkrası: Karıştırmadın ki!
Akıl hastanesinin bahçesinde geziyorlardı.
Durdu, havuza eğilip ağzına biraz su aldı, doğrulup püskürttü.
Yanındaki arkadaşı sordu:
-Ne oldu?
-Sabah iki şeker attım, su hala tatlanmamış.
-Elbet tatsız olacak. Karıştırdın mı ki?